Milletvekilliği zor iş, hele de Konya’da.
Aday adaylığı süreçleri çok zor geçiyor. Hak edenler aday olabiliyor mu? Maalesef.
Her partinin kriterleri farklı. Küçük partilerin işi daha kolay. Seçilme ihtimalleri düşük olunca hem fazla kişi başvurmuyor, hem de parti felsefesi ile uyuşmayan insanlar aday olma yarışına girmiyor. Ancak büyük partilerde durum böyle değil. Bir bakıyorsunuz dün partiye küfredenler veya muhalif olanlar bugün aday adayı olabilmiş.
Aday adaylığında süreci başarı ile veya şans eseri geçenleri bu sefer başka bir imtihan bekliyor. Seçim çalışmalarına hemen başlıyorlar. Seçilebilecek sırada olanlar rahat. Diğerleri ne yapacağını şaşırıyor. ‘Ya ben seçilemeyecek sıradayım ‘ deyip çekilse hayatı oyunca bir daha siyasete giremeyecek belki. Etmese tüm uğraşılarının boşa gideceğini biliyor.
Ama hakkını verelim bazen son sırada olduğu halde ilk sırada olandan daha fazla çalışanlar da var. Onları tebrik ediyorum.
Adam milletvekili seçildi gitti, bu sefer başka sıkıntılar başlıyor.
Teoride milletvekilinin işi yasa yapmak. Yani TBMM’deki oturumlara katılacak, görüşülmekte olan kanun teklifleri ile ilgili kanaatlerini bildirecek. Halk deyimi ile ‘el kaldırıp, el indirecek’. Vatandaşın ihtiyaçları, memleketin meseleleri konularında TBMM genel oturumlarında konuşacak veya kanun teklifi verilmesi gereken durumlarda teklif verecek. Özetle milletvekilinin görevi kanun yapmak. Bu kadar.
Ancak halk bunu bilmez. Hiçbir vatandaş hiçbir milletvekiline ‘sen kaç oturuma katıldın, kaç defa mecliste sorunlarımızı gündeme getirdin, kaç kanun teklifinde imzan var?’ diye sormaz. Varsa yoksa:
‘Benim falan yakınımı neden işe almadın?
Sana bir akrabamın tayin işini söylemiştim niye yapmadın?
Memlekete ne faydan var, hangi yatırımı memleketine getirdin? ‘ diye tepki gösterir.
Milletvekili kalkıp ‘arkadaş benim görevim senin yakınlarına iş bulmak değil, falan…’ dese tefe konulacağını bilir. Sabırla dinler, onu kırmadan cevap vermeye çalışır, bazen hakarete varan serzenişlere sesini çıkaramaz.
Böyle bir şey işte milletvekilliği…
Tabi hepsi sütten çıkma ak kaşık mı? Elbette değil.
Aday gösterilen toy vekil adayı listede adını görür görmez havalara girer… Seçim çalışmalarında bir oy daha fazla alabilmek için didinir de didinir. Yakınlarına, akrabalarına, dostlarına ‘hele bir seçileyim gerisi kolay, gereğini yaparız. ‘ gibi vaatlerde bulunur. Amacı kendisine veya partisine daha fazla oy getirmektir ancak bunun seçim sonrasında ayağına dolanacağını düşünmez. Daha doğrusu düşünmeye vakit bile bulamaz. Seçim çalışmaları coşkusu içerisine kendisini kaybeder ve hiç olmayacak sözler verir.
Milletvekili daha birinci ayında yoğun çalışmalar nedeni ile ailesini kaybeder. İlk altı ayında akrabalarını, ilk bir yıl içerisinde dostlarını kaybeder. Çünkü akrabalarına ve dostlarına verdiği hiçbir sözü maalesef yerine getirememiştir. Yakınları ve dostları söylenmeye başlarlar; “ Biz de bir şey sanmıştık, adam tırt çıktı…. ya küçücük bir işimiz vardı yapmadı…. bundan vekil falan olmaz….” Vekili ilk terk etenler yakınları ve dostları olunca halk içerisindeki itibarı da düşer haliyle…
Sonra diğer seçime doğru halk söylenmeye başlar, “ memlekete gelmiyor, halktan kopuk, hiçbir iş yapmıyor, kimseye faydası yok….”.
Hele bir de diğer seçimde de aday listesine girebilirse sen gör curcunayı… Her kafadan bir ses çıkar. “bu adam niye yine listeye alındı, başka kimse yok muydu, oy moy vermeyeceğim…”.
Tüm bu kargaşa arasında hiç kimse milletvekilinin gerçek görevini aklına getirmez. Hiç kimse onun TBMM’deki performansına bakmaz… Mecliste allame-i cihan olsa, halkın gözünde bir hiçtir o….
Seksenli, doksanlı yıllardan buyana mesleğim gereği edindiğim tecrübelerimden yazmaya çalıştım milletvekilliğini…. Bilen bilir, bilmeyen bilmez. Bir de işin Konya boyutu var. Gördüğüm kadarı ile Konya’da milletvekili olmak daha da zor. Konya her ne kadar büyük ve kalabalık olsa da homojen bir il. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi kozmopolit değil. Dışarıdan fazla göç almamış kendinden büyük ilerde vekillik yapmanın ayrı zorlukları bulunmakta…
İşin hülasası, zor iş milletvekilliği… Çok zor…