Cenab-ı Peygambere hicrette üç yer önerildi. Medine-Şam-Konya.
Alemlerin efendisi ümmetini düşünerek 'Medine' dedi. Hacda Mekke’den Konya’ya gelmek Şam’a ulaşmak kolay değildi.
Neredeyse bir günlük yol. Meşakkat ağır gelir diye düşündü. Hep ümmeti hep ümmeti.
Ama büyükler Konya’ya hep küçük Medine gibi baktılar. Ahir zamanda bir metre kare boş yer dahi bulsanız Konya’ya sığının diye öğütlediler.
Mevlana ta Belh’ten Konya’ya sığındı.
Şems’i Tebrizi İran’dan Konya’ya göç eyledi.
Sadreddini Koneviler, üçler, yediler, Hacıveyis Zadeler, Dr. Baybal efendiler, Pirali İsmailler, Parsanalı Mustafalar, Haydarlar, Boyacı Ömer Dedeler, Ladikli Hacı Ahmet Ağalar, İpli Heliller, Zıvarıklılar, Kavaklı Ali Dedeler, Dişçi Babalar, Ciltçi abiler, Tahir Hocalar hep Konyanın gülleri, bülbülleri, ilim irfan büyükleri olarak Konya Konya, küçük Medine Konya dediler.
Hikmetinden sual olunmaz.
İki yüz yirmi dört bin peygamberin yirmi dördünün küçük Medine Konya’da meftun olduğu rivayet edilir.
İyi insanların yurdu. Ahlaklı komşular, yardımsever zenginler, hal bilir, hatır bilir insanların yurdu.
Boşuna küçük Medine demiyorlar.
Buyurun; size de Konya'nın kalbinde kalacağınız kadar yer var.