EYT için 6 ay geri ödemesiz kredi
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, "(KGF'nin EYT desteği) 36 aya kadar vadesi, 6 ay ödemesiz dönemi olacak. Faiz oranları da düşük. Bankalar ve katılım finans kurumları da iştirak edecek." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, AAtölye'deki Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmede bulundu.
Dünya ve Türkiye ekonomisinde son birkaç yılda yaşanan gelişmelere değinen Nebati, dünya ekonomisinin çok sıkıntılı bir süreçten geçtiğini söyledi.
Kovid-19 salgınının dünyadaki herkesi ilgilendiren bir krize dönüştüğünü ifade eden Bakan Nebati, "Vuhan'da hapşıran bir kişi Brüksel'de insanların ölmesine, Londra'da zatürre olmasına, New York'ta günlerce yoğun bakımda kalmasına, Türkiye'de hastalıklardan dolayı hastanelere gitmesine yol açtı." diye konuştu.
Salgın sürecinin, küreselleşmenin dünyadaki herkes tarafından bizatihi yaşandığı bir dönem olduğuna dikkati çeken Nebati, herkesin bu dönemde kendisini karanlık bir tünelde gördüğünü bildirdi.
Nebati, bütün ülkelerde kapanmalar yaşandığı ve insanlar bu durumu içselleştirdiği için Türkiye'deki problemin bütün dünyadaki problemmiş gibi kabul edildiğini dile getirdi.
Salgın sürecinde Türkiye'nin daha önceden almış olduğu tedbirlerin etkisinin ve şehir hastaneleri projesinin ne kadar yerinde olduğunun anlaşıldığını vurgulayan Nebati, böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve sağlık sistemine güvenin artarak devam ettiğini anlattı.
DÖVİZ HAREKETLİLİĞİ VE RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI'NIN EKONOMİYE ETKİLERİ
Salgının ardından geçen yılın şubat ayında Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başladığını hatırlatan Nebati, bu nedenle emtia ve gıda fiyatları ile taşıma maliyetlerinde ciddi yükseliş yaşandığını ifade etti.
Nebati, Türkiye'nin savaşın yol açtığı krizden en çok etkilenen ülkelerin başında geldiğine dikkati çekerek, yurt içinde savaştan önce makro ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan döviz kuru atağı yaşandığını ifade etti.
Dolar kurundaki artışın Türkiye'de fiyatların ciddi şekilde artmasına neden olduğunu vurgulayan Nebati, özellikle Aralık 2021'de dolardaki yükselişin fiyatlarda öngörülemezliği beraberinde getirdiğini ve beklenen kur üzerinden fiyatlama yapılmasının enflasyondaki artışı ciddi oranda artırdığını söyledi. Nebati, geçen yılın şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın bunun ciddi şekilde artmasına neden olduğunu kaydetti.
Bütün bu gelişmelerin üst üste geldiğini belirten Bakan Nebati, şöyle konuştu:
"Belki hatırlarsınız. 'Ah keşke bir 6 ay uyusak da gözümüzü kapatsak, 6 ay sonra açsak.' demiştim. Aslında savaş olmadığı, her yıl ülkemizde haziran, temmuz, ağustos ayı geldiğinde gerek gıda fiyatlarındaki düşme, turizmde meydana gelen canlılık, döviz girişlerindeki artışlar ülke ekonomisine her zaman bir nefes aldırır, toplumu da psikolojik olarak rahatlatır ama savaş bunu 6 ay artırdı."
"TARİHİ İYİLEŞMELER, TARİHİ REKORLARIN KIRILDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ"
Türkiye'de, bütün dünyada fiyat artışlarıyla ilgili bir problem olduğunun içselleştirilmesinin çok geç gerçekleştiğini vurgulayan Bakan Nebati, özellikle temmuz-ağustos aylarından itibaren yurt dışından gurbetçilerin memleketlerine geldiğinde hükümetin yaşanan enflasyon sorunu karşısında gerekli tedbirleri aldığını gördüklerini söyledi.
Nebati, Türkiye'de 2022 yılında enflasyon hariç tüm makro ekonomik göstergelerde tam bir iyileşme yaşandığına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarihi iyileşmeler, tarihi rekorların kırıldığı bir dönemdeyiz. Enflasyondaki atalet kırıldı. Peki vatandaş ne hissediyor? Vatandaş özellikle geçen yıl temmuz ayında yapılmış olan fiyat artışlarıyla ücret artışları, asgari ücretin ilk defa dönem içinde ikinci kez artırılmış olması, geçen yıl boyunca yüzde 95'in üzerinde bir artışın sonuçlandırılmasıyla geçmesi, memur ve emeklilere yüzde 87 civarında bir artışın yapılmasıyla buradaki aktarımı hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. İnsanlar ceplerine belli bir miktar girdiğini hissetti. İkincisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak almamız gereken tüm makro ekonomik tedbirleri aldık. Ekonomide aldığımız bir karar, sabah etkisini göstermiyor, belli bir zaman gerekiyor. Bu zaman içinde de aralık ayında enflasyonun düşmesi toplumda ataletin kırılmasını sağladı. Dolayısıyla da ortaya çıkan bu beklentilerin kırılmasıyla vatandaş şunu görüyor, maaşlar, emekli maaşları arttı, asgari ücret arttı, EYT sorunu çözüldü. Bütün bunlarla beraber enflasyon çok hızlı bir şekilde düşmeye başladı. Aralık ayındaki bu yüksek orandaki düşme mikro göstergelerde de günlük hayatında da kendisine olumlu şekilde yansıyacağını görmesi hasebiyle, vatandaş birkaç ay içinde bu iyileşmeleri daha fazla hissetmiş olacak."
YENİ EVİM KAMPANYASI
Sosyal Konut Projesi ile özellikle asgari düzeyde konuta ulaşımda zorluk çekenlere kapı araladıklarını anımsatan Nebati, ikinci kampanyayı da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bir sonuca getirip ilan ettiklerini söyledi. Nebati, kampanya öncesinde konut üreticileriyle bir araya geldiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Konut üreticilerinin toplantıda söyledikleri tek şey var, 0,69, 0,79, 0,99... Hayır, biz öyle bir şey yapalım ki bunu faiz kampanyasına dönüştürmeyelim, bu aynı zamanda gayrimenkulde finansal bir mimari olsun. Bununla ilgili bir yol haritası çizelim ve bu sadece ve sadece günün koşulları doğrultusunda güncelleme yapacak hale dönüşsün, özellikle orta gelir seviyesindeki vatandaşlarımız konuta ulaşırken bunun hem kalıcı olduğunu bilsin, üreticilerimiz de önlerini görsünler, daha uzun vadeli plan yapabilsinler, aynı zamanda da 'mortgage'in bir uygulamasını da Türkiye'de gerçekleştirmiş olalım istedik. Onun için de 10 yıllık beklentileri biz 15 yılı söyleyerek çıkardık."
Daha önceki konut kampanyalarında fiyatların yükseldiğini, ihtiyacı olmayanların bunları aldıklarını, konut paralarının da dövize ve altına yatırıldığını dile getiren Nebati, bu sefer fiyatların yükselmemesi için daha önce konut fiyatlarındaki artışı kimlerin yaptığını takibe aldıklarını bildirdi.
Nebati, şu anda her türlü fiyatlamanın ellerinde olduğunu belirterek, "Bizim amacımız, konuta gerçekten ihtiyacı olan vatandaşların bu konutu alabilmeleri." dedi.
Kampanya kapsamındaki ödeme planının ayrıntılarını da paylaşan Nebati, şunları kaydetti:
"İlk 3 yıl sanki kendisi kirada oturuyormuş gibi bir fiyat belirledik. Ev özlemi var, kendisi kirada oturuyor, konutu satın almak istiyor, 'Sen o kirayı gel, bankaya öde. Birinci yıl şu kadar, ikinci yıl şu kadar, üçüncü yıl şu kadar ödeyeceksin.' dedik. Yani Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak biz senin faizinin büyük bir kısmını da üstlenmiş olacağız. Sen 3 yıl boyunca eve yerleş. Ondan sonra sen ödediğin bu kiranın üzerine belli miktar koyarak aylık ödemelerini yapıp, 15 yıl içinde konutun sahibi olacaksın, 5 yıl da satmayacaksın."
Kampanyanın ikinci amacının konut üretimini teşvik olduğunu vurgulayan Bakan Nebati, sadece proje üreticilerini değil, mahalle arasındaki müteahhidi de proje üreticisi olarak kabul ettiklerini anlattı.
Nebati, bu kapsamda Kredi Garanti Fonu paketi açıkladıklarını anımsatarak, "Üreticiye diyoruz ki 'Arsan var, paran yok. Al şu parayı, konutu inşa et ve Türkiye'nin konut ihtiyacını karşıla.'" diye konuştu.
Bakan Nebati, bu nedenle bunu bir konut kampanyası değil "gayrimenkul finans mimarisi" olarak değerlendirdiklerini bildirdi.
Nebati, "Yeni Evim Kampanyası"nın açıklamasının ardından ikinci el konutlara ilişkin de benzer kampanya düzenleneceği yönünde haberler olduğunun hatırlatılması üzerine, kampanya kapsamında öncelikli hedeflerinin konut ihtiyacı olanlar olduğunu söyledi.
Konut ihtiyacı giderilirken üretimin de tetiklenmesini istediklerinin altını çizen Nebati, "Bu kampanyaların dışında bankalarımızla görüşerek tamamen bir özel hukuk çerçevesi içinde bu oranlardan faydalanmamak kaydıyla ikinci elde bir çalışma yapıyor arkadaşlarımız. Bununla ilgili son noktaya geldiğimizde bankalarımız özel hukuk çerçevesi içinde kendi belirledikleri faiz oranlarıyla ikinci el konut konusuna girebilirler." diye konuştu.
Bakan Nebati, konut fiyatlarındaki yükseklikten şikayetçi olan vatandaşların "kira veriyormuş" gibi ev sahibi olmasını sağlayan tedbirler aldıklarına işaret ederek, "Birincisi biliyorsunuz TOKİ'nin açıkladığı (İlk Evim) kampanyaydı. İkincisi de bizim (Yeni Evim) açıkladığımız. Bu kampanyalar dışında konut edimini sağlayacak imkanları gevşeteceğiz. Bunu da sağlamış olacağız. Önümüzdeki süreçte bu konut sahipliği biraz daha kolaylaşmış olacak." ifadelerini kullandı.
Kampanya kapsamında şartların zor olduğu görüldüğünde gevşetme yapılabileceğini belirten Nebati, şöyle devam etti:
"Pazartesi günü taleplere bakacağız. Çünkü biz bir sınır koymadık, yani 'şu kadar konuta geldiğinde biz bunu durduracağız' gibi bir şeyimiz yok. Hiçbir şekilde sınırımız yok. Kullandırdığımız kredilerdeki miktar tükenirse bunu artırma imkanımız var. Pazartesi gününden sonra gelecek olan taleplere göre adım atılması ihtiyacı hasıl olursa yapacağız ama önce konuta giden paranın mutlak surette konut üretiminde kalması koşulumuz var. Bunu takip edeceğiz. Eğer bununla ilgili istismarlar birazcık yukarı doğru gidiyorsa demek ki fazla yumuşatmışız. Çok aşağı doğru gidiyorsa fazla katılaştırmışız. En optimal dünya standartları noktasına getirdiğimizde biz bir yolumuza devam edeceğiz."
KONUT ÜRETİCİLERİNE ÇAĞRI
Konut kampanyası noktasında kamunun ve vatandaşın gereğini yaptığına işaret eden Nebati, konut üreticilerine de çağrıda bulundu. Nebati, "Bu bir çağrıdır. Pazartesi günü kamunun ortaya koymuş olduğu tavra, siz (konut firmaları) de destek vereceksiniz. Siz de bunu kampanyaya dönüştüreceksiniz." dedi.
Nebati, konutlarda rayiç bedel gerçek fiyat arasındaki marjın açılmasına yönelik çalışmalara da değinerek şunları kaydetti:
"Maalesef ülkede rayiç bedellerle gerçek değerler arasında, özellikle de geçen yıl artan fiyatlardan dolayı bir marjın açıldığına dair bir gerçeklik var. Vatandaş niçin gerçek değeri yansıtmıyor? Bunu çözmemiz lazım, niye? Çünkü vergilerden dolayı, tapu harcı ve gerçek değere ulaştığı zaman ödeyeceği emlak vergisi. Dolayısıyla da bundan kaçınmak için fiyatlamalarda rayiç bedelin üzerine yapıyor ve ödemelerini açıktan yapıyor. Şimdi bu Hazine ve Maliye Bakanlığının aslında kabul edebileceği bir şey değil ama aynı zamanda vatandaşın da bundan kaçınma gibi bir durumu var. Dolayısıyla da bunun, yani vatandaşın memnuniyeti. Hazine ve Maliye Bakanlığının iradesi aynı zamanda belediyelerin de gelirlerinin aynı seviyede devam etmesi noktasında ortaya konulacak bir uzlaşmayla bu işin çözülebileceğine inanıyorum. Biz bu konuda kapalı kapılar ardında çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yetiştirebilirsek ilan edeceğiz, yoksa seçimden sonra. Bu gerçek bir reformdur. Mutlak suretle gerçekleştirilmesi lazım. Aynı zamanda Türkiye'nin varlığının da doğru noktalara gelmesi lazım."
Gerçek değeri ortaya koyacak değerleme şirketlerinin de devreye girmesinin gerektiğini belirten Nebati, "Gerçek değeri ortaya koyacak değerleme şirketlerinin de bu iş içinde olduğu bir yapının artık yavaş yavaş Türk gayrimenkul piyasasına girmiş olması gerekiyor." ifadesini kullandı.
KGF'DE EYT DESTEĞİ
Nebati, Kredi Garanti Fonu paketinde yer alacak emeklilikte yaşa takılanların (EYT) kıdem tazminatı ödemelerine ilişkin destek konusundaki soru üzerine, EYT düzenlemesinde kıdem tazminatları için gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi.
Kıdem tazminatlarını emekli olanların hesabına yatıracaklarını belirten Nebati, "Vatandaşlarımıza diyoruz ki 'sen rahat ol, kıdem tazminatın hazır' diyoruz. Hiç pazarlığa falan girme işvereninle. Senin kıdem tazminatını hesabına biz yatıracağız. KGF paketinde bugün açıklayacağız. Geri ödemeler oldukça iyi şartlarda, 36 aya kadar bir ödeme vadesi olacak. 6 aya kadar ödemesiz bir dönem. Faiz oranları da oldukça düşük. KGF paketine özel bankalarımızın büyük bir kısmı ve katılım finans kurumlarımız da iştirak edecekler."
KKM'NİN ULAŞTIĞI MİKTARIN PİK NOKTASI 1,47 TRİLYON LİRA
KKM uygulamasın son derece fayda sağlayan bir enstrüman olduğunu belirten Nebati, "Kur korumalı mevduatın ulaştığı miktarın pik noktası 1,47 trilyon lira. Bunun toplam mevduat içindeki oranı yüzde 27." diye konuştu.
Nebati, KKM'nin şu anki düzeyinin 1,37 trilyon lira olduğunu ve 2 milyon mudinin bu kapsamda hesapları bulunduğunu kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
"KKM'nin Türkiye ekonomisini bu kadar olumlu etkileyeceğini, biz hariç, kimse tahmin edemezdi. Çünkü bunu bilerek ortaya koymuştuk. Ortak iradeyle ortaya çıkmıştı. Türkiye ekonomisi içerisinde sokaktaki vatandaştan en yukarıya kadar herkesin baktığı şey döviz kurlarıdır. Döviz kurları içerisinde de dolar kurudur. Oynaklığı azaltan, öngörülebilirliği artıran ve Türkiye ekonomisi üzerinde olan en önemli baskının ortadan kaldırılmasına sebep olan bir uygulamadır. Dolayısıyla da fayda maliyet analizine baktığınız zaman faydası maliyetin çok çok üzerinde olan bir uygulamadır. Geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine 95 milyar lira gibi çok rahat bir şekilde karşılanabilecek bir maliyete sebep olmuştur. Çok daha önemlisi 100 milyar dolara yaklaşan bir tutarla Türkiye Cumhuriyeti'nin ihtiyacı olan dövizi içeriden karşılayan bir sonuç doğurmuştur. Ve bu vesileyle de insanlarımızın 2 milyon mudinin dövize dokunmadan kendisini garanti altına aldığı bir sürecin yaşanmasına sebep olmuştur."
"HERKES HESABINI KİTABINI YAPABİLECEĞİ BİR DURUMA GELDİ"
Döviz kurlarının belli bir seviyede seyretmesinin uygulamanın maliyetini azalttığına dikkati çeken Nebati, bu anlamda geçen ay 900 milyon liralık bir maliyetin ortaya çıktığını dile getirdi.
Nebati, muhalefet partilerinin sistemin bütçeye çok büyük bir yük getirdiği yönündeki eleştirileriyle ilgili ise şu değerlendirmede bulundu:
"Maliyetinin konuşulmayacağı bir uygulama oldu. O kadar yüksek. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye, döviz ihtiyacını buradan sağladı, yastık altından döviz buraya geldi. Uzun yıllardır kangren olan yastık altında biriken paranın buraya gelmesi sağlandı. Döviz tevdiat hesaplarında çözülmenin halen devam ettiği bir sürece sebep oldu. Bugün iş dünyası içinde bir iş insanı için en önemli şey öngörülebilirliktir. Biz de hesap tutmamızı buna göre yapıyoruz. Herkes hesabını kitabını yapabileceği bir duruma geldi."
Türkiye'nin mevcut dış borç stokunun 2021 yılı sonundaki seviyesinde seyrettiği bilgisini veren Nebati, şöyle devam etti:
"Bize diyorlar ya 'Bunun bir maliyeti var.' Bu maliyet nerede? Türkiye içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti'nden yurt dışına bir aktarımda bulunmuyoruz. Yurt içinde para dönüyor. Ayşe'nin parası Fatma'ya Fatma'nın parası Ahmet'e. Daha önceki yapı şu: Dışarıdan getir, Meryem'in parasını Maria'ya götür. Biz bu kuralı bozduk. KKM, 2022 sonunda, bütçe gerçekleşmelerinde ortaya çıkan bu muhteşem sonucun ortaya çıkmasındaki en önemli etmenlerden bir tanesidir. Çok net olarak söylüyorum. Zaten şu anda, 'Niye 95 milyar lira buraya verdiniz?' şeklinde bir şikayet de kalmadı. Yani şikayet de eleştiri de kalmadı. Çünkü söyleyecekleri bir şey yok."
"KGF PAKETİ İLE 'KREDİ BULAMIYORUM' DEME İMKANI KALMADI"
Bakan Nebati, bankalardan kredi sağlanmasına ilişkin bir soru üzerine kamu bankalarının bu anlamda ellerini taşın altına koyduklarını söyledi.
Nebati, "Bugün açıklayacağımız KGF paketi ile 'kredi bulamıyorum' deme imkanı kalmadı. Paketin yüzde 70'i KOBİ'lere gidecek, yüzde 30'u da diğer firmalara gideceği için bu ihtiyacı da karşılamış olacağız. Elbette her geçen gün bu alışkanlıklar biraz daha içselleştirilmiş olacak. Özellikle aldığımız tedbirlerle krediye erişme imkanıyla ilgili şikayetleri de en aza inecektir." ifadelerini kullandı.
"YAŞADIĞIMIZ KIRGINLIKLAR, ÜZÜNTÜLER HEPSİ BİR SÜNGERLE ÇEKİLDİ"
Nebati, yaklaşık 14 aydır devam eden Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde kendisini üzen ya da mutlu eden anların olup olmadığının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
"1 Aralık'ta doğum günümdü. Bakanlık görevim ayın 2'sinde tebliğ edildi. 20 Aralık'ta Sayın Cumhurbaşkanı'mızın o muhteşem manifestosunu açıkladığı tarihe kadar ben 3,5 kilogram verdim. Cumhurbaşkanı'mız bir görev tevdi etmiş, bu görevi verirken de büyük bir çoğunluğun umutsuz olduğu, mutlaka eski politikalara dönülmesi konusunda beklentilerin oluşturulmaya çalışıldığı en zor dönemde ben Cumhurbaşkanı'ma 'Size inanıyorum' dedim. İnsanların 'Çin modeli mi, Kore modeli mi?' diye tartıştığı bir dönemde 'Hayır ben Türkiye'nin makro ekonomik göstergelerinin bunu hak etmediğine inanıyorum, aldığımız tedbirlerle, attığımız adımlarla ve Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğiyle bu işi çözeceğimizi söylediğimde, samimi söylüyorum, yalnızdım. Bu tabii ki mutlak yalnızlık değil, çalışma arkadaşlarımız ve üniversite hocalarımızla bir model ortaya koyduk. Şimdi bakıyorum Türkiye Ekonomi Modeli, Türkiye Yüzyılı'nın en önemli araçlarından birisi oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mız, biliyorsunuz, meydan okuyor, 'Dünya beşten büyüktür' diyerek, savunma sanayisinde büyük işler yaparak meydan okuyor. İki büyük meydan okumaya şimdi üçüncü büyük meydan okuma geldi. Bu da 'Türkiye Ekonomi Modeli'. 14 aydır sürdürdüğüm görev sürecinde duygusal olarak iniş çıkışlar oldu. Geçen yılın ilk 6 ayında 'Hani 6 ay sonra gözlerini kapatıp açacaktın, ne oldu?' diyenlerden, 'Enflasyon düşecekti, ne oldu?', 'Faizleri artırmadan bu işler olmaz.', 'Bu model olmaz, dünya ne diyorsa onu yapacaksınız.' diyenlerin söylemleri, 6 aylık baskıları, her şey unutuldu. 31 Aralık itibarıyla Türkiye'nin ortaya koyduğu performans bütün bu iniş çıkışları aldı götürdü, duygusal olarak o gün yaşadığımız bütün kırgınlıklar, üzüntüler hepsi bir süngerle çekildi. En önemlisi, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın tevdi ettiği göreve uygun hareket etmenin sorumluluğuyla yaptığımız şeylerin sonucunun alındığını görmek, seçimlere gidiyoruz, Cumhurbaşkanı'mızı yeniden Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek dünyanın en güzel gelişmeleri."
Nebati, Türkiye'nin gelecek dönemden beklentilerine ilişkin ise şunları söyledi:
"6 ay sonra Cumhurbaşkanı'mızın tekrar seçildiği, yeni kadrosuyla oluşturduğu reform paketlerinin peşi sıra geldiği, Türkiye'nin elde ettiği kazanımların yazla beraber çok daha yüksek boyutlara ulaştığı, doğal gazın mart ayından itibaren kullanımının başladığı, Togg'un yollarda kendisini göstermeye başladığı, hatta benim de bir Togg'umun olduğu, Kızılelma'nın çok daha görünür olduğu, Türkiye'nin önümüzdeki 5 yılda çok müthiş imkanları en iyi şekilde değerlendirdiği bir dönem olacak. 2023'ün, 6 ay enflasyonla mücadelenin sonuçlarının alındığı, bizim aldığımız her türlü tedbirle seçime rağmen bütçe disiplininden asla taviz verilmediği, ilk döneminde mücadele, ikinci döneminde meyvelerin çok daha fazla alındığı iyi bir yıl olmasını bekliyorum."
2020, 2021 ve 2022 yıllarının dünya için çok ağır geçtiğini belirten Nebati, 2020'de dünya küçülürken Türkiye'nin büyümeyi başardığını söyledi. Nebati, bu durumun, öngörülebilirliğin en kötü olduğu dönemde alınan kararlarla yapıldığını ifade etti.
Türkiye ekonomisinin geçen üç yılda yaşadığı zorluklara işaret eden Nebati, zamanında aldıkları tedbirler sayesinde ekonominin iyileşme sürecine girdiğini dile getirdi.
Nebati, yeni yıla girerken Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yılının en iyi şekilde olması için tedbirler aldıklarına dikkati çekerek şöyle konuştu:
“Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili sürece bugün güçlü girdiysek son 6 ayda aldığımız tedbirlerle oldu. Memur, emekli maaşlarında beklenenin çok üzerinde bir artış yaptıysak hep aldığımız tedbirlerle oldu. Kasamız çok güçlü bir şekilde girdiğimiz için bunları yaptık. Dolayısıyla bunlar seçime yönelikten ziyade, alınmış tedbirlerin neticesinde elde edilmiş kazanımların vatandaşa aktarılmasıdır. Ne yapacağız yani? Vatandaş büyük bir enflasyon belasıyla karşı karşıya kalmışken, dar gelirliler ve sabit gelirliler sıkıntı yaşarken biz bu parayı alıp bir köşede mi tutacaktık? Hayır. Olan gücümüzün en sonuna kadar kendimizi zorlayarak vatandaşa dağıtımı noktasında gereken tedbirlerin ortaya konulduğu bir süreçtir. Seçime giderken de ben size söyleyeyim, makro ekonomik göstergelerimizi ayın 16’sında bütçe gerçekleşmelerinde açıkladığımızda, gerçekten parmak ısırtacak rakamları söyleyeceğiz. Son yılların en iyi rakamlarını açıklayacağız. 2022 yılı, dünyanın en zor olan yılında, son yüzyılın en kötü yılında Türkiye'nin bir yana durduğunu göstermesi açısından önemli. Dolayısıyla bu kararlar seçime yönelik kararlar değil, tersine kazanımların vatandaşla paylaşıldığı dönem olarak değerlendirmesi lazım.”
Nebati, yeni yıla elektrikte ve doğal gazda birtakım indirimlerle girildiğini, asgari ücrete, memur ve emeklilerin maaşlarına zam yapıldığını, EYT ilgili karar alındığını anlattı.
Bu durumun piyasalara canlılık getirdiğini vurgulayan Nebati, “Şimdi bunun enflasyona etkisi mutlak surette olur ama aralık ayındaki beklentilerin bizim lehimize çok hızlı şekilde düşüyor olması, enflasyondaki ataletin kırılmasına yol açtı. Dolayısıyla da geçen yıl yeni yıla girerken ki havayla bu yıl yeni yıla girerken ki hava bir değil.” ifadelerini kullandı.
"ENFLASYONDA TEK HANELERİ HEDEFLİYORUZ"
Nebati, "Enflasyon düşüyor" düşüncesinin toplumun her ferdinde hissedilir olmasının kendilerine büyük avantaj sağladığını dile getirdi.
Vatandaşların artık markette, fiyatlarda gördüğü en küçük oynamaya bile itiraz ettiğini belirten Nebati, bu durumun kendileri için çok önemli olduğunu söyledi.
Nebati, bu durumun üreticileri de yönlendirdiğine dikkati çekerek şu değerlendirmede bulundu:
“Üretici, 'Tüketici farkındalığı yükseldi, benim dikkat etmem lazım.' diyor. Üretici aynı zamanda bakıyor, enerji fiyatlarında artış yok, olmayacak, taşıma maliyeti düşüyor. Finansal maliyette de yok, çok ucuz imkanlarla veriyoruz. Bugün açıklayacağımız Kredi Garanti Fonu paketi ile toplumun hangi kurumu, ferdi varsa bu imkanlardan faydalanacak. Bu, sınırlı değil. Dolduğunda hemen artırabileceğimiz bir alanımız var. Şimdi böylesine bir ortamda vatandaşta bir bilinç oluştu. EYT gibi karşı karşıya kaldığın kıdem tazminatını da ben finanse ediyorum. Daha ne istiyorsun? Böylesi bir ortamda bir çağrıda bulundum, 'Herkesten enflasyonla mücadele noktasında elini taşın altına koymasını istiyorum' dedim. 'Bu sizi incitmeyecek' dedim. Niye? Çünkü bu şartlardan dolayı. Yavaş yavaş firmaların büyük bir kısmından ses gelmeye başladı, 'Biz de varız' diye. Kimi indirim yapıyor kimi sabitliyor. Bu asıl tüketicideki farkındalığın üreticinin de öngörülebilirliğin arttığı, önümüzdeki süreçte nasıl gittiğine ilişkin olumlu bir havanın yakalanmış olmasından kaynaklanıyor. Bu çağrı genişleyerek devam ediyor.”
Nebati, özellikle giyim ve ayakkabı sektörünün şubat ve martta yapacakları indirim kampanyalarını ocak ayına çekerek enflasyonla mücadelede kendilerine katkı sağlayabileceklerini bildirdi.
Maaş zamları ve EYT kararının enflasyona katkısının, bu farkındalıkla birbirini karşıladığını vurgulayan Nebati, “Biz OVP hedefleri doğrultusunda giden bir enflasyon ve sonrasında da tek haneli rakamlara ulaşmayı hedefliyoruz. Vatandaş ve üreticinin de önümüzdeki ayları ve yılları öngörebilir şekilde hesabını, kitabını yapabileceği bir süreci yönetiyoruz." dedi.
Nebati, Bakanlığa bağlı serbest bir ekibin sürekli dolaşarak piyasadan fiyat aldıkları bilgisini verdi. Geçen yılın aksine fiyatlardaki durgunluğun tüketici ve üreticiler tarafından hissedildiğine işaret eden Nebati, bu durumun kendileri için çok önemli olduğunu kaydetti.
"ENFLASYONA BAKIŞIMIZ BATI ÜLKELERİNDEN FARKLI"
Nebati, Batı ekonomilerinin enflasyonla mücadelede geleneksel duruşlarını hiç bozmadığını belirterek bu ülkelerin enflasyonla mücadelede faiz artışlarına gittiğini hatırlattı.
Bu durumun, işsizliğin artmasına, üretimin düşmesine ve dükkanların kapanmasına neden olduğuna dikkati çeken Nebati, şunları kaydetti:
“Bizim farkımız o zaten. Biz 'Şu kadar kişi işsiz kaldı' diye bakmıyoruz. 'Bu kadar işsiz var, derdi nedir?' diye baktığımız için bizim bakış açımız onlardan farklı. Onun için biz geçen yıl enflasyonla mücadeleyi onlar gibi sert frene basarak yapmadık. Tersine büyümeyi de öngörerek ikisini de dengeli bir şekilde götürmeye gayret ediyoruz. Nitekim biz yüzde 5'in üzerinde inşallah bir büyümeyi gerçekleştirmiş olacağız. 2023 için de büyüme beklentimiz yine yüzde 5, OVP hedefleri içinde. Aldığımız tedbirlerden dolayı da ülke içindeki ticaretin de gelişmesiyle ilk çeyreği de iyi bir şekilde geçireceğiz gibi duruyor.”
Yurt dışındaki kırılganlıkların küresel bir aktör olan Türkiye’yi etkilememesinin mümkün olmadığına işaret eden Nebati, Türkiye’nin dünyadan farklı olduğunu vurguladı.
Nebati, İstanbul merkeze alındığında 3-4 saatlik sürede 1,3 milyarlık nüfusa ulaşılabildiğini, bunun ticaret hacminin de 26-27 trilyon dolar olduğunu anlattı.
Söz konusu coğrafyalardaki taleplerin farklı olduğunu vurgulayan Nebati, şunları söyledi:
“Talepler farklı, toplumlar farklı, ülkeler farklı. Türkiye bunlarla iletişim kurabilen tek ülke. Afrika ile bir ilişkisi var. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika'ya gittiği zaman farklı karşılanıyor, Batı ülkelerinden bir cumhurbaşkanı gittiği zaman farklı karşılanıyor, Türk iş dünyasından insanlar gittiği zaman farklı karşılanıyor. Gönül birlikteliği olduğu için de biz çok hızlı şekilde uyum sağlayabiliyoruz. Orta Doğu ve İslam ülkeleriyle Müslüman olduğumuz için, Türk cumhuriyetleri ile Türk olduğumuz için iletişimimiz çok çok iyi. Rusya ve İran kadim komşumuz, onlarla ilişkilerimiz var. Savaşan iki ülke arasında (Rusya-Ukrayna) rahat bir şekilde görüşebilen, sözü dinlenebilen bir ülke Türkiye. Yönünü Batı'ya dönen bir ülke Türkiye. Her geçen gün yeni yeni iletişim araçları geliştiriyoruz. Bugün Körfez'den çok iyi talepler geliyor. Sadece Körfez'e odaklanmıyoruz, bu ay Avrupa seyahatimiz olacak. Batı ile de aynı şekilde ilişkilerimizi götürüyoruz, Uzak Doğu ile de."
Türkiye'deki üreticilerin dünyadaki kırılganlıklara çok hızlı uyum sağlayabildiğini vurgulayan Nebati, ülkenin makro olarak da geçen yıl dünyanın en iyi borçlanan ülkelerinden biri olduğunu söyledi. Bakan Nebati, Türkiye'nin yurt içinde en ucuz şekilde borçlandığını, bu yıl da borçlanma stratejilerinin ilan ettikleri şekilde gittiğini ve her türlü tedbiri aldıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.