Son zamanlarda belediyede cansiperane çalışan, gözünü budaktan esirgemeyen emekçi kardeşlerimizin toplu iş sözleşmeleri ile yaşanan süreci hep birlikte izliyoruz.
Sonuç her iki taraf için şimdiden hayırlı olsun.
Beni rahatsız eden şey bir TV kanalında ve bazı basın yayın organlarında belgeler bulunuyor. Manşetlere taşınıyor vs vs vs.
Şu kadar teklif edildi, şu kadar isteriz babında.
Konya'yı olumsuz yönde gündeme getirmek için el birliği yapılmış imajı bariz fark ediliyor.
Bu provokatif yaklaşımı o kadar ileri götürüyorlar ki tekeden süt çıkarmaya, öküzün altından buzağı aramaya kadar gitmeye başladı.
Çalışan birçok emekçi kardeşim ile sohbetimde ücret meselesine hiç girmeden ilk söyledikleri PROVAKATÖR kelimesi.
O kadar erdemli ve vakurlu bir şekilde söylediklerinden bir Konyalı olarak gurur duydum.
Ağız birliği yapmış gibi hepsinin söylediği cümleyi aynen aktarıyorum.
“Üstadım mesele işçiler değil, birileri bizi kullanarak sahte hesaplar üzerinden belediyeden intikam alıyorlar.”
Bu cümleleri duyunca Anadolu'da kullanılan çok güzel bir güzelleme geldi aklıma.
Sürüde öküzü olmayan, çobanla uğraşır,
Camide gözü olmayan, imamla uğraşır.
Hastaneye düşmeyen, hekimle uğraşır.
Vatan sevgisi olmayan, DEVLETLE uğraşır.
Son bölümü kendimce şöyle düşündüm...
KONYA'YI SEVMEYEN, KONYALI İLE UĞRAŞIR.
Sosyal medya üzerinden klavye delikanlısı bir bayanın Konya ile ilgili yorumlarını okuyunca özelden mesaj yazmak istedim.
Ne iş yaptığını nerede çalıştığını falan sorup süreçle ilgili ne kadar bilgisi var öğrenmek istedim. Aldığım cevaplar karşısından (HÖNG) dedim.
Çünkü sosyal medyada yazılanlardan yola çıkarak “'Vur Abalı'nın sırtına” yapıyor.
Tabi bir kaç cümle ettikten sonra bastı bana engeli. Kendi sayfasındaki yorumların ekran resmini alamadan....
Gelelim asıl mevzuya!
Konyalı insanın en güzel tarafı Şükr'ün Gerçek Sahibi ALLAH (CC) nin verdiği nimetlere olan saygısıdır.
VERENİN DE ALANIN DA mutlu olacağı bir sonuçla bu sürecin sonlanacağına hiç şüphe yok.
Provoke edenlerin bu süreci baltalamak için, Dini, Ahlaki, Örfi tüm kutsalları hiçe sayarak ÇALIŞANLA ÇALIŞTIRANI karşı karşıya getirme çabaları sonuçsuz kalır.
Onlara tavsiyem; bazı siyasi partilerin yöneticilerinin yaptıkları TACİZLERE kör, sağır, dilsiz kalmamaları. Bu yazımı bir hikaye ile sonlandırmak istiyorum. Hikaye şöyledir:
Şehzade Mustafa idam edilir.
Kanuni Sultan Süleyman ağlamaktan perişan olmuş vaziyettedir.
Rüstem Paşa ''Hünkarım bu kadar helak etmeyiniz kendinizi'' der.
Kanuni Sultan Süleyman: “Konuş Rüstem konuş, ne devlet senin, ne evlat senin'' diye cevap verir.
Şimdi soruyorum: İşçiler mi PROVAKATÖR belediye mi?