SURİYE’DEKİ TÜRK VARLIĞI
Hafta başında Yunus Emre Enstitüsü ve Selçuk Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen bir eğitim programı için Suriye’deydim. Türkiye’nin güvenli hale getirdiği bölgelerden biri olan Azez’de faaliyet yürüten Yunus Emre Enstitüsü, bölgede çalışan gazeteciler için eğitim vermemizi talep ettiğinde düşünmeden kabul ettim. Akademisyen dostum Mehmet Sefa Doğru ile birlikte Azez’de üç gün geçirdik. Bölgede farklı haber ajansı, radyo ve internet haber merkezlerinde çalışan 15 gazeteciyle bilgi ve deneyimlerimizi paylaştık.
Suriye’ye savaş sonrası üçüncü gidişimdi. Türkiye’nin oradaki varlığının ne kadar önemli ve stratejik olduğunu tekrar müşahede ettim. Bölgede günlük hayatın güvenli bir şekilde devam etmesinin teminatı Türkiye’nin varlığı. Ortak geçmişin bu teminatın sağlanmasında etkisi büyük. Bölgenin her yerinde Türkçe ve Arapça “birlik” ifadeleri, “Özgür Suriye” ve Türkiye bayraklarının her yerde bir arada kullanılması, halkın Türkçe öğrenimine duyduğu ilgi, ortak geçmişin canlanabileceğine dair kuvvetli işaretler veriyor.
Türkiye bölgenin güvenliğini sağladığı gibi ortak bir gelecek inşa edilmesine imkan tanıyacak kültürel faaliyetlerde de bulunuyor. Yunus Emre Enstitüsü, açtığı şubelerle bölgede binlerce Suriyeli genç ve çocuğa Türkçe eğitimleri veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı okullarda Türkçe eğitimleri verilmesi için imkanlar sağlıyor. Sivil toplum kuruluşları gerek yardımlar gerekse kültürel faaliyetlerde hayli etkin. Bir Türkmen ilçesi olan Çobanbey’de (El Rai) faaliyet gösteren KURT-AR derneğinin Türkmen çocuklar için yaptığı çalışmalar gurur verici. Yine Çobanbey’de Türkçe yayın yapan Yurt FM adında bir radyo da var.
Güvenli bölgede faaliyet gösteren Fırat Haber Ajansı Arapça yayınlarıyla bölge halkına doğru bilgi ulaştırmaya çalışıyor. Çalışanları arasında hem Türkmen hem de Arap gazeteciler var ve işlerini iyi yapma gayretindeler.
Türkiye’nin bölgeye ve insanına verdiği önemi göstermek ve daha kaliteli, teknik ve etik standartlara uygun gazetecilik yapılmasına imkan sağlamak için bu eğitim önemliydi ve amacına ulaştığına inanıyorum.
Yaptıkları çalışmalarla ülkemizin zor bir dönemde, zor bir coğrafyada varlığını güçlendirme, hem kendi sınırlarının hem de savaş mağdurlarının güvenliğini sağlama amacında olan Türkiye’nin orada bulunma amacını bölge insanıyla bağ kurarak perçinleme amacıyla çalışmalar yapan Yunus Emre Enstitüsü’ne, Güvenli Bölge Koordinatörü Sayın Fikret Çıtak’a, Azez Kültür Sanat Koordinatörü Sayın Sinan Yaman’a ve eğitim programının hayata geçmesine olanak tanıyan Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Metin Aksoy, Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. İlhan Çiftçi, projenin mimarlarından değerli arkadaşım Zehra Betül Şişman ve zor bir bölgeye benimle tereddütsüz gelen dostum Doç. Dr. Mehmet Sefa Doğru’ya teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.