ABD, Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarıldığını resmen açıkladı. Bizim için şaşırılacak bir durum değil. Böyle olacağını zaten biliyorduk.
Üzülmeye değmez. Üzülmediğim gibi sevinç naraları atmak istiyorum. İyi ki çıkardılar.
F-35 hiçbir zaman bizim olmayacaktı. Tüm elektronik sistemler ve bilgisayar teknolojileri ABD’ye ait olan F-35 üzerinde alıcı hiçbir ülkenin tam sahiplik hakkı bulunmuyor. Hiçbir ülke ABD’nin izni olmadan F-35’i ne uçurabilir ne de bir düşmanına karşı kullanabilir. F-35, aslında uzaktan tamamen ABD komutasında bir uçak. Bunu herkes biliyor. Herkesin anlayacağı dille. Eğer F-35 alsaydık, davul bizim elimizde olacak ama tokmak başkalarının (ABD) elinde olacaktı. Kurucu ortağı olduğumuz ve kendi paramızla satın aldığımız bu uçakları hiçbir zaman özgür irademizle uçuramayacaktık.
Peki, şimdi ne olacak?
Ne olacağını bilmemek için ya saf olmak lazım ya da Kemal Kılıçdaroğlu olmak lazım. Ne olacağı belli. Hatırlayın! Bize daha önce İHA da satmamışlardı. İsrail’e parasını verdiğimiz halde HERON vermemişlerdi. Ne oldu? Daha iyisini yaptık.
Şimdi uçak projesinde de daha iyisini yapmak şart oldu. Zaten Türkiye’nin 5. Nesil bir savaş uçağı projesi mevcut. Çalışmalarda önemli bir merhale geçildi. Prototipinin 2023’te uçurulması hedefleniyor. Milli Muharebe Uçağı’mızı (MMU) günün birinde mutlaka yapacağız. Hatta daha da geliştirerek 6.Nesil Uçağ’a da çevireceğiz. Yakın gelecekte semalarda uçan insansız savaş uçaklarının en iyisinin bize ait olacağından zerrece kuşkum yok. Daha önce 10-15 yıl aralığındaki bir süreçte uçurmayı düşündüğümüz milli uçağımızı şimdi daha kısa bir sürede yapacağız inşaallah. 2030’a varmadan başarmamızın önünde hiçbir engel yok. Yeter ki inanalım ve dik duralım.
Bu durumun oluşmasına neden olan gelişmeler neydi peki? Süreci kısaca bir hatırlayalım.
İlişkilerimiz, altında ABD’nin olduğundan adımız gibi emin olduğumuz 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra bozuldu. ABD, başarısız darbe girişimini gururuna yediremedi. Yarım asırdan bu tarafa özenle büyüttüğü FETÖ projesinin bir gecede çöpe gitmesi zorlarına gitti.
İradesine sahip çıkan Türk milletinin bedel ödemesi gerekiyordu. Eften-püften bahanelerle bu bedeli ödetmeye çalıştılar-çalışıyorlar.
Türkiye’nin güçlü bir hava savunma sistemine ihtiyacı vardı. Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş sınır güvenliğimizi tehdit ediyordu. Kendilerinden PATRİOT Hava Savunma Sistemi istedik vermediler. Üstelik Kahramanmaraş’ta konuşlanan NATO’ya ait Patriotları da geri çektiler. Amaçları, Suriye bataklığında Türkiye’yi boğmaktı. Türkiye de göstere göstere, söyleye söyleye, sitem ede ede ve hatta istemeye istemeye gidip Rusya’dan S-400 aldı.
Bir NATO ülkesinin Rusya’dan hava savunma sistemi alamayacağı gerekçesi ile Türkiye’ye ambargo uygulamaya başladılar. (Hâlbuki uzun yıllardır Yunanistan’ın elinde Rus yapımı S-300’ler vardı.) Süreç Obama döneminde başladı. Trump, deli-dolu adamdı ama derin Amerika’ya rağmen zaman zaman doğruları söylemekten de çekinmiyordu. Türkiye’nin bu konuda sonuna kadar haklı olduğunu birçok kez söyledi. Zaten bu tür davranışları da sonunu getirdi. Şimdi artık Amerika’nın ‘derin devletin’ bir dediğini iki etmeyen bir başkanı var. Bana kalırsa kukla… ABD’yi bu dönem 78 yaşındaki Biden yönetmeyecek.
ABD, kendisini ABD eşkıyasından koruyacak hiçbir savunma sistemine onay vermez. Örneği Türkiye’dir. Kendi savunma sistemlerimizi kendimizin yapmasından başka seçeneğimiz yok. Bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapacağız. Türk Milleti’nin azim ve kararlılığı her türlü çifte standart uygulama ile bizi tahakküm altına aldıracak politikaları (Bizans oyunları) boşa çıkarmaya muktedirdir.