Hafta başı Ankara’daydık. Şehir dışındaki hemşehrilerimizin gündemindeki maddelerin başında Konyaspor geliyor. Bu yılki başarı nedeniyle her yıldan daha fazla konuşuluyor Konyaspor… Herkes durumdan memnun…
Şehir dışındakilerin de içindekilerin de sıkça sorduğu bir soru var. “Konyaspor’un 100’üncü yıl hedefi ne? Neden bir hedef konulmuyor?” Açıkça söylemek gerekirse, bu soruya tatmin edici bir cevap veremiyoruz.
100 yıl. Tam bir asır. Büyük bir zaman dilimi. Bir asırlık tarihin sahibi olmak, 100 yıl önce spor kulübü kurmuş bir şehirde yaşamak gurur verici. Gururumuz her başarılı sonucun ardından katlanıyor.
Bu kent daha fazlasını da hak ediyor. İstisnasız Türkiye’nin en güzel stadyumu bizde… Bunu taraflı tarafsız herkes söylüyor. Türkiye’nin en muhteşem taraftarı da bizde… Ahlaklı, vatansever, takımına düşkün…
Konyaspor bu şehrin en önemli markalarının başında geliyor. Günümüzde spor uluslararası arenada önemli bir reklam ve tanıtım aracı. Barcelona ve Reel Madrid’in İspanya’ya katkısını kim küçümseyebilir ki? Belki Barcelona veya Real Madrid değiliz ama 100 yıllık Konyaspor’uz.
42 bin kişinin doldurduğu stadyumda beraber sevinip beraber üzülenler birbirlerinin görüşünü, düşüncesini, meşrebini sorgulamıyor. Birlik ve beraberliğin kendiliğinden oluştuğu bir ortam orası… Oynanan maçı hafta boyu yorumlayanlar da birbirlerinin makamına, mevkiine, sahip olduğu veya olmadığı imkânlara bakmıyor. Fakir zengin herkes maç sonunda aynı duyguda birleşiyor.
Ben de şehir içinde ve şehir dışında “Konyaspor’un bir hedefi olmalı” diyenlerin düşüncesine katılıyorum. Öyle, “ilk ona girelim yeter” gibi cümleler kesmez 100 yaşındaki Konyaspor taraftarını. Belki şampiyonluk, belki Avrupa… Muhakkak bir hedefimiz olmalı.
Bir de seyirciye sitemim var. 100’üncü yıl maçları bu kadar az seyirci ile oynanmamalı. Üç büyükler dışında oynadığımız maçlarda dahi stat dolmalı. Hadi ‘her maçta dolması zor’ diyorsanız, yarısına ne dersiniz? 20 bin seyirciden az oynanan maçlar bize yakışmaz.
‘Konyaspor’un hedefi olmalı’ diyenler, ekliyorlar… “Hedef olursa daha fazla taraftar gelir.” Bence de…
Bu yıl İstanbul’da adlarının önünde ‘büyük’ sanı olan takımların hali belli. Bu fırsatı mutlaka değerlendirmeliyiz. Birinci devrenin bitmesine az kaldı. Kan kaybetmeden yapılabilecek nokta transferlerle en azından Avrupa’ya oynayabileceğimizi düşünüyorum. Daha ileri gidip ‘şampiyonluk’ diyeceğim ama şimdilik çok iddialı bir beklenti olur. Ama ikinci yarıda kartlar yeniden karılacak, durum değişebilir. Eşleşmelerde şanslı olabilirsek, Türkiye Kupası’nı da alabiliriz.
Yöneticiler inansın, hoca inansın, futbolcular inansın, taraftar inansın, şehir inansın yeter. Bir sonraki yüzüncü yıl için yüz yıl daha beklemek gerekir ki, o bizi aşar…. Yani başka 100’üncü yıl yok…