Oruç tutan şehir!

Nurettin Bay

Konya’da manevi atmosferin pik yaptığı ay şüphesiz Ramazan ayıdır. Bu, tüm şehirlerde böyledir gerçi ama Konya’da Ramazan bir başkadır. Bir Medine havası hâkim olur şehre…

Uzun yıllar Kazım Karabekir Caddesine uğramamıştım. Bir gün yolum düştü. Aylardan Ramazan’dı ve caddede çok sayıda açık restoran vardı. Şaşırdım, üzüldüm.  Konya’da bu ayda bu kadar çok açık restoran olmamalıydı. Ağırıma gitti, yolumu çevirip gideceğim adrese ara sokaklardan varmaya çalıştım. Bahsettiğim bu hadise 2019 yılında gerçekleşti.

Aradan pandemi geçti. Ramazanlarda evlere kapandık. Bırakın açık restoranları camilerde teravihler dahi kılınamadı.

Bugün o gözle bir kez daha geçtim Kazım Karabekir Caddesi’nden.  Hani bizim eskide ‘Forum’ olarak bildiğimiz, trafiğe kapatılan cadde…Öğle saatiydi…  Evet, yine bazı restoranlar açık, ama boş. Açık olması üzdü boş olması sevindirdi.

Bu şehrin oruç tuttuğuna bir kez daha şahit oldum. Bu şehirde yaşadığıma bir kez daha şükrettim.

Mesleğim gereği diğer bazı şehirlere de gidiyorum. Hiç birinde Ramazan Konya kadar güzel yaşanmıyor. Özellikle de İstanbul ve Ankara’da… Bu illerin bazı semtlerine Ramazan sanki  hiç uğramamış gibi.

Herkese oruç tutmak nasip olmadığı gibi her şehre de Ramazan’ın manevi havasından yeterince nasiplenmek kısmet olmuyor. Kısmet meselesi.

Bundan 20-30 yıl önce şehirde restoran, kahve ve çay ocakları açık olmazdı. Açık olanlar da camlarını perde veya gazete kâğıtları ile kapatırlardı. Tabi ki o günleri özlüyoruz. Konya da eski Konya değil. Evrensel kültürün hangi din ve görüşten olursa olsun tüm medeniyetlerin üzerinden silindir gibi geçtiği bir çağı yaşıyoruz. İnançlar yok ediliyor, kültürel değerler yozlaştırılıyor. Bu gidişatın nereye olduğunu tahmin etmek zor…

Her mahallenin neredeyse tek ev gibi olduğu dönemleri özlemiyor değilim. Tüm komşuların birbirini tanıdığı, iyi gününde kötü gününde birlikte olduğu günleri… Güzelmiş o yıllar. İnanın nostaljinin her insanda oluşturduğu hoşnutlukla yazmıyorum. Bu nostalji üzeri bir güzellik idi. Şimdiki gençler o güzelim yılları yaşayamadıkları için çok şansızlar. Teknoloji bu kadar gelişmiş değildi, toplum fakirdi ama bir ve bütündü. Komşuda pişenin diğer komşulara da düştüğü, dayanışmanın zirvede olduğu o muhteşem günler en son sadece bizim kuşağın hatırlayacağı birer anı olarak geride kaldı.

Teknoloji gelecek kuşakların toplumsal hayatına nasıl yansıyacak bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Ramazan her yıl gelecek ve oruç her Ramazan tutulacak. Müslüman ülkelerin alametifarikası semalarında beş vakit okunan ezan ve Ramazanlarda tutulan oruçlardır. Hiçbir teknolojik ve sosyal gelişme oruç tutmanın önünde engel değildir, olmamalıdır.

Konya’da olduğu gibi diğer şehirlerde de görmek istediğimiz manzara, inancımızın olabildiğince yaşandığı ortamlar… Ramazan’ı ramazan gibi, bayramı bayram gibi yaşayan ve yaşatan şehirler…

Son yıllarda çok rahatsız olduğum bir görüntü var. Bayanların giyim ve kuşamları… Yüzleri maske ile kapalı bazı bayanların açıklıkta birbiri ile yarışan tuhaf giyim tarzları… Tuhafın da ötesinde bir durum. Acıyor ve üzülüyorum.

Ahmet Köseoğlu Ağabey’in güzel bir şiiri var. ‘Bu şehir oruç tutar’ başlıklı… Güzel bir şiir. Konya Ramazanını iyi anlatıyor.  Evet bu şehir öyle veya böyle zamana meydan okuyarak oruç tutmaya devam ediyor.  Kıyamete kadar böyle olsun inşallah.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.