Seçimler demokrasinin şölenleridir.
Öncesinde herkes çok şey söyler. Heybesindekini döker. Seçmen dikkatlice takip eder. Son gün, söz söyleme sırası vatandaşa gelir. Vatandaş da son sözü söyler.
Vatandaşın söylediği söz son karardır. Hiç kimse bu son sözün üzerine bir tek söz koyamaz.
Hiç kimse bu son sözün üzerine söz koyamayacağı gibi vatandaşın kendisi de sonradan ‘ben yanlış karar verdim, kararımı değiştiriyorum’ diyemez. Oy verme kabinine girip eline verilen mührü bastığı yer kararıdır. Bu nedenle de o mührü nereye bastığı önemlidir.
14 Mayıs seçimlerinden önce özellikle genç kuşak arasında yaygın kullanılan ‘değişim istiyoruz’ şeklindeki söylemin içinin ne kadar dolu olduğunu araştırdım. Onlarca gence sordum. Sorduklarımdan hiç biri beni tatmin etmedi ama yine de düşüncelerine saygı duydum.
Neden değişim istiyorsunuz?
“Bilmem, değişsin ya, hep aynı adam…”
Mevcut cumhurbaşkanından bir şikâyetin var mı?
“Yok ama değişsin.”
Yerine gelecek kişinin mevcut cumhurbaşkanı kadar başarılı olacağına inanıyor musun?
“Bilmiyorum. Bir de onu görelim ya… Belki daha iyi olur…”.
Ülke yönetimi deneme-yanılma ile belirlenir mi? Ya çok kötü olursa…
Cevap yok.
Ve tartışmadan, kızmadan çapraz sorularla meseleyi derinlemesine irdelemeye devam ettim.
Ben tatmin olmadığım gibi baktım kendileri de aslında kendi düşüncelerinden emin değiller.
14 Mayıs’ta hiçbir aday yüzde 50’yi geçemedi. Şimdi ikinci turda 2 aday yarışacak.
Gençlerin 14 Mayıs ve sonrasında yaşananlardan yeni dersler çıkardığından eminim. Deneyimlediler, gördüler, anladılar.
Millet İttifakı cenahının 14 Mayıs akşamı takındığı tutum ve sonrasındaki kavgalar gençleri kendilerine getirdi. Son birkaç gündür yine gençlerle görüşmeler yapıyorum. Artık 14 Mayıs öncesi gençlik yok. Görüşleri de düşünceleri de değişmiş.
Millet İttifakı bileşenlerinin kağıttan kaleler olduğunu…
Kendi içinde dahi birlik ve beraberliği sağlayamadıklarını…
Hafif bir rüzgarda savurulduklarını…
Verdikleri hiçbir sözün arkasında durmadıklarını…
Sırtlarını millete değil dış güçlere dayadıklarını…
İktidar için her yolu mubah gördüklerini…
Sosyal Medya’nın neye ve kime hizmet ettiğini…
İstikrar ve güvenin ne anlama geldiğini…
Kimin vatan ve millet sevdalısı olduğunu…
Kimin gençlerin gerçek dostu olduğunu…
Öğrenmiş ve anlamış görünüyorlar. Kanaatleri de kararları da değişmiş. Bu değişimle birlikte 28 Mayıs’ta çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
Gençleri seviyor ve onlara güveniyoruz.