Konya’da 746.düzenlenecek olan Şeb-i Arus etkinliğinin, ifade ettiği anlam itibarıyla dünyada bir başka örneği yok.
Hazreti Mevlana ölümünü Şeb-i Arus, yani düğün günü, dünyadan ayrılışını ise ‘vuslat’ olarak tanımlamış. Tasavvuf anlayışının simge isimlerinden Mevlana Celaleddin Rumi, etkisi asırlar boyu süren bir üslup ile eserlerini kaleme almış. O yakınlarına öldüğünde üzülmemelerini öğütlemiş. Aksine ölümün sevgiliye kavuşma anlamında sevinilecek bir başlangıç olduğunu dile getirmiş.
Günümüzde Hazreti Mevlana’nın farklı kesimlerce farklı şekillerde anlatılması onun büyüklüğünü göstermektedir. Hazreti Mevlana’nın eserleriyle buluşan herkes onda kendini bulmuş, kendince bulduğunu ön plana alarak onu anlatmaya çalışmıştır. Azınlıkta da olsa onu kötüleyenlerin ise ilmin sığ kuytuluklarında dolaşan acizler olduğu söylenebilir. Bunlar cevap vermeyi dahi hak etmezler.
Ancak Mevlana’yı kasten düşünce ticaretlerine alet etmek isteyenlere söylenecek sözümüz var.
Hazreti Mevlana “ben yaşadığım müddetçe Kur’an’ın kölesi, hazreti Muhammed’in ayağının tozuyum” derken onu İslam dairesinin dışında aramak en büyük gaflettir. Hazreti Mevlana hem yaşamı ile hem eserleri ile kutlu dinimizin en duru müntesiplerinden biri olmuştur. Son yılların moda akımı ‘hümanizm’ ile Mevlana’nın bağdaşması mümkün değildir. Bağdaştırmaya çalışanların kendilerine yeni bir din anlayışı aradıkları ortadadır ki, o aradıklarını Mevlana’da bulamazlar.
Mevlevilik kisvesi altında dinin temel değerlerine tezatlık teşkil eden hayat nizamlarını Mevlana ile özdeşleştirmeye çalışmak ona yapılacak en büyük kötülüktür. Mevlevilik ehli sünnet anlayışı içerisinde Anadolu merkezli bir tasavvuf anlayışıdır. Tasavvuf bir hak arayışıdır. Mevlana, Allah’a ulaşmanın yolunu ‘aşk’ta arayan bir mutasavvıftır. Hazreti Mevlana’nın aşkı, dünyevi bir aşk değildir. O, amacı maddi beklenti olan her türlü sevgiyi ret eder. Hazreti Mevlana’nın ‘aşk’ temalı sözlerini gayesi dışında kullanmak ona yapılabilecek en büyük haksızlıklardandır.
Adını kullanarak turizm başta olmak üzere her türlü ticari teşebbüse onu alet etmek sahtekârlıktır. Şeb-i Arus ve Sema’nın da turizm veya konser organizasyonu türünde başta İstanbul, Kapadokya ve Antalya olmak üzere ticari amaçlı kullanıldığını görmekten büyük üzüntü duymaktayız.
Yeni bir Şeb-i Arus’u karşılamaya hazırlanırken Konya ve Türkiye’nin pek çok noktasında tüm bu yanlış anma ve anlatımlarla karşılaşacağız. Bize düşen, Hazreti Mevlana’yı doğru anlamak ve doğru anlatmaktır. Kendisini Kur’an ve Peygamber çizgisinden farklı anlatanlardan şikâyet eden Mevlana’yı olması gereken şekliyle anlatmak hepimizin görevidir.