Yeni medyanın enformasyon ekosisteminde başat bir rol üstlenmesiyle birlikte haber üretim ve dağıtım süreçlerinde önemli değişiklikler yaşandı. Kullanıcıyı haber üretim ve dağıtım alanında merkeze koyan bu araçlar, gazetecilik formasyonuna gerek duyulmadan insanların “haberimsi” bilgilerle enformasyon edinmesine yol açtı. Kaynak çeşitliliği ve ifade özgürlüğü açısından önemli fırsatlar sunan yeni medya düzeni, maalesef kötü niyetli kişi, grup ve organizasyonların da bu fırsatları kullanmasına olanak sağladı. Henüz yeni döneme geçişin tam olarak sağlanamaması nedeniyle, ortaya çıkan mezenformasyon (yanlış bilgi) ve dezenformasyon sorunlarına da kesin bir çözüm bulunabilmiş değil.
Hükümetler, uluslararası organizasyonlar, sivil toplum ve geleneksel medya daha kolay, hızlı ve telafisi neredeyse mümkün olmayan yanlış bilgi ve sahte/yalan haber sorununun çözümüne yönelik adımlar atsa da tüm dünyanın karşısında haber güvenilirliğini tehdit eden bir olgu öylece durmaktadır.
Bazı ülkeler dezenformasyonu önlemeye yönelik olarak platformlarla birlikte hareket ederken, kimi devletler yasalarla ve cezalarla sorunu çözmeye çalışıyor ancak birçok ülkeye bakıldığında medya okur yazarlığı, eleştirel düşünce eğitimleri/pratikleri ve meslek örgütlerinin önlemlerini eş güdüm halinde yürütmeye çalışıldığı görülüyor.
Türkiye’de dezenformasyonun belki de birçok ülkeye nazaran daha öncelikli bir sorun olduğu aşikar. Ülkenin toplumsal ve siyasal yapısı bunda önemli bir etken ve hükümetin bu anlamda bir adım atmak istemesi doğal karşılanabilir. Yasa taslağına bakıldığında internet medyasının haber ekosistemine “resmi” olarak dahil edilmesi ve alana düzenleme getirilmesi olumlu görünüyor. İnternet haber sitelerinin geleneksel haber mecralarıyla birlikte değerlendirilmesi uzun süredir beklenen bir düzenlemeydi. Alanda çalışan gazeteciler de bu düzenlemeleri olumlu karşılıyor. İnternet sitelerinde yayıncılık etiğine uymayan yayınların yaptırıma tabi tutulacak olması da sorunların çözümüne katkı sağlayabilir.
Diğer taraftan dezenformasyonun suç olarak tanımlanması ve hapis cezası getirilmesi tartışma yarattı. Taslakta “endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya" yönelik alenen yayın yapanların 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor.
Yeni medyanın yapısı, anonim kalmaya izin verdiği için platformlar da bu yasanın muhatabı. Dezenformasyon faaliyetleri ağırlıklı olarak anonim ilişkiler ağı üzerinden üretilirken gerçek kullanıcılar tarafından yayılıyor. Bu bağlamda üretme ve yayma yani paylaşma arasında taslakta bir ayrım görünmüyor. Dolayısıyla kasıtsız olarak (mezenformasyon) bu bilgileri yayanlar da hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecek ve gerek yargının işinin zorlaşması gerekse ifade özgürlüğünün kısıtlanması sonuçlarına yol açabilir.
Diğer taraftan yanlış bilgi ya da yalan haberin doğruluğuna karar verilmesinde de sorunlar ortaya çıkacak. Mahkemeler bu konuda bir bilirkişi sistemi oturana kadar önemli sorunlar yaşayabilir.
Mevcut haliyle erişim engeli kararları da hoyratça kullanılabiliyor. Doğruluğu Ne? platformu olarak yayınladığımız bir incelemede sehven bir firmanın sorumlu gibi gösterilmesine yol açtığımız için yayından kaldırma talebi aldık. Halbuki düzeltme yapılarak rahatlıkla çözülebilecek bir sorun nedeniyle önemli bir yazımızı kaldırmak zorunda kaldık. Yeni yasanın erişim engellerini daha da arttıracağı endişesinin haklı yönleri bulunuyor.
Taslak, olumlu yanları olmakla birlikte muğlak bıraktığı alanlar itibariyle ifade özgürlüğüne zarar vereceği endişelerini beraberinde getirdi. Dezenformasyonla mücadelede, yasayla alınacak önlemler çözümün sadece bir parçası olabilir. İnsanlar hoyratça, hiçbir müeyyideye uğramayacağı özgüveniyle sahte haberleri üretip paylaşamamalı, evet ancak medya okur yazarlığı eğitiminin geliştirilmesi, devlet ve sivil toplum işbirliğiyle eleştirel düşüncenin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar ve sahte haberlerin gerek önüne geçilmesi gerekse tespiti ve doğru bilginin yaygınlaşması adına bağımsız doğrulama platformlarının etkinliğinin arttırılmasına destek olunması olmazsa olmaz tedbirler arasında olmalıdır.