Süper Lig’e yaklaşık 40 günlük Dünya Kupası molasının ardından tekrar döndük ama görüyorum ki bu uzun aranın ardından Konyaspor kaldığı yerden devam ediyor. Öyle ki oynanan futbol geçen sezonun biraz gerisinde, tribünleri heyecanlandıran bir oyun yok. Açıkçası ben bu oyundan pek de zevk almıyorum. Buna rağmen sıralamaya bakıyoruz; geçen sezonun 2 puan gerisindeyiz.
Peki geçen sezonki oynanan oyun, kazanma hırsı, 3 puanı istemesi, agresiflik oyuncularda olsaydı bu sezon içeride oynanan Gazintep FK maçını ve geçtiğimiz hafta yine içeride oynanan Alanya maçını kazanabilir miydik? Bence çok rahat kazanabilirdik ve hanemize artı 5 puan daha ekleyip bu haftaki bay pozisyonuna en az hasarla girmiş olurduk. Ziraat Türkiye Kupası maçını saymıyorum çünkü Bodrum’u ciddiye almayıp, oyun disiplininden koparsanız kupa maçlarında umulmadık sürpriz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.
Bunun örneğini 5.tur maçlarında gördük izledik. Neyse ki uzatma devrelerinde oyuncularımız baktı ki pabuç pahalı, maça asılıp turu geçmeyi başardı. Umarım ders olmuştur. Son 16 turunda ise bize her zaman ters gelen Gaziantep deplasmanında tur arayacağız. Ancak aksi takdirde İlhan hoca’nın dediği gibi Avrupa’ya gitmenin en kısa yolu olan bu serüven, hayal olmaktan öteye gitmez.
Korktuğum odur ki bu oyun anlayışıyla (yanlış anlaşılmasın İlhan hoca’nın sistemini eleştirmiyorum, sadece kazanma hırsını görmediğim bazı oyunculardan bahsediyorum) Gaziantep’te Allah korusun turu bırakır ve lige döneriz.
Bay geçtiğimiz bu haftanın ardından önümüzdeki hafta içinde yine içeride oynayacağımız Sivas maçına kadar psikolojik destek gerektiğine inanıyorum. Çünkü ağızdan ağıza dolaşan ve sosyal medyada karşılaştığımız bilgiler, bazı oyuncularımıza menajerler aracılığı ile 4 büyükler diye adlandırdığımız takımlardan teklif geldiği, oyuncularımızın bu yüzden kafalarının karışık olduğu yönünde. Eee ne diyelim; ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
İşte tam da burada geçtiğimiz hafta güven tazeleyen başkan ve yönetimin devreye girmesi gerekiyor. Madem bire bir antremanlar takip ediliyor, maçlardaki skor tatmin edici değil, basketboldaki iyi ama kısıtlı kadroya rağmen seri mağlubiyetler var, 1922 Konyaspor’un durumu belli, o zaman birtakım sorunları çözmek yeni yönetim ve Fatih başkana düşüyor.
Sayın başkan, ‘İlhan hocam ne oluyor, varsa sorun nedir? çözelim, ya da yollar ayrılmadan önce Engin hocam neler oluyor?’ demeli. Belki de diyordur, bilemeyiz ama çözülen bir sorun göremiyorum açıkçası.
Basketbolda çok kaliteli yabancılarımız, biraz vasat yerlilerimiz var ama rotasyon yapacak oyuncu sayımız yok.
Futbolda ise sezon başından beri bas bas bağırıyoruz, belki İlhan hoca da söylemiştir; takıma çok acil iyi bir 10 numara, iyi bir sol kanat ve yine kaliteli bir forvet arkası gerekliliği gün gibi aşikâr. Ancak bakıyoruz ki kulübün mali yapısını düşünerek bu yapıyı dahada aşağılara çekip takdir görmek duygusu olur ve oyuncu almazsan kusura bakmayın hem futbolda hemde basketbolda geçen sezonu mumla ararız. 1922 Konyaspor’u söylemiyorum bile.
Kulüp yönetmek meşakkatli bir iştir, adaletin simgesi olan terazi gibidir. Dengeyi kuramazsan ve takımlara hakim olamazsan istersen kulübün borcunu sıfırlayıp üstüne de para koysan, başarısız sayılırsın.
Ne diyelim; güven tazeleyen ve yeni katılan üyelerle birlikte yeni umutlara… Benim pek umudum yok ama Sivas maçıyla birlikte yine yeni yeniden bir maceraya başlarız.
Kalın sağlıcakla.