Yılın ve sezonun son maçıydı. Alanyaspor için maç normal bir lig maçından fazla önem arz etmiyordu. Kendi sahasında oynuyordu, rahattı. Geçen hafta Denizli deplasmanında 5-1’lik skorla dönmenin verdiği aşırı bir özgüvene sahiptiler.
Konya için ise durumlar tam tersiydi. Tehlike çanları çalıyordu. Yönetim de, hoca da, takım da, seyirci de tedirgindi. Bir galibiyet belki her şey değildi ama çok şeydi. Sıralamada kırmızı çizginin sadece bir basamak üzerindeydi. Allah’tan son üç sıradaki tüm takımlar kazanamamıştı. Yenilse sıralamadaki yeri değişmeyecekti ama yenerse değişebilirdi.
Maça iki as futbolcusundan yoksun başladı Konyaspor. Skubiç ve Ömer Ali Şahiner kart cezalısı olmaları nedeniyle oynayamadılar.
Kentin fazlaca bir beklentisi yoktu. Zira takım zaten iyi oynamıyordu ve rakip sezonun en formda takımlarından biriydi. Bir galibiyet veya hiç olmazsa beraberlik yeni yıla umutla girmemizi sağlayacaktı.
Umudumuz yoktu ama ilk dakikalarda attığımız golle umutlandık. Maçı daha dikkatli ve daha heyecanla izlemeye başladık. Erdon Daci’nin 8.dakikada fileleri dalgalandıran vuruşu umutsuzluk içinde umut doğurdu.
Alanya, Cisse ile 35.dakikada beraberlik golünü bulunca yeşeren umutlarımız sararmaya başladı. İlk yarı karşılıklı atılan gollerle 1-1 tamamlanınca “bari beraberlik bozulmazsa” diye içimizden geçirdik. Ama olmadı. 90+5’de yıkıldık.
Beklentimizin olmadığı bir maçta 8.dakikada umutlanıp uzatmalarda kaybetmek köyü şey.
Böyle bir maçtan iyi futbol beklemiyorduk elbet. Ama bir puan hakkımızdı diye düşünüyorum. Hakemin gördükleri ve görmedikleri arasındaki farkın lehimize olmadığı kesin.