İsrail vuruyor, kırıyor, öldürüyor, katlediyor, yok ediyor.
İslam Âleminden değişmeyen tek tepki, kınamak-lanetlemek.
On yıllardır kınıyoruz. On yıllardır lanetliyoruz.
Değişen bir şey var mı?
Yok.
Aksine biz kınadıkça daha kuduruyorlar, biz lanetledikçe daha azıyorlar.
Peki, ne yapmak gerekiyor?
Mademki, söz ile bu zulmü önleyemiyoruz, o zaman harekete geçmemiz gerekiyor.
İsrail’in tek hedefi Gazze değil.
Bunu tüm dünya biliyor.
İsrail, Gazze’den sonra Lübnan’a saldırdı.
Sırada Suriye ve Ürdün var.
Sonra Mısır, Türkiye…
Arz-ı Mevud yani vaat edilmiş topraklara sahip olma hedefi var İsrail’in.
Türkiye’nin güney bölgesi de sözde onlara vaat edilmiş topraklar…
Mısır’da Mursi’nin işini bitirme, Suriye’de kargaşa çıkarma… Ortadoğu coğrafyasındaki tüm hadiselerde İsrail’in parmağı var.
O parmak kırılmadıkça daha fazlası için cesaretlenecekler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Libya ve Azerbaycan müdahalesini örnek göstererek vermiş olduğu mesaj aslında tam da bununla ilgili…
Parmağı kırma vakti geldi.
Arkasına ABD ve tüm batıyı alan İsrail’in bertaraf edilmesi için tüm Müslüman ülkelerin ortak hareket etmesi gerekiyor.
Erdoğan, aynı konuşmada ‘güçlü olmamız gerektiği’ hususuna da işaret etti. Evet, güçlü olmamız gerekiyor. Çok güçlü..
Bakınız bizi neden F-35 projesinden çıkardıklarını, neden bize F-16 vermediklerinin şifreleri burada yatıyor.
Diğer İslam devletlerini pek ciddiye almadıklarını biliyoruz. Tek korkuları Türkiye… Güçlü olacağız, akıllı olacağız, yanlış yapmayacağız, korkmayacağız.
Gazze mazlumlarının da, dünya mazlumlarının da umudu Türkiye.
İsrail bölgenin tamamını ateşe atmak için var gücüyle tahrik ediyor. Güçlenmeden Türkiye’yi bertaraf etmek istiyor. Ama nafile. Allah’ın izni ile bertaraf olan İsrail’in kendisi olacak.