Geride bıraktığımız hafta gündemimizi meşgul eden Köfteci Yusuf olayı, sadece bir gıda güvenliği skandalının ötesinde, tüketici güvenine büyük bir darbe vurdu.
Ülkemizde köfte, sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Bu nedenle, sevilen ve en önemlisi Anadolu’dan çıkmış bir markada böyle bir olayın yaşanması, tüketicileri derin bir endişeye sürükledi.
Bu olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, akıllara birçok soru geldi. Gıda kontrol mekanizmalarımız ne kadar etkili? Üretim süreçlerindeki denetimler yeterince sıkı mı yapılıyor? Tüketici hakları konusunda ne kadar duyarlıyız? Bu soruların cevapları, hem ilgili kurumlar hem de biz tüketiciler için büyük önem taşıyor.
Köfteci Yusuf gibi büyük bir markanın yaşadığı bu krizin genel olarak güvenilirliğini zedeleyeceği de bir gerçek.
Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta, Köfteci Yusuf’a verilmeyen destek.
Belki bu Anadolu markasına destek vermek isteyen bir kesim var. Ancak bunu yapamıyor, daha doğrusu yapmıyor.
Çünkü bu Köfteci Yusuf, milletin boykot çağrılarına kulak asmadı. Millet, Coca Cola satma dedi, o inat etti. Millet Algida ve Nescafe’den uzak dur dedi, o boy boy afiş astı.
Domuz eti sattı mı satmadı mı bilmem. Sattıysa hesabını verir. Ama bildiğim bir şey var, domuz zihniyetini taşıyanlara açıkça destek verdi.
Şimdi kim senin arkandan niye gelsin ve niye destek versin Köfteci Yusuf?