Seçim yaklaşırken birileri de rahat durmuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘özgür Türkiye’ politikalarından rahatsız olan ABD; ‘güdümlü Türkiye’ günlerine geri dönülmesinin hesaplarını yapıyor.
ABD’li parlamenter Bill Keating, 31 Mart’ta yapılan bir oturumda aynen şunları söylüyor: “İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile başka insanlarla oturumlar için görüştük. Bence bu artık oynamamız gereken bir kart. Türkiye’nin bu noktaya gelmesi için bekleyemeyiz. Onları bunun içine çekmemiz lazım. Onların öz çıkarları için, onların egemen çıkarları için… Gerçek çıkarlarının nerede olduğunu fark etmeleri için ABD mutlaka harekete geçmelidir.”
Keating açık bir şekilde, ‘Türkiye’nin öz çıkarlarının ABD mandasından geçtiğini söylüyor. Biz de enayiyiz ya, hemen kanacağız… Ancak bilmemiz gerekiyor. Biz ne yaparsak yapalım, biz ne düşünürsek düşünelim ABD’nin değişmeyen bir politikası var. ABD için kendi menfaatleri hep ön plandadır. Hiçbir ülkenin selameti, huzuru, mutluluğu onları ilgilendirmez. Dünya imparatorluklarının devamı, diğer ülkelerin ‘uysal koyun’ yapılmalarından geçer. ABD, kendi rotasında çıkan ülke yönetimlerini; gizli veya açık engellemelerle, ambargolarla, daha olmadı darbe ve operasyonlarla değiştirir. Değiştirmeye çalışır.
Eskiden ne şekilde olursa olsun değiştirirdi. Ancak son yıllarda bazen değiştirmeye çalışırken eline-yüzüne bulaştırıyor. 15 Temmuz başarısız darbe girişimi bunun ilk örneğidir. ABD ‘ye ilk başarısızlık deneyimini Türk Milleti yaşattı. Tüm bu ambargolar, tüm bu Erdoğan düşmanlığı, tüm bu dolar operasyonları bu sebepten. Erdoğan’a ve Türk Milleti’ne bedel ödetmeye çalışıyorlar.
Macaristan ve Pakistan’da yaşananlara tarafsız bir gözle bakmamız gerekiyor. Macaristan’da ABD başarısız oldu. Sözünü dinlemeyen mevcut iktidar karşısında desteklediği 6’lı muhalefet sandıkta ağzının payını aldı. Pakistan’da hükümeti devirdi ama sonrası ne olacak, bakıp göreceğiz.
Türkiye’de Millet İttifakı’nın liderler bazında toplanıp durduklarına bakmayın. Onlar da ABD’den gelecek emri bekliyorlar. ABD hangi ismi verirse onu aday gösterecekler. ABD ve İngiltere İmamoğlu’na oynuyor. Türkiye’nin İmamoğlu ile yeniden rotasına oturacağını savunuyorlar. Hangi rota? Tabi ki, ABD’nin çizdiği rota... Müstemleke Türkiye…
Muhalefet liderlerinin ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ ısrarının nedeni bu. Eski Türkiye’ye dönüş yapacaklar. Neden? Çünkü Türkiye’nin eski sistemi, müstemleke olmaya çok uygun.
Sanıyorlar ki millet, ‘neden eskiye dönüyoruz, eski iyi olsaydı Türkiye 70 cente muhtaç olmazdı’ diye sormayacak. Sanıyorlar ki, bu millet balık hafızalı. Sanıyorlar ki, başına ‘güçlendirilmiş’ kelimesini korlarsa, millet yutacak.
Ben Millet İttifakı liderlerinin yerinde olsaydım daha tutarlı bir tez öne sürerdim. Yeni bir yönetim sisteminden bahsederdim, mesela… “Biz yeni bir sistem öneriyoruz, o sistem hem Parlamenter Sistem’den, hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden daha iyi “ derdim. “ Kural basittir, insanlar eskiye rağbet etmez.
Millet İttifakı kendisini daha şimdiden ABD’ye teslim etmiş durumda. Adayın ismini de, Türkiye’ye getirecekleri sistemi de, seçimde nasıl bir strateji uygulayacaklarını da ABD’den alacaklar.
ABD’nin haksız yere Türkiye’ye uyguladığı ekonomik ambargolardan medet umuyorlar. Şu anda tamamen ‘hayat pahalılığına’ angaje olmuş durumdalar. Birkaç ay önce dolara angaje olmuşlardı. Hükümet ‘kur korumalı mevduat’ sistemi ile hamlelerini boşa çıkardı. Ellerinde tek bir koz kaldı. Enflasyon. Ellerini ovuşturarak fiyatların artmasını temenni ediyorlar.
Erdoğan’ın yakın zamanda enflasyon-hayat pahalılığı balonunu da ellerinden alacağına eminim. Bakalım o zaman ne yapacaklar? Deniz aşırı abileri, oynamaları için ellerine hangi balonu verecek?