Çok narin günlerden ve çok narin konulardan bahsediyoruz.
Helak olmamak için direniyoruz.
Helak olmamak için çırpınıyoruz.
Helak olmamak için yalvarıyoruz.
Helâk olmayı hak etmiş bir kavim olarak suçlu suçlu bekliyoruz.
Allah’ın gazabını,
İlahi öfkeyi…
Neredeyse gök yarılacak.
Neredeyse arş üzerimize yıkılacak.
Neredeyse toprak üzerine ayak bastırmayacak.
Neredeyse dağlar ayaklanacak.
Neredeyse denizler lav lav fışkıracak.
Ne oluyor?
İçimizdeki beyinsizler yüzünden el açıp yalvarmaya dahi yüzümüz kalmadı.
Eller kirli,
Diller kirli,
Yüzler kirli,
Kalpler kirli,
Gözler kirli,
Kulaklar kirli.
Kirlendik ve kirlettik arzı…
Hani Ad kavmine benzemeyecektik.
Hani Medyen kavminden ders alacaktık.
Hani Lut kavmiyle benzer kaderi paylaşmayacaktık.
Biz depremle imtihana güç yetiremedik.
Helakla nasıl baş edeceğiz.
Taş olmuş milletler kanımızı dondururken, taş olmayı nasıl bekleriz.
Toprak vermeye utanır hale geldi.
Bulutlar adeta suyunu boşatmaktan iğreniyor.
Hava soluyanlarından şikayetçi.
Gök dişlerini kıracak gibi gıcırdatıyor.
Güneş doğmaya gönülsüz.
Ay kandilini söndürmeye hazırlanıyor.
Yolumuzu bulmaya ne kutup kalacak, ne gözümüzün önünü görmeye ışık…
Kopsun mu kıyamet?
Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem harlansın mı?
Çok narin günlerden geçiyoruz.
Farkında mısınız?