Yalan söylemede elde ettikleri başarıya şapka çıkarılır. Hakikaten, bunu nasıl başarıyorlar? Bizim kafamız almıyor. Çünkü bizim hamurumuzda doğruluk mayası var. “Yalanı söylemek, yalanı yaymak, yalanı söylemede inandırıcı olmak” öyle herkesin harcı değil. Uzmanlık gerektiriyor. Onlarca yıllık muhalefet tecrübesi onları bu konuda uzmanlaştırmış galiba…
Yalan söylemek kabul edilemez ama hadi bir yere kadar idare ettiğimizi düşünelim. Ancak yalanı doğru gibi sunmak ayrı bir maharet. İşte bu konuda gerçekten başarılılar. Yüzleri kızarmadan, kuldan utanmadan, Allah’tan korkmadan…
Tam da böyle bir durumu önceki gün yaşadık. Güya, Konya Valiliği esnafa destek amacıyla Konya Büyükşehir Belediyesi’ne 6 milyon TL para vermiş, Konya Büyükşehir Belediyesi bu parayı esnafa dağıtmamış.
Ya hu…! Bu yalanınıza kendi taraftarlarınız bile inanmaz.
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar esnaf ve kısıtlamalardan etkilenen kesimlere dağıttığı para ile sağladığı imkânların maddi değeri 200 milyon TL’yi geçti. 6 milyon ne ki?
Şimdi kim inanır sizin bu yalanınıza? Konyalıların inanmayacağını biz biliriz. Konyalı sizi de tanır, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı ve ekibini de… Yalanları, muhatap iki kuruluş olan Konya Valiliğince de, Büyükşehir Belediyesince de yalanlandı. Başkan Uğur İbrahim Altay, dün düzenlediği basın toplantısında söylenmesi gerekeni söyledi. Bence cevap vermeye tenezzül bile etmemeliydi. Ancak, malum medyadan o kadar köpürtüldü ki, cevap verilmesi gerekiyordu. Cevap vermediğinizde de sanki kabul etmiş gibi görünüyorsunuz. Ne hale düştük. Birileri vatandaşın gözünün içine baka baka yalan söylüyor ve siz onu temizlemek için işi gücü bırakmak zorunda kalıyorsunuz.
‘İşi gücü bırakmak zorunda kalıyorsunuz’dan devam edelim. Mesela onlar bu yalanı uydurmak ve yaymakla meşgulken Uğur başkan ve ekibi ne yapıyordu? Onlar Ramazan ayının zorluklarına rağmen dünyanın en geniş yerel yönetimi olarak kabul edilen Konya’nın kırsal ilçelerinde çalışıyorlardı. Taşkent’ten Kulu’ya, Çeltik’ten Halkapınar’a tüm ilçeleri tek tek dolaşarak devam eden çalışmaları denetliyor, yapılması gerekenler konusunda yerel yöneticilerle istişarelerde bulunuyor, vatandaşları dinliyorlardı. Her gün 300-500 kilometre yol yaparak vatandaşa daha iyi hizmet etmenin çabası içerisindeydiler.” İftira kampanyasının bu çalışmalarla ne ilgisi var? ‘ derseniz, ‘ilgisi var’ derim. Çünkü vatandaşın ayağına giden yönetici onları çok rahatsız ediyor.
Peki, bu yalanı uyduranlar neyi hedefliyorlar?
-Çalışanların çalışma azmini düşürmeyi amaçlıyorlar.
-Kafa karıştırmak istiyorlar.
-Moral bozmak istiyorlar.
-Kendileri boş işlerle uğraştığından, herkesi de boş işlerle uğraştırmak istiyorlar.
-Çamur atarak iz oluşturmaya çabalıyorlar.
-Konya Büyükşehir’in başarılarını gölgelemek istiyorlar.
-Gündem değiştirmek istiyorlar.
-Kendi taraftarlarını oyalayacak malzeme arayışındalar.
Özetle ‘şeytanın değirmenine su taşıma’ derdindeler. Şeytanı taşlatmakla meşgul ederken, hizmette aksama meydana getirmeye çalışıyorlar. Ama nafile… Herkes neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Hizmeti ibadet gören kadrolar 19 yıldan bu tarafa hem şeytan taşlıyor, hem hizmet yapıyor. Bu kadrolar her ikisini birlikte yapmaya çok alışık. Uğur başkan bugünün başkanı değil. Şehre 12 yıldan bu tarafa belediye başkanı olarak hizmet ediyor. Kervan yürürken, duyulacak ürümelerin bir karşılığının olmadığını biliyor.