Pandemi dünyanın dengesini bozdu.
En güçlü ülkeler de sıkıntıda, en zayıflar da… Amerika Birleşik Devletleri’nde Ekim ayında enflasyon yüzde 0.9 çıktı. Yıllık enflasyon ise yüzde 6.2. Bu rakam ABD’de son 31 yılın en yüksek rakamı. Avrupa Birliği ülkelerinde de durum farklı değil.
Ekonomik sıkıntılar sanki sadece Türkiye’de varmış gibi bir algı oluşturuluyor. Dünyanın diğer ülkelerinden bahsedilmiyor. Eğer ortada bir sorun varsa, etraflıca değerlendirmek gerekir. Yoksa ne soruna çözüm bulunabilir, ne de bir adım öteye yürünebilir.
Ekonomik sıkıntıların Türkiye’de bulunması ciddi bir sorun ama tüm dünyada olması daha büyük bir sorun. Öncelik yöneticilerde olmak kaydı ile tüm insanların şapkalarını önüne alıp düşünmeleri gerekiyor. ‘Biz nerede hata yaptık?’ Küresel hale gelmiş bir sorun ile ilgili olarak sadece bir kişi veya devlet suçlu olamaz. Sorumluluk sahibi her devlet, her yönetici ve her birey suçludur.
Önce bir sebebini sorgulamak gerekir.
Neden yağış bekleyen yerlere gökten bir damla su düşmüyor? Neden yağışa ihtiyaç duymayan yerleri seller götürüyor?
Vahşi kapitalizmin dünya arzının dört bir tarafına kan kusturan gayri adil düzeni sebep olabilir mi? Veya İnsanoğlunun her alanda fuhşiyata varan yaşam biçimi… Ve daha birçok ortak yanlışımız.
‘Ortak yanlış’ kavramının altını çizmekte fayda var. Genelde büyük buhranlar bu ortak yanlışlardan kaynaklanır. Bireysel yanlışlar telafi edilebilirken maalesef genel yanlışlar kolaylıkla düzeltilemiyor.
Son günlerde Türkiye’de ‘helalleşme’ gündemde.
Fert fert bir helalleşme ihtiyacı var insanlığın…
Her fert bir diğeriyle, dünyayla, semayla, tüm canlılarla helalleşmeli. Çünkü dünyada nizamı bozanlar bizleriz. Ben bugüne kadar ne hemcinsini öldüren bir hayvan gördüm, ne çevreyi kirleten bir bitki… Sorun insanlarda… Sorun bizde…
Hatalarımızla yüzleşmemek için daha ne kadar bekleyeceğiz. Küresel ısınma sonucu yanıp buharlaşınca mı, kuraklık nedeni ile açlıktan can çekişince mi, kirlilikten dolayı nefes alamaz duruma gelince mi?
Alın işte, nefes alamıyoruz. Korona nefesimizi kesti. Entübe olup da kurtulan hastalara sorun…
O noktaya doğru gidiyoruz. Şimdilerde refah lüksümüze dokunan hadiseler yaşadığımızdan dolayı ekonomiye odaklandık. Ama inanın mesele sadece ekonomik değil.
Ama gelin fıtratımıza dönüp, yaptığımız hatalardan dönme eğilimi gösterelim.
Enerji fiyatlarındaki artışla birlikte tüm dünyada fiyatlar katlandı. İnsanlar geçimlerini sağlamakta zorluklar yaşamaya başladı. Belli ki tüm dünyada bu kış zor geçecek.
Helalleşmeye var mısınız?
Gücü elinde bulunduranlar ve varlığı olanların güçsüzlerle ve imkânı olmayanlarla helalleşmesinden başlayalım isterseniz. Uzatalım elimizi güçsüzlere, fakirlere… Refah konforumuzdan biraz daha feragat ederek yaşam savaşı veren mazlumlara el uzatmayı başarabilirsek, belki bir şeyler değişir. Allah’ın merhametinin yanında kulun merhametinin sözü bile olmaz. Bakın bunu değiştirmek de elimizde… "Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler (Allah ve melekler) de size merhamet etsin. " demiyor mu inandığımız dinin peygamberi.
Tabi biz halka görev düştüğü gibi devlete ve yerel idarelere de büyük görevler düşüyor. Geçen yıl salgın nedeni ile dükkân açamayan esnafa ciddi yardımlarda bulunuldu. Bu yıl daha fazlasının fakir ve dar gelirli kesime yapılması gerekiyor. Varsın bazı yatırımlar biraz geciksin. Varsın zenginler bu yıl daha az kazansın. Yeter ki, mazlum gülsün, yetim gülsün, fakir gülsün… Tam burada kapitalist olmaya ne dersiniz? İyi düşünün, kimin kime ihtiyacı var? Mazlumların mı güç sahiplerine, yoksa güç sahiplerinin mi mazlumlara? Gönülden bir dualarının dünyayı şenlendireceğinden kuşkum yok.