Bu CHP’yi anlamak zor. Belki de hiç anlamamak gerekiyor. Çünkü söyledikleriyle yaptıkları arasındaki mesafe, Ankara-Konya arası kadar. Başkent’te başka konuşuyorlar, 300 kilometre güneye inince bambaşka bir hikâyeye başlıyorlar. Sanki o mesafe, hafızayı da siliyor sanıyorlar. Unutulacağını düşünüyorlar. Ama yanılıyorlar.
Bugün Konya’daydılar. Miting yaptılar. Sözde Konya’nın nabzını tutacaklardı. Ama daha sabah güneş doğmadan otobüsler dolusu insanı Manisa’dan, Afyon’dan, Antalya’dan, hatta “nereden bulursak oradan” misali Türkiye’nin dört bir yanından getirdiler. Bir de ne görelim: Resmi plakalı araçlarla gelen kalabalıklar. Belediye araçlarıyla halk taşımacılığı, siyasi şova dönüştü. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır?
Ve sonra sahneye Özgür Özel çıktı. Konya’da Konyalı gibi konuşmaya çalıştı. Ama kelimelerin tonu başkaydı, ruhu başka yerdeydi. Haktan, hukuktan, adaletten bahsetti. Erbakan’dan söz etti. Ah be Özgür Bey, bilmez misiniz Konyalı unutmaz. Hele hele Erbakan’ı hiç unutmaz. O’nun partisini kim kapattı, onu kim siyasetten silmek istedi, bunu Konyalı dün gibi hatırlar. Siz unuttunuz belki ama bu topraklar hafızasıyla yaşar.
Bu nasıl bir çelişkidir? Ankara’da dine mesafeli, laikliği kalkan gibi kullanan bir tutum; Konya’da ise “biz de dindarız” edası. Mesnevi’den şiirler…Bu neyin siyaseti? Bu halkı küçümsemek değil midir?
CHP, aslında başka bir hikâyenin peşinde. Bu mitingler, bu kalabalıklar, bu konuşmalar İmamoğlu için. Ama hikâyenin sonu karanlık. Çünkü bu yolun taşları sağlam değil. Bu, kendi içindeki hesaplaşmayı millete satma çabası. Özgür Özel, İmamoğlu için uğraşıyor gibi görünse de aslında kendi koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışıyor. Çünkü herkes biliyor ki, bu partide bir sonraki büyük yarış Cumhurbaşkanlığı değil, parti içi iktidar savaşıdır.
Ama gel gör ki o koltuk savaşları Nasrettin Hoca’nın hikâyesine dönmüş durumda. Bindikleri dalı kestiler. Kestikleri dal devrildi, şimdi hepsi yerlerde. Kimi sessizce kenara çekildi, kimi hâlâ bağırıyor, kimi ise içeri girdi. Herkes bir şeyler kaybetti, ama kazanan hâlâ yok.
CHP’nin bu hikâyede nereye gideceği belli değil. Ama şunu artık herkes biliyor: Bu millet, bu şehirler, bu meydanlar eskisi gibi değil. Konya artık sadece meydanı değil, hafızasıyla da dolu. Ve bu hafızanın içinde, kimin ne zaman ne söylediği, ne yaptığı bir bir duruyor.
Son söz şu: Konyalı unutmaz, sadece izler. Günü geldiğinde de konuşmaz, sandıkta konuşur.