AFAD NE İŞE YARAR?

Ramazan Danış

Bu başlığı atarak bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Belki de bazılarımız böyle bir kurumun varlığından bile haberdar değildi. Ta ki ülkemiz de gerçekleşen doğa olaylarının artması ile fark ettik böyle bir kurumun olduğunu.

Hemen olaylar karşısında gösterdiği reaksiyon ve üstlendiği aksiyoner görevler bakımından olmazsa olmaz kurumlar arasında yerini aldı.

Tüm kurumları olaylar karşısından harekete geçirme kabiliyetine sahip bu kurum, doğa olayları olmadığı dönemlerde ise boş boş oturmak yerine sürekli senaryolar yazarak o senaryolar üzerinden bazen masa başı bazen direk olay mahallinde tatbikatlar yapmaktadır.

Bu yönü ile canlı ve diri bir kurum olarak sürekli kendini eğitmekte, eksiklerini görüp yenilemektedir.

Zaten Süleyman SOYLU gibi bir bakana bağlı görev yapan bir kurumun başındakiler ya bakan beyin hızına yetişecekler ya da o makamı terk edecekler. Ülkemizin olmazsa olmaz kurumları arasında yer alan bu teşkilatın eksik yanı var mı derseniz!

El cevap EVET!

Peki bu eksiklik nedir?  Bir teşkilat düşünün kendisine destek veren 200 bini aşkın gönüllüsü olan her ilde istediği zaman seve seve koşa koşa gelecek gönüllü destek grubu.

Özellikle pandemi dönemi VEFA SOSYAL DESTEK gruplarının en büyük yardımcıları idi. İçlerinde her meslek ve eğitimden insanların olduğu binlerce insan topluluğu.

Son sellerde de gördüğümüz gerçek her şeyi devletten beklemenin ne kadar yanlış bir istek olduğudur. Acıların paylaşıldıkça azaldığı inancı ile hareket eden gönüllü ordusuna sahip olmak bir kurumu güçlü kılar.

Lakin son sellerde bazı AFAD İl Müdürlüklerinin mesajla gönüllü davet etmesi ile bazı gerçekler de ortaya çıktı. Birçok gönüllü bu davete icabet etmek için niyetlense de ya işyerinden izin alamadı ya da olaya hazırlıksız yakalandı.

İş yeri izin meselesi bir kanunla çözülebilir, asıl sorun hazırlıksız yakalanma olayı başlı başına şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken bir realite.

Adapazarı depreminde hükümet işin içinden çıkamayınca ve afetin boyutu 4. derece olunca dünyadan gelen yardım çağrılarını memnuniyetle kabul ettik. Fakat gel gör ki gelenlerin hiç biri Türkçe bilmiyor, daha vahimi dünyanın değişik ülkelerinden gelenlerin dilinden anlayan Türk ise yok. SESİMİ DUYAN VAR MI? diye bağırın diyecek bir yabancı arama kurtarmacının dediğini kim anlayacak.

Onun için İstanbul depremi gelmeden bu gönüllü ordusu mutlaka gruplara ayrılmalı ve her grupta kendi içinde takımlar kurmalı, meslekler belli gruplar içinde olmalı…

Olay yerine gidecek takım liderleri organizelerini yaparken gönüllüler içinde uyku tulumundan tutun da özel ihtiyaçlarını karşılayacak GÖNÜLLÜ ÇANTASI olmalı.

Oluşturulacak Gruplar:

Yabancı Dil Bilenler       (Yabancı dile hakim olanlar)

Çadır Kurma Ekipleri     (Sürekli pratik yapmış gönüllüler ve askeri birlikler)

Güvenlik Ekipleri            (Emekli polis, emekli asker ve güvenlik sertifikasına sahip gönüllüler)

Eğitim Ekipleri                (Gönüllü eğitimciler)

Moral ekibi                      (Sosyal etkinlik yapabilecek sanatçılar, animatörler)

Kimliklendirme Ekibi       (PC teknolojilerine hakim kişiler)

Destek ekibi                    (Yemek vb işlerden anlayan ya da depocu)

Yukarıda yazdıklarımız bir tespitten öte yapılmış bir çalışmanın kısa bir özetidir. Memleket kazansın diye! Her bir ekip ise başlı başına birer kurum gibi görev yapar ve sürekli bu noktalarda eğitilir ise 4. derecede verilen görevler de eliniz ayağınız olur.

Beddua değil duadır niyazımız.

“ALLAH AFAD’I YANIMIZDAN EKSİK ETMESİN”

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.