Evet, takımda bazı işler iyi gitmiyor.
Evet, son haftalarda düşüşteyiz.
Evet, kendi büyüttüğümüz oyuncuları takımda tutmakta zorlanıyoruz.
Evet, transfer savaşlarında işler İstanbul takımlarının lehine sonuçlanıyor.
Evet, tüm takımlarda olduğu gibi bizde de mali sıkıntılar var.
Evet,….
Daha birçok olumsuzluk sayabiliriz. Hoca değişikliği dahil.
Tüm bunlar Konyaspora zarar verecek eylem ve söylemlere dönüşmemeli. Zira kimseye faydası yok.
Futbol fiziki güç ve taktik oyunu olduğu gibi, psikolojik bir oyun da…. Moral ve motivasyon oyunu.
Şimdi yarın tüm süreci etkileyecek kritik bir maç varken, olumsuzlukları öne çıkarmanın bir anlamı var mı?
Tabi ki yok. Bunu herkes biliyor.
Yarın maç bitinceye kadar “En büyük takım bizim takım. “ diye haykıralım, diğerlerini sonra konuşalım. Atalarımızın dediği gibi; “kol kırılır, yen içinde kalır. “
Unutmayalım ki;
Yönetim de en az bizim kadar takımı düşünüyor. Hiç bir yönetim takım kötüye gitsin diye uğraş vermez.
Çünkü sonuçta fatura kendilerine çıkacak.
Ha; bazıları var, her şeyin yolunda gitmemesi için çaba sarfeden… Konyaspor düşmanları.
Onlar aleni şekilde “ben Konyaspor düşmanıyım “ demiyor. Oluşan olumsuzluklar üzerine bina inşa etmeye çalışıyor.
Burnumuza pis kokular geliyor. İğrenç, alçakça, kalleşçe…
Kime neye hizmet ettikleri bilinmeyen bazı fanatik gruplar, aşırılıklarla oy devşirmeye çalışan bazı siyasi oluşumlar ve sırf yönetim başarısız olsun diye takıma ihanet eden spor camiasının sözde leşkerleri…
Karanlık hücrelerinde dedikodu, fitne-fesat ve iftira üretmekten başka iş yapmıyorlar.
Sporseverlerin en çok da bunlara dikkat etmesi gerekiyor.
İstanbulspor ile oynayacağımız maçın ne manaya geldiğini bilmeyen “ben futboldan anlarım”demesin. Her halükarda yenmemiz için bir sebep bulunmayan İstanbulspor’a yenilmemiz yukarıda dolaylı tarifini yaptığım grupların ekmeğine yağ sürecek. Buna fırsat vermememiz gerekiyor.
Yarın oyunu sahada futbolcular oynayacak ancak o oyunculara enerjiyi tribünde seyirciler verecek.
Şimdi biliyorum bazılarınız bu yazdıklarıma kızacaksınız.
Haklısınız da…
Günlük güneşlik bir tablo söz konusu değil, farkındayım. Bunu zaten herkes biliyor. Ancak “her şey bitmiş” psikolojisine bürünecek bir durum da yok.
Unutmamamız gerekiyor ki bizim bir takımımız var. İkinci bir Konyaspor yok. Yaşanan olumlu veya olumsuz süreçleri geri getirmek mümkün değil. Ne lig üçüncüsü olduğumuz sezonu yeniden yaşayabiliriz, ne kötü sonuçlarla ayrıldığımız maçları… Ama olumlu motivasyonumuzla yarın sahayı etkileyebiliriz.
Yarın ya sahada 12 kişi mücadele edeceğiz ya da 10. Yerinde desteklerle seyircinin 12.futbolcu olduğunu ben değil futbol tecrübesi söylüyor. Yersiz köstekler ise takımı en az bir eksiltiyor.
Tercih seyircinin. Karda kışta, güneşte yazda takımını yalnız bırakmayan seyircinin. Fil fişi kulelerinde, sıcak oda ve ofislerinde oturup kendi menfaatlerine Konyaspor’u kurban edenlerin değil.
Ben inanıyorum ki yarın İstanbul’u yeneceğiz ve yolumuza devam edeceğiz.
İstanbul’u yenince her şey bitecek mi?
Tabi ki hayır.
İstanbul’u yenince varsa yapılan yanlışları unutacak mıyız?
Tabi ki hayır.
Daha çoook yeneceğiz. Daha çoook yenileceğiz.
Zaten futbol bu değil mi?
Yenmek ve yenilmek.
Başka türlü tadı olur muydu?
Futbolu seviyoruz. Aşkımız Konyaspor. Yarın yer yeşil, gök beyaz olacak, Konya Büyükşehir Belediyesi stadında.
Biz takımın yanında olacağız, sonuç ne olursa olsun. Çünkü biz bazıları gibi iyi gün Konyasporluları değiliz.
En çok kötü gününde aramaz mı insan dostlarını yanında?
O halde…
Bize düşen, yarın stadyumda olmak….
Yense de yenilse de alkışlamak çılgıncasına..
Sevdiği düşünce elinde tutup kaldırmaz mı insan… Kaldırmayana insan denir mi hiç?