Bizim zamanımızda okullarda yapılan münazaraların 1 numaralı konusu, ‘Bir ülkenin kalkınmasında sanayi mi önemli, tarım mı?” idi.
Siyaset bilimcilerinin gündeminde son günlerde buna benzer bir münazara konusu var. ‘Seçimlerde başarı sosyal medya algıları ile mi yakalanır, yoksa icraat ile mi?’
Muhalefet son yerel seçimlerde ‘sosyal medya algısı’ ile başarılı oldu. Bunu kabul etmek lazım. İstanbul ve Ankara’yı sosyal medya üzerinden yaptığı algı çalışmaları ile elde etti.
Muhalefette iken bu algıyı yönetmek kolay. Tıpkı oynanmış maç üzerinde yapılan yorumlar gibi. Maçtan sonra ne söylesen gider. Çünkü maç oynanmış ve bitmiştir. Muhalefet olmanın böyle bir rahatlığı var. ‘Bekâra karı boşamak kolay. ’ derler. Muhalefet için de aynı şey geçerli. İktidarın tüm icraatlarını eleştirebilirsiniz.
Fakat iktidara geldiğiniz andan itibaren her şey değişir. Artık sorumluluk makamındasınız. Tüm eleştirdiğiniz konular karşınıza çıkar. Vatandaş; “hani eleştirmiştin, şimdi doğrusunu yap bakalım. “der.
Muhalefete bakıyoruz, hala muhalefet modundalar. O moddan bir türlü kurtulamıyorlar. Fakat akıllara ziyan bir kurnazlık yapıyorlar.
Vatandaş; ‘artık muhalefet yerelde iktidara geldi, icraat vakti’ diye beklentiye girip, siyaset bilimciler ‘bakalım muhalefet vaatlerini yerine getirebilecek mi? ’ diye düşünürken onlar farklı bir usul geliştirdiler. Kamuoyunu sosyal medya üzerinden yeni algılarla meşgul etmeye başladılar.
İşin ilginç tarafı geniş kitleler bu yanılgıya kanmış görünüyor. Muhalefet sosyal medyayı o kadar başarı ile yönetiyor ki, akıllara ziyan… Eski dönemde yapılan hizmetleri kendileri yapmış gibi gösteriyorlar, ortalığı güllük-gülistanlık şeklinde resmediyorlar, afili sloganlarla göz boyuyorlar, büyük hizmet yaptıklarını yazıp-çiziyorlar, rengârenk görseller paylaşıyorlar ve ara ara da hükümet ile ağız dalaşına giriyorlar. Böylece hem fanatik taraftarlarının gazını alıyorlar hem de geniş kitleleri kandırıyorlar. Daha doğrusu kandırdıklarını sanıyorlar.
Anlayacağınız, mücadeleyi sosyal medya sathında sürdürüyorlar. Bunun için milyonlar, yüzmilyonlar harcıyorlar. İstanbul belediyesinin buna ayırdığı bütçenin 1 milyara yaklaştığı söyleniyor. Dile kolay 1 milyar. Bu 1 milyar ile ne hizmetle yapılır, ne…
Tutturabildikleri veya tutturduklarını sandıkları tek bir durum söz konusu. O da, ‘iktidar bizi engelliyor, bize hizmet yaptırmıyor. ‘iddiası.
İktidar kanadı ne yapıyor?
Sosyal medya konusunda pek başarılı oldukları söylenemez. Bu biraz da işin doğası gereği… İktidarda iseniz, inanç ve prensipleriniz gereği yalan da söyleyemiyorsanız, bu dünyada başarılı olmanız zor gibi. Çünkü bu dünya başka bir dünya. Birin bin yapıldığı, binin bir yapıldığı-hatta hiç yapıldığı bir dünya…
Alaydan, mektepten ve çekirdekten siyasetçi Erdoğan, fotoğrafı çok güzel görüyor. Teşkilatlara ve belediyelere ‘milletin içerisinde olun’ talimatı verdi. Konya’da Ramazan’dan bu tarafa hem teşkilat hem de belediyeler tam kadro sahadalar. Vatandaşın nabzını ‘ru be ru-yüzyüze’ ölçüyorlar. Eski siyasetçiler ‘seçim sahada –meydanda kazanılır’ şeklinde konuşurlardı. Ak Parti’nin taktiği bu…
Peki, hangi yol doğru. Sosyal medya üzerinden algı mı, vatandaşın içinde olmak mı?
Bana sorarsanız? ‘Yoldan gelenin heybesine bakılır’ diye bir söz var… Seçimlere 14 ay kaldı. Vatandaş iktidara da muhalefete de ‘heybenizde ne var’ diye soracak. Hizmet yapmayanın üzerini çizecek. Bu, sosyal medyaya önem vermeyin anlamına gelmesin. Ama ben ‘önce icraat’ diyorum. ‘Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğine’ inanıyorum.
Seçimde başarı ibresi hala iktidardan yana görünüyor.
Muhalefet belediyeleri laf yerine icraata başlarlarsa seçimde ibra yön değiştirebilir.
İktidarı zor durumda bırakacak tek bir olumsuzluk var, hayat pahalılığı… Bu soruna önümüzdeki süreçte çözüm bulunabilirse, sosyal medya balonu söner. Suyun üzerinde oluşan köpük kendiliğinden kaybolur, ırmak yoluna devam eder.
Her şeye rağmen Erdoğan kaybeder mi?
30 yılı aşkın süredir bir medya mensubu olarak siyaseti yakından takip ediyorum. Masa başı yazmıyorum, Türkiye’yi dolaşıyorum, her görüşten insanı dinliyorum, vatandaşın içindeyim. Tespitim şu: “Vatandaş hayat pahalılığından şikâyetçi… Hükümetin eleştirdiği başka yönleri de var. Ama yine de ‘çözerse Erdoğan çözer’ diye düşünüyor. Muhalefete ise güvenmiyor. 6+1’in 28 Şubat mutabakatına şüphe ile yaklaşıyor.”