Konyaspor beklemediğimiz bir anda beklemediğimiz bir galibiyet aldı.
Şimdi siz de rehavete kapılıp, “yok biz bu galibiyeti bekliyorduk.” demezsiniz herhalde.
Maçtan önce konuşulanları bir hatırlayalım.
-Fark yemesek bari…
-Bu maçtan sonra hoca gider…
-Artık yönetim bile istifayı düşünür…
….
Peki maçtan sonra?
-Süper oynadık…
-Galatasaray’ın 14 maçlık galibiyet serisine son verdik…
-İşte Konyaspor bu…
-Şeytanın bacağını kırdık.
-Aslında takım iyi, son haftalarda şanssızdık.
…..
Eğer durumu böyle değerlendireceksek daha çok ölüp ölüp diriliriz. Bir maçlık galibiyetle her şeyi unutacaksak çekeceğimiz çok cefa var. Eğer geçen 5 haftayı unuttuysak, daha çoook ağlarız.
Hakikati unutmamak objektif olmak, akıllıca düşünmek gerekir.
Tamam söz konusu son maç ise ‘evet iyi oynadık, Galatasaray’ı hakkımızla yendik, alkışlanmayı hak eden bir galibiyet aldık’ diyebiliriz. Ancak mesele bu değil.
Mesele rehavet.
Bu maçı kazandıktan sonra gidip lig sonuncusu Ümraniye’ye yenileceksek, bu galibiyetin ne önemi var?
İyi hoca bu maçtan sonra oyuncularının ayaklarının yere basmasını sağlayan hocadır.
İyi oyuncu, en önemli maçın bir sonraki maç olduğuna inanan oyuncudur.
İyi takım, lig liderini yendikten sonra da galibiyet alan takımdır.
İyi yönetim, bir maçlık galibiyet ile gaza gelmeyip ligin uzun soluklu olduğunu bilen yönetimdir.
Şimdilik korkulu rüya görmekten kurtulduk. Ancak her şey bitmiş değil.
Bu haftaki en büyük düşmanımız REHAVET.
Aman dikkat!