6+1, 50 eder mi?

Nurettin Bay

Siyaset Türkiye’de en çok yazılıp konuşulan konu... Yazıp konuşanlar siyaseti bildiğini düşünür.  Ancak bilmezler ki siyasetin ne okulu olur, ne de kitabı… Siyaset şahsına münhasır bir alandır. Bugüne kadar siyaset yazarlarının yazdıklarının yüzde kaçı doğru çıktı?  Bugüne kadar kerli ferli  siyaset bilimcilerinin yazdığı kitaplardan esinlenen kaç politikacı başarılı oldu. Siyasetin kitabını siyasete giren yazar. Kimsenin kitabı bir diğerininkine benzemez.

Yazılanları, çizilenleri, tecrübeleri elbette kökten ret etmek doğru olmaz. Ancak bir de bilinen gerçekler var.

Erdoğan’ı devirmek için 6 siyasi partinin başkanları bir araya geldi. Ortak bir açıklama ile rotaları hususunda genelleyici bazı ip uçları vermeye çalıştılar. Ve vardıkları mutabakatın ayrıntılarını 28 Şubat’ta açıklama kararı aldılar.

28 Şubat tarihi bilinçli olarak mı seçildi onu bilmiyoruz. Ama bilinmesi gereken bir şey var… 28 Şubat’ın tarih olarak toplum üzerinde menfi bir algısı bulunuyor. Malum 28 Şubat’ta toplum dinamiklerini devre dışı bırakan, akıl-mantık ve özellikle de demokrasiye aykırı kararlar alınmıştı. Ben, eğer bu tarih bilinçli seçilmediyse,  28 Şubat’ı tam bir akıl tutulması olarak değerlendiriyorum. Eğer bilinçli seçildiyse bunun farklı sonuçları olur.  Zira toplum 28 Şubat’ı unutmadı, unutmaz.

28 Şubat’ın bilinçli seçilme olasılığı daha fazla gibi. Zira bu 6 liderin tamamı 28 Şubat’ı çok iyi bilmekteler. Eğer bu bir mesaj ise, kötü bir mesaj. Mutabakat başlamadan biter.

Bir de hadisenin rakamsal algısı var. 6 parti bir kişiye karşı birleşmiş gibi bir izlenim çıkıyor ortaya. 6 da değil. Bir de gizli paydası var matematik denkleminin, HDP… Yani şimdilik 6+1. Daha da artabilir bu sayı. Sayının artması ne anlama geliyor. Vatandaş bunu nasıl yorumlar?

Sanırım ‘Millet İttifakı’, çoklukla ‘biz güçlüyüz’ algısı oluşturmaya çalışacak. Yani millet ‘baksana 7 parti bir araya gelmiş, bu taraf kazanır, biz güçlü olandan yana olmalıyız’ diye düşünür, fikrindeler. Millet böyle düşünür mü, bilinmez. Ama bir de ‘güçlülük’ imajının bir diğer boyutu söz konusu. Vatandaş, ‘bir kişiye karşı 7 kişi bir araya gelmiş, bu nasıl bir adalet’ deyip, Erdoğan’ın safında buluşabilir. Yani mağduriyet psikolojisi doğabilir.

Tüm bu algı operasyonları, psikolojik mücadeleler ve siyasi hamlelerden daha önemli bir konu var. O da mevcut siyasi durum. Yeni gerçekler… Ak Parti tüm anketlerde tek başına hala yüzde 40’ın üzerinde görünüyor. Dün yuvarlak masa etrafında toplanan 6 partinin anketlerde çıkan toplam oyları yüzde ise yüzde 40 etmiyor.

Ak Parti’yi bu rakamın altına çekebilecek herhangi bir olağanüstü durum da görünmüyor. Gökten zembille inecek bir sıra dışılık yok gibi... Tüm dünya ile birlikte Türkiye’yi de etkileyen bir hayat pahalılığı söz konusu. Vatandaş Amerika’da enflasyonun yıllara sarih genel ortalamanın 3-4 katına çıktığını, keza Avrupa Birliği ülkelerinde de benzer bir durum olduğunu biliyor.

Enerji ve gıda fiyatlarında dünya genelinde bir yılı aşkın süreden bu tarafa devam eden dalgalanmanın tüm ülkeler üzerinde olumsuz bir tesiri bulunuyor. Ak Parti, önümüzdeki bir yıl içerisinde mevcut durumu düzeltici hamlelerde başarılı olabilirse, birkaç puan daha toplayabilir.

Siyasette 2 artı 2 çoğu zaman 4 etmez. 6+1’in 50 edeceğini düşünenler yanılıyorlar. Bence sayısal çoğunluk yerine aday ve inandırıcı programa yönelseler daha doğru olur.

Halkın içindeyim. Gördüğüm şu: Millet, ‘parlamenter sisteme dönüş’ vaadini ne inandırıcı buluyor, ne de çözüm olarak görüyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.