Siyasi partiler tarihi ve AK Parti
AK Parti 18. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkiye’de siyasi partiler tarih sahnesine ne zaman çıktı? Ve nasıl bir siyasi sonla sahneden çekildiler? İşte bu soruların cevapları.
Herkes siyasi partilerin cumhuriyet ile başladığını sanır. Hâlbuki Osmanlı Devleti’nde de siyasi partiler vardır. Osmanlı dönemi partileri Cemiyet adı altında faaliyet yürütmüştür. Zaman zaman bugünkü siyasi partilerden daha sert muhalefet yaptıkları görülmüştür.
Osmanlı Dönemi Partileri:
1859’da İstanbul’da kurulan Fedailer Cemiyeti bu dönemin ilk partisi olarak kabul edilebilir. Süleymaniyeli Şeyh Ahmet’in başkanlığını yaptığı bu cemiyet bir grup asker, ulema ve devlet görevlilerinden oluşmaktaydı. Osmanlı yönetimini sert bir şeklide eleştiren bu cemiyetin, halkı kışkırtarak Padişahı devirme amacıyla yaptığı darbe girişimi önceden haber alındığından bertaraf edildi. Amaçları Padişah Abdülmecid’i tahtan indirmekti.
Osmanlı siyasi hayatında Fedailer Cemiyeti’ni Yeni Osmanlılar Cemiyeti takip eder. Tanzimat Fermanının oluşturduğu batı hayranlığı atmosferinde yetişen bir grup aydının 1865’de kurduğu bu cemiyet 2.Abdülhamid dönemine kadar varlığını sürdürmüştür. Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agah Efendi gibi önemli yazarların başı çektiği bu cemiyet Osmanlı’nın son dönem siyasetinde fevkalade etkili olmuş bir harekettir. Sonradan kurulan siyasi oluşumları da etkilemiştir.
1889’da kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti ise tüm siyasi hareketler içerisinde en etkili olanıdır. Dönemin önemli yazar, aydın, asker ve öğrencileri bu akımın içerisinde olmuş, Cemiyet İstanbul’dan ziyade Selanik’te güç devşirdi. Bunun dışında Kahire, Paris ve Cenevre gibi merkezlerde de şubeler açtı. 1918’de kapanan bu siyasi hareketin üç güçlü ismi Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşadır. Meşhur 31 Mart Vakası ile 1909’da 2.Abdülhamit’i deviren bu siyasi oluşum Osmanlı’nın bitişine kadarki süre boyunca devleti yöneten güç oldu. Hürriyet ve Özgürlük diyerek yola çıkan bu siyasi hareketin yönetimi ele geçirdikten sonraki uygulamaları devleti parçalamaya sürükledi. Bunların zorlaması ile savaşa giren Osmanlı Devleti birinci dünya savaşıyla tarih gömüldü. İttihat ve Terakki Cemiyet’inin elebaşları ise 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra kayıplara karıştılar.
1859’dan 1918’e kadar Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bu ve benzeri onlarca cemiyetin kurulduğu tarihi kayıtlarda mevcuttur. İttihad-ı Osmani, Cemiyeti İnkılabiye, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Selamet-i Umumiye Kulübü, Nesl-i Cedit Kulübü, Türk Derneği, Osmanlı Ahrar Fırkası, İttihad-ı Muhammedi Fırkası, Osmanlı Sosyalist Fırkası, Türk Yurdu Cemiyeti, Türk Ocağı, Sosyal Demokrat Fırkası, Vahdet-i Milliye Heyeti, Milli Türk Fırkası bunlardan bazılarıdır. İsimlerine bakıldığında günümüzde geçerliliğini koruyan bazı siyasi oluşumların o dönemde filizlendiğini görebilmekteyiz.
Cumhuriyet Dönemi Siyasi Partileri:
Genç Cumhuriyetin ilk partisi 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan Halk Fırkası oldu. Partinin ismi 10.10.1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası, 9.5.1935’de Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi. 1980 darbesinden sonra diğer tüm siyasi partiler gibi kapatılan CHP, 1992’de yeniden kurulmuştur. Ara dönemde aynı misyonu yürüten SHP’nin 1995’de CHP’ye katılması ile birlikte eski misyon ve gücüne yeniden kavuştu.
Cumhuriyet’in kurulan ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası oldu. Kurtuluş savaşının büyük kahramanları Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Refet Bele ve Rauf Orbay gibi isimler bu oluşumun içerisinde yer aldı. CHP’nin devletçi politikalarının aksine liberalizmi savunuyorlardı ve her türlü önemli inkılap ve anayasa değişikliğinin halka danışılmasını istiyorlardı. Daha demokratik ve daha özgürlükçü bir yönetim talep ediyorlardı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bir açıdan sonraki dönemlerde kurulacak olan güçlü merkez sağ partilerin ilk nüvesi olarak değerlendirilebilir. Daha ilk günlerde 28 milletvekili TCF’ye katıldı. Fırka, CHP içi muhalefet tarafından büyük ilgi gördü. Bu partinin siyasi hayatı uzun sürmedi. Şeyh Sait Ayaklanması bahane edilerek Haziran 1925’de kapatıldı. Atatürk’ün parti içindeki muhalifleri belirleyip seslerini kısmak amacıyla böyle bir oluşuma izin verdiğini savunan bir hayli siyasi tarihçi bulunmaktadır.
Çok partili hayatın ikinci denemesi ise 1930 tarihinde bizatihi Atatürk tarafından yapıldı. Bu sefer daha kontrollü bir usul benimsendi. Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanımı bile bu partiye üye yaptığı düşünüldüğünde fotoğraf daha net bir şeklide karşımıza çıkmaktadır. Ali Fethi Okyar, Nuri Conker, Ahmet Ağaoğlu gibi isimlerin kurucular arasında yer aldığı Serbest Fırka’nın ömrü daha da kısa oldu. Serbest Fırka 17 Kasım 1930’da beklenmedik şeklide kendini feshetme kararı aldı. Serbest Fırka’nın kapatılma sebebinin halkta gördüğü büyük teveccüh olduğu söylenebilir. O tarihlerde Serbest Fırka’dan siyasete başlayan Aydın teşkilatı sorumlusu Adnan Menderes 20 yıl sonra Demokrat Parti Genel Başkanı olarak başbakan seçilecektir.
İkinci Dünya savaşı sonrasına oluşan dünya dengeleri Türkiye’yi bir kez daha çok partili hayata yönlendirdi. Savaş sonrasında Avrupa’da demokratik olmayan yönetimler devrildi, çok partili demokrasi konuşulmaya başlandı. Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya hâkimiyetinde önemli söz sahip olduğu süreçte bu ülkenin güçsüz dünya devletlerine yaptığı yardımlarda aradığı kapalı kriterlerden biri de (1947 Truman Doktirini) çok partili siyasi sistemdi. Otoriter rejimlere yardım yapılması kongrede tartışmalara neden oluyordu. Tartışılan devletler arasında Türkiye de vardı. Türkiye’ye 100 milyon dolar yardım yapılması düşünülüyordu. Devleti 70 cente muhtaç hale getiren İsmet İnönü, ABD ve batıdan gelen baskılara dayanamayarak çok partili hayata geçme sinyalleri vermeye başladı. Siyasi tarihteki etkisi küçük olmasına rağmen genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 15 yıl aradan sonraki (CHP’den sonra kurulan 3. Siyasi parti) ilk muhalefet partisi 18 Temmuz 1945’de Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma Partisidir. (Türkiye’de ilk uçak fabrikasını kuran adam- maalesef bu fabrika sonradan Milli Şef İsmet İnönü’nün başkanlığındaki CHP tarafından kapatılmıştır)
Siyasette ses getiren en önemli gelişme 7 Ocak 1946’da yaşandı. CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderese, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’ın kurduğu Demokrat Parti, Türkiye’deki siyasi yapılanmayı tamamen değiştirdi. CHP’nin milli ve manevi değerler üzerinde kurduğu baskı Demokrat Parti’yi kısa sürede güçlendirdi, çeyrek asırlık tek parti dönemi çatırdamaya başladı. Demokrat Parti kurulduğu yıl girdiği ilk seçimlerde başarılı olamadı.(hakikat bu değil) Ancak bu tarihte “açık oy-gizli tasnif” gibi hilkat garibesi bir uygulama söz konusuydu. “Gizli oy-açık tasnif” sisteminim geçerli olduğu ilk seçimde ise CHP ağır bir yenilgiye uğradı.(14 Mayıs 1950) Demokrat Parti’nin 10 yıl boyunca iktidarda kalacağı ve büyük kalkınma hareketleri başlatacağı süreç böylece başlamış oldu.
Halktan büyük destek alan Demokrat Parti’nin önü askeri darbe ile kesildi. 1960 darbesi ve başbakan Adnan Menderes’in idamı ile Türkiye uzun süre belini doğrultamayacağı bir siyasi bunalıma sürüklendi. 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 postmodern darbesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası, 15 Temmuz 2016 hain darbesi hep aynı amaçlara hizmet eden demokrasi katliamları olarak tarihe geçti.
1960 darbesinden sonra yeniden demokrasiye geçildiğinde milletin değerleri ile bir türlü barışamayan CHP artık Türkiye Siyasi Yapılanmasının solunda yer alıyordu. Merkez sol o tarihten sonra hep CHP ile temsil edildi. Demokrat Parti’nin mirasına ise sağ partiler sahip çıktı. Merkez sağın en sağında rahmetli Alparslan Türkeş’in kurduğu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yer aldı. Kökleri Cumhuriyet Köylü Millet Partisine dayanan ve yeni ismi ile (MHP) kurulduğu 9 Şubat 1969’dan önceki 11 yıl içerisinde geçirdiği siyasi evrilmelerle yolunu bulan bu parti Türkiye’nin yaşayan en uzun soluklu partilerinden biridir.
Merkez sağın diğer ucuna ise İslami söylemleri ile öne çıkan Milli Nizam Partisi oturdu. 26 Ocak 1970’de merhum Necmettin Erbakan tarafından kurulan parti (partiler) yukarıda ifade ettiğimiz demokrasi dışı baskılar nedeni defalarca kapatıldı. Milli Nizam sonraki süreçlerde Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet Partisi isimleri ile siyasi hayatın içerisinde yer aldı.
Demokrat Parti mirasının en büyük parçası ise Adalat Partisi şemsiyesi altında yoluna devam etti. Ragıp Gümüşpala’nın 11 Şubat 1961’de kurduğu parti asıl büyük gücüne merhum Süleyman Demirel zamanında ulaştı. Demirel (bir kısmı koalisyon hükümetleri olmak üzere) uzun süreli başbakanlıklar yaptı. Adalet Partisi 1980 darbesinden sonra Doğru Yol Partisi adıyla teşkilatlandı.
Demokrat Parti misyonunun 1980 sonrası en büyük temsilcisi ise merhum Turgut Özal oldu. Dört eğilimi (Merkez sağ-merkez sol-milliyetçi-muhafazakar) birleştirdiğini söyleyerek Anavatan Partisi ile yola çıkan Özal’a en büyük destek merkez sağ, milliyetçi ve muhafazakar kesimden geldi. 20 Mayıs 1983’te kurulan Anavatan Partisi Özal’ın ani ölümünden sonra ciddi güç kaybetti. (1993)
Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993’de ölmesi ile birlikte hem siyasi hayatımızda hem devlet hayatımızda fetret dönemi olarak adlandırılabilecek sıkıntılı bir sürece girildi. Halkın oyları ile iktidara gelen Refah Partisi öncülüğündeki Refahyol hükümetinin (Erbakan-Çiller- RP/DYP koalisyon hükümeti) 28 Şubat muhtırası ile gayri demokratik bir şeklide alaşağı edilmesi fetreti daha da karanlık hale getirdi. Ülke hem siyasi, hem sosyal hem de ekonomik olarak iflasın eşiğine getirildi.
İşte tam da bu sıralarda Milli Görüş çizgisinden gelen genç bir grup Erdemliler Hareketini kuruduğunu açıkladı. Merhum Necmettin Erbakan’ın Milli Nizam partisi ile başlattığı hareket kendi içerisinde yeni bir filiz çıkarıyordu. Başını eski İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çektiği bu grup 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisi-AKPARTİ adı altında teşkilatlandı. Ak Parti girdiği ilk seçimde oyların yüzde 34’ünü alarak iktidara geldi. Ak Parti o günden sonra yapılan hiçbir seçimi kaybetmedi. Oy oranını zaman içerisinde parti olarak yüzde 49.5’a, Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahıs olarak (Recep Tayyip Erdoğan) yüzde 52.6’ya kadar yükseltti.
Çok partili demokrasi tarihinde eşi görülmemiş bir başarıya imza atan Erdoğan ve Partisi majör bir gelişme olmadıkça 2023’e kadar iktidar vizesi almış durumda. Bu da 21 yıllık iktidar süresi anlamına geliyor ki, demokrasi ile yönetilen serbest seçimlerin yapıldığı hiçbir ülkede böyle uzun süreli başarı hikayesi olan parti yok.
Ak Parti 14 Ağustos’ta 18.yaşını kutladı. Türkiye’nin en büyük partisinin genel başkan Recep Tayyip Erdoğan hem ülkede hem de dünyada yüksek bir popülariteye sahip. İcraatlarını 2023 vizyonu ile sürdüren Erdoğan’ın en büyük amacı Türkiye’yi, Cumhuriyetin 100. Kuruluş yılında dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına sokabilmek. Bunu başarabilmesi durumunda aynı yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir beş yıllık daha vize alacağına kesin gözü ile bakılıyor.
Türkiye Siyasi Tarihine baktığımızda merkez solun CHP çatısı altında yoluna devam ettiği görülüyor. Cumhuriyet Halk Partisi 2023’de cumhuriyetle birlikte 100. Kuruluş yılını kutlayacak. Bu merkez solun bir şekilde kurumsallaştığı anlamına geliyor. (Tabi cumhuriyeti kuran iradenin desteği, derin devlet desteği, dış destekler, askeri destekler ile birlikte değerlendirilmeli)
Merkez sağın ise Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Milli Görüş partileri, Anavatan Partisi ve son olarak Ak Parti ile bu uzun yolculuğu sürdürdüğü görülmektedir. Sağdaki partilerin bir kısmı (Adalet Partisi, Milli Görüş Partileri, Anavatan Partisi) liderlerinin ölümü ile yok olmaya yakın derecede küçüldüler. Ak Parti, Atatürk’ü konjonktürel olarak saymazsak cumhuriyet tarihinin en güçlü lideri ile yoluna devam ediyor.
Merkez solda olduğu gibi merkez sağda da uzun ömürlü siyasi bir oluşumun devam etmesi ülkenin istikrarı açısından büyük önem arz ediyor. Zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin önemli nedenlerinden biri de buydu. Dünya görüşü birbirine çok yakın onlarca partinin girdiği seçimlerle oluşan yamalı bohça hükümetlerden kurtulmaktı amaç. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk iki seçiminde amaçlanan gerçekleşmedi. Merkez sağ maalesef tek çatı altında toplanamadı. Cumhur İttifakı sağdaki partilerin, Millet İttifakı ise soldaki partilerin çatısı olarak düşünüldü. İyi Parti ve Saadet Partisi’nin sol bloğu desteklemesi gelecek seçimlerde takip edilecek yol konusunda kartların yeniden karılmasına neden olacak.
Muhammed Selim / ANALİZ
haberdairesi.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.