İMAMIN INSTAGRAM HESABI / Arada Yazar

Ramazan Danış

Sürekli görürüm yada görürsünüz. 

“BİR TUĞLA DA SEN KOY! …… Camii’ni Yaptırma ve Yaşatma Derneği” Bazen bir cami inşaatının yanında bazen bir yardım makbuzunun üstünde. Karınca kararınca yapılan katkılar sayesinde el birliği ile yapılır bu mabetler buraya kadar her şey güzel.

Lakin anlamadığım konu YAŞATMA kelimesi bir Cami nasıl yaşatılır, kast edilen şey eğer tamir ve bakım ise hangi Cami olur ise olsun A partili B partili belediyeler veya A şahsı B şahsı bunu üstlenir.

O zaman bu yaşatma kelimesi niye?

İçine doldurulacak cemaat olmadıktan sonra cami tek başına yaşaşa ne olur?

Almanya’da ikamet eden gurbetçi bir dostum yaşadıklarını anlatınca şaşırdım kaldım. Sizlere de aktarayım.

Bu kardeşimizin 5 çocuğu var. Hikayede zaten 5. çocukta başlıyor.

“Eşim 5. çocuğa hamile iken Allah inancımız tam iken bir anlık gelecek kaygısına düşürdü sanırım bizi ŞEYTAN, hanımla karar verdik: Bu çocuğu aldıralım! Hastaneye gittik, oradaki doktor bize; daha süremiz olduğunu ve düşünmemiz için zamanımız olduğunu söyleyerek eve gönderdi. Akşam üzeri kapı çaldı, açtım kapıda ise az ileride ki kilisenin PAPAZI. Buyurun dedim. Misafir olduğunu ve kabul edilip edilmeyeceğini sorunca tabi tabi diyerek konuk ettim kendini. İçeri girip oturunca ziyaret sebebini anlattı.

‘Siz bu bebeği eğer doğurduktan sonra bakmak için zorlanacağınızı düşünüyorsanız, kilise olarak onun üniversite hayatı da dahil masraflarını üstleneceğiz. Üstelik dinini değiştirmesini de istemiyoruz.’

Meğersem ilgili hastane haber vermiş bu papaza. Çıktı gitti. Ben önce bir sendeledim ve dedim ki: 

“YARABBİ BENİ AFFET NASIL BİR İMTİHANDIR BU” diye yalvarmaya başladım.

Ertesi gün papaza gidip kilisenin yardımına ihtiyacımız olmadığını ve bu bebeği dünyaya getirmek için de ne gerekiyorsa yapacağımı beyan ettim. Evladım dünyaya gelir gelmez aynı papaz elinde bir bebek arabası ile çıka geldi. Hediye deyince birşey diyemedim kabul ettim. Ve beni tebrik ederek doğuma kadar beni takip ettiğini söyledi.

Birşey dikkatimi çekti ilk yurt dışına geldiğimde benim çocuklarım daha küçük o zamanlar bana bir soru sordular. Baba biz niye kiliseye gitmiyoruz diye. Ben sebebini açıkladıktan sonar, ama dediler ORADA ÇOCUKLARA OYUNCAK DAĞITIYORLAR.

Araştırdım hafta sonları aileler kiliselere çocukları alışsın diye ya kendi ceplerinden veya kilise bütçesinden oyuncaklar alıp ayin sonrası papaz tarafından çocuklara dağıtılıyor.

Bazı köylerde halen geçerli olan KÖY KANUNUNDA imamlar ihtiyar heyetinin doğal üyesidir. Hani şu beğenmediğimiz de burası köy mü köy kanunumu diye küçük gördüğümüz kanunda.

Mahalle baskısı diye günümüzde dilimize pelesenk olmuş bu anlatımın aslında bir güzel yanı önceki yıllara bakıldığında gerçek manada mahalleye girenin çıkanın kimler olduğunun bilindiği anlamında iken; şimdiler de siyasi söylem bir tarafa Covid olanın kendini gizlediği, dayak yiyenin kendini sakladığı, borcu olanın kimse bilmesin tavrının yerleştiği durum haline geldi.

İçinde YAŞATMA geçen bir başlıkla başladı anlatmak istediklerim.

Her Cuma namazı toplanan paralar neden iki hafta için o caminin cemaati içinde bulunan garip guraba fakir fukara için toplanmaz. Babasının parası olmadığı için uzak illere okumaya gidemeyen gençlere destek olmak için ya da yuvası 3 kuruş için dağılmak üzere olan bir ailenin feryadına çare olmak için kullanılmaz.

Pandemi sürecinde VEFA SOSYAL DESTEK ekiplerimiz bazı 65 yaş üstü ihtiyarlarımızı bulmakta zorlandığında bazı İMAMLARIMIZ da maalesef bilmediklerini beyan edince şaşırdık.

Bazı küçük çocuklarımıza caminin yanındaki AMCA’yı sorunca çoçukların evinin yanındaki FALAN camiyi bilmediklerini farkettik.

Mahallenin mutlaka ileri gelenleri tarafından başta İmam olmak üzere bir komisyon mantığı ile yapılsa bu çalışmalar şu içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde bir çıra yaksa yardımseverler.

HAYATI Instagramdan takip eden SOSYAL medyayı hayatlarının merkezine oturtan yeni nesil için başta İMAMLARIMIZ artık projeler üzerine de kendilerini geliştirse…

İmece usulü yok etsek edebileceğimiz dertler için beklemesek her şeyi devletten. Her Caminin kendi bütçesi mantığı ile cemaatinin oluşturduğu hayır sandığında birleşir ise insanlar. Sadece imamlık yapmış olmaz İMAMLARIMIZ…

Bir yetimin masraflarını üstlense bir cami cemaati ülkem bir başka güzel olur.

Hayrı kurumsallaştırdıkça birilerinin elinden tutup getirmek size bir fakir buldum diye hem de koşa koşa getirmek günümüzde çoğaldı nedense.

Oysa; gücü yetip de yardım etmeden bu yola başvuran zannetmesin ki sebep olan yapan kadar sevabı alırdan faydalanır.

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” düsturu ile görev yapan imamlarımıza selam olsun.

Mahallesine sahip çıkan, yetimin başını okşayan imamlara selam olsun...

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.