Konya’nın 'Kırmızılı Kadını' Sultan Özcan’ın hikayesi…
Konya’da, 'kırmızılı kadın' olarak bilinen, hayat hikayesiyle belgesellere ve dizilere konu olan Sultan Özcan (67), hayat hikayesini anlattı ve kendisi gibi şiddete maruz kalan kadınlara tavsiyelerde bulundu. 25 yıl önce çocuk sahibi olamadığı için eşi tarafından terk edilen Özcan, "Kadınlar, anlayışlı ve tahsilli insanlarla görüşsünler. Kadınlara şiddet gösterenler, aşık olarak birbirleriyle evlenmeyenler. Kadınlar, ille de aşık olarak evlenecek. "dedi.
Aksaray'ın Ortaköy ilçesinde Cumali köyünde doğan ve herkes tarafından 'kırmızılı kadın' diye bilinen Sultan Özcan, 15 yaşındayken çocukluk aşkı olan öğretmeni ile evlendi. Özcan, bir süre sonra eşinin tayin olmasıyla önce Hakkari'ye, ardından da Giresun'a taşındı. Mutlu giden evliliğinde, bir süre sonra kıskançlık nedeniyle yaşanan sorunlarla eşinin şiddetine maruz kalan Özcan, çocuk sahibi olamadığı için 1995 yılında terk edildi. Memleketi Aksaray'daki annesinin yanına dönen Sultan Özcan, bir süre psikolojik tedavi gördü.
Bir süre sonra annesini kaybedince Konya'daki ağabeyinin yanına taşınan Özcan, ağabeyinin evinin altında bodrumda 8 yıl yaşadı. Psikolojik sorunları devam eden Sultan Özcan, 2006 yılında duygu durumu bozukluğu teşhisiyle, yüzde 80 engelli raporu aldı. Kırmızı renge olan sevgisi Hakkari'deyken başlayan Özcan, o günden itibaren baştan aşağı kırmızı bir yaşam sürmeye başladı. Dudakları ve yanaklarını kırmızıya boyayan Özcan'ın evinde kullandığı eşyalar bile kırmızı. Ağabeyinin evinin yanına yaklaşık 4 yıl önce yaptırılan tek odalı evinde yaşamını sürdüren Sultan Özcan, kırmızı kıyafetlerini giyip kırmızı makyajını da yaparak havanın iyi olması halinde sabah evden çıkıp, kent merkezine inip dolaşıyor.
'BABAMI OKULA GİTMEM İÇİN ZOR İKNA ETTİM'
Yaşamı belgesellere ve dizilere de konu olan Sultan Özcan, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Okuldayken öğretmenimle birbirimize aşık olduk. Kocaman kızdım, babam 'Sen okula gitme' dedi. Ben de 'Cahil kalamam, okula gideceğim' dedim ve gittim. Ama zor ikna ettim. Değilse beni tarlada çalıştıracaklardı. Öğretmenim bizim köye geldi ve beni sevdi. 15 kızın içinde bir beni sevdi. 'Benim öğrencim zeki, konuşkan bir talebe' dedi. Bir sürü kız varken, o bir tek beni seçti" dedi.
'BAŞKASINA BAKMASIN DİYE KIRMIZI GİYDİM'
Hayatının simgesi haline gelen kırmızı renginin hikayesini de anlatan Sultan Özcan, "Eşim, öğretmenlikten çıktı, önce polis, sonra da komiser oldu. Beni o şehirlere götürdü. 25 sene evli kaldık, çocuk olmadı. Çocuk yüzünden geçimsizlik çıktı. Kavga yaptık, dövüş yaptık. Her ay ben babamın evine gelirdim. Yine de beni seviyordu da, çocuğum olmadığı için ayrıldık. Nevşehir'de evlenmiş, bir oğlu olmuş. Çocuğumuz olsaydı hayat çok daha farklı olurdu. Başıma bunlar gelmezdi. Hakkari'de bulunduğumuz zamanlarda kırmızı elbiseli bir Kürt kızı gördük. O kız da çok güzeldi. Eşim bana 'Kız çok güzelmiş görüyor musun?' dedi. Ben de aman ona imrenmesin diye gittim mağazadan kırmızı elbise aldım. Aynı o kız gibi giyindim. Eşim sırf başkasına bakmasın, hep beni sevsin diye o günden beri kırmızı giyindim" diye konuştu.
'BİR DAHA EVLENMEKTEN, DÖVÜLMEKTEN KORKTUM'
Eşinin kıskançlık krizlerine girdiğinde kendisine şiddet uyguladığını da ifade eden Özcan, "Ben 'Okumuş, tahsilli adama varacağım' dedim. Çocuk olmayınca da ayrıldık. Çocuk olmayınca mutlu olunmuyor. Beni çok kıskanırdı. Herkesten kıskanırdı. Kızınca bana şamar atardı. Kayınbiraderimle kavga ettik, beni dövüp, hastanelik etti. Günlerce yoğun bakımda kaldım. Daha sonra evlenmekten korktum. Dövülmekten, şiddet görmekten korktum. Mutluluk bekarlıkta dedim ve evlenmedim" dedi.
'KADINA ŞİDDET GÖSTERENLER, AŞIK OLMADAN EVLENENLER'
Kadına karşı şiddet ile ilgilide değerlendirmelerde bulunan Özcan, "Kadınların eşleriyle iyi geçinmelerini söylüyorum. Anlayışlı, tahsilli insanlarla görüşsünler, cahil adamlarla görüşmesinler. Kadına şiddet gösterenler, aşık olarak evlenmeyenlerdir. Kadınlar, ille de aşık olarak evlenecek. Aşık olarak evlenmezse kavga çıkıyor. Biz de aşık olarak evlendik, kavga ederdik ama yarım saat sonra barışırdık. Tek bir odada yaşıyorum ve mutluyum. Villada yaşasam, mutlu olamasam ne yapayım" diye konuştu.
'ÇAYDANLIĞIM BİLE KIRMIZI'
Kırmızı renge olan tutkusunun sadece üstünde taşımadığını evindeki eşyalarda da barındığını belirten Özcan, "Ben kendimi övmüyorum, ama beni seven çok. Pazara gidiyorum, çarşıya gidiyorum, beni tanıyorlar. Başka kadınları tanıyan var mı? Beni herkes bilir. Ben kırmızı giymeyeni solda sıfır görüyorum. Ben kırmızı rengine aşığım. Yakışıyor da. Kim giyerse yakışıyor. Ama yakıştıran olacak. Çarşıdaki esnaf bana 'Sultan sana yakıştığı gibi kimseye yakışmıyor' diyor. Her şeyim kırmızı. Evimin içi, çaydanlığım bile kırmızı."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.