AKPM Üyesi Altunyaldız, iklim değişikliği raporunu Avrupalı parlamenterlere sundu
AKPM Üyesi ve AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komitesine gönderdiği iklim değişikliği raporunda, tedbir alınmayan her dakikanın geri dönülemez sonuçların davetiyesi olduğunu belirtti.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Üyesi ve AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, yaptığı açıklamada, AKPM Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komitesinin çevre duyarlılığının tüm dünyada artması, doğanın korunması ve sürdürülebilir bir şekilde devam edebilmesi için ortaya koyduğu çalışma kapsamında raportör olduğunu söyledi.
Raporun, önümüzdeki dönemde önce komisyonda, ardından da konseyde kabul edilerek Avrupa Konseyi raporu haline geleceğini aktaran Altunyaldız, çevrenin son dönemde tüm dünyada ana konulardan biri haline geldiğini belirtti. Çevre değişiklikleri nedeniyle 2030 yılına kadar dünyada 100 milyon kişinin gıda ve yoksulluk riski altında olacağının, iklim değişikliği nedeniyle de 2050 yılına kadar 140 milyon insanın ilave göçe zorlanacağının öngörüldüğünü ifade eden Altunyaldız, geçim kaynağı okyanusa dayalı olan 3 milyar insanın da risk altına girmesinin söz konusu olduğuna da dikkati çekti.
Altunyaldız, enerji alanındaki yatırımların yalnızca yüzde 40'ının yenilenebilir enerji kaynaklarına aktarıldığını dile getirerek "Bu kapsamda ülkemiz, özellikle AK Parti hükümetlerimiz döneminde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapmış olduğu yatırımlarla yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini yüzde 50'nin üzerine çıkarmış durumda. Bu kapsamda önemli bir başarı elde ettik." dedi.
Küresel sıcaklığın yılda 0,04 derece arttığına işaret eden Altunyaldız, "Bunun sonucunda dünyanın kişi başına düşen milli gelirinin bu yüzyılın sonunda yüzde 7 azalacağı öngörülüyor." diye konuştu.
"1 YILDA 5 TRİLYON POŞET DOĞAYA ATILIYOR"
Her 1 dakikada 1 milyon plastik şişenin geri dönüşümsüz kullanıldığını, bir yıl boyunca da 5 trilyon plastik poşetin doğaya atıldığını anlatan Altunyaldız, "Bütün bunlar aslında dünyamızın çok büyük bir tehdit altında olduğu ve küresel olarak bununla ciddi anlamda mücadele edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hal böyleyken de tüm dünya ile birlikte ülkemizde de çok önemli çalışmalar yapıldı, yapılmaya devam ediyor." dedi.
Altunyaldız, Avrupa Konseyinin iradesiyle ortaya çıkan raporun, sürdürülebilir bir dünya düzeni, gıda güvenliği, gıda tedarikinin kesintisiz sağlanması, insan sağlığının korunabilmesi, sağlık harcamalarının, bakteri rezistansının düşürülebilmesi ve buzulların erimesinin önce yavaşlatılması, sonra durdurulması ve dünyanın sağlıklı bir şekilde insanlığa hizmet etmeye devam etmesinin sağlanmasını amaçladığını kaydetti.
AMAÇ ÇEVRE DAVALARINDA ULUSLARARASI STANDART
Avrupa Konseyinin 1993'te ve 1998'de birisi tazminat, diğeri ceza hukukuyla ilgili iki uluslararası metin ortaya koyduğunu ancak bunlardan ilkini 13 ülke imzalamasına rağmen 1 ülkenin onayladığını anlatan Altunyaldız, ikinci metnin de 9 ülke tarafından imzalandığını fakat hiçbir ülke tarafından onaylanmadığını vurguladı.
Ziya Altunyaldız, Avrupa Konseyinin tavsiye kararlarıyla tüm üye ülkelerin önce hızlı bir şekilde doğayı bozan unsurlara karşı tedbir almasının ve ortaya çıkacak yasal çerçevenin tüm ülkelerde mevzuata eklenmesinin amaçlandığını söyledi.
"Bozan karşılığını öder" şeklinde uluslararası bir kural olduğunu, insan bozuyorsa insanın, kamu bozuyorsa kamunun, şirket bozuyorsa şirketin cezai ve hukuki sorumluluklarına katlanacağını anlatan Altunyaldız, hazırladığı raporla çevreyle ilgili davaların uluslararası bir standarda bağlanmasının amaçlandığını bildirdi. Altunyaldız, "Daha sağlıklı bir ekosistem, daha sağlıklı bir iklim, daha sağlıklı ve yaşanılabilir bir ortamla birlikte yeşil ekonomiyi, yenilenebilir enerjiyi ve kaynakların bugünü ve yarınını gözetecek şekilde kullanılmasını sağlayacak bir dünya düzeni oluşturma gayretinin bir ifadesi bu." diye konuştu.
"TAHRİBAT ÇOK NET"
İklim değişikliğinin yol açtığı tahribatın çok net olduğunu vurgulayan Altunyaldız, dünya gelirinin, ülkelerin gelirinin düştüğünü, buzulların erimesiyle doğa olaylarında yönetilemeyen şeyler olduğunu, volkanik hareketlerin, su taşmalarının, denizlerin yükselmesinin, kasırgaların arttığını, olağanüstü sıcaklıkların ortaya çıktığını ve göllerin kaybolduğunu söyledi. Ekosistemin bir anlamda dengesini kaybettiğini, önemli sayıda canlı türünün de yok olduğunu anlatan Altunyaldız, "İnsanoğlunun yaşamı risk altına girdi." dedi.
Altunyaldız, Paris İklim Anlaşması ile belli başlı konularda, özellikle 2030'a kadar ulaşılması gereken hedeflere mutlaka ulaşılması gerektiği konusunda süreler konulduğunu dile getirerek geç kalmanın maliyetinin geri dönülemez, onarılamaz şekilde tahribat olduğuna dikkati çekti. Altunyaldız, "Geç kalma sonucunda buzulları yeniden oluşturamayacağınız için kaybolan canlı türlerini döndüremeyeceğiniz için, kaybolan doğal yaşamı tekrar döndüremeyeceğiniz için bir anlamda sürdürülebilir bir geleceği, hayatı maalesef insanoğlu yok oluşa doğru götürmüş olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Yapılabilecek her şeyin yarına bırakılmadan bugün yapılmasının esas olduğunu ifade eden Altunyaldız, "Tedbir alınmayan, kaybedilen her dakika geri dönülemez sonuçların davetiyesidir. O yüzden her türlü tedbirin yarına bırakılmadan bugün alınması, özellikle Paris İklim Anlaşması'nda sunulan hedeflerin tutturulması gerekiyor." diye konuştu.
"GELİŞMİŞ ÜLKELER FATURAYI DAHA ÇOK ÜSTLENMELİ"
Altunyaldız, gelişmiş ülkelerin dünyayı bugüne kadar özellikle endüstri devrimiyle sınırsız ve hoyratça kullandığını, karbon salımına ve kirliliğe daha çok neden olduğunu, endüstri devrimiyle sıcaklıkların arttığını dile getirerek gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeleri yaşanan sıkıntılar nedeniyle eşit derecede sorumlu tutmanın doğru olmayacağını söyledi.
Altunyaldız, gelişmiş ülkelerin dünyaya bir fatura bıraktığına işaret ederek şöyle konuştu:
"Daha çok karbon salımıyla dünyayı bir anlamda olumsuzluğa getiren küresel ısınmanın ana sebeplerini oluşturan ülkelerin bu işin faturasına daha çok katlanması, daha çok bu yükü üstlenmesi, daha çok finansman ayırması ve bu faturada hiç payı olmayan ya da az payı olan ülkelerin yükünü mutlaka gelişmiş ülkelerin, yani bu işe sebep olan ülkelerin çekmesi lazım. Madem ortada küresel düzeni tehdit eden, doğayı tehdit eden bir şey var, buna sebebiyet verenlerin bu işin faturasını daha çok çekmesi lazım."
Altunyaldız, başta Dünya Bankası, IMF, OECD, Dünya Sağlık Örgütü gibi organizasyonların da inisiyatif alıp bu alana kaynak aktarması gerektiğini söyledi.
"Küresel çerçeveyi çizerken bu hususlara da dikkat edilmesi gerektiğini, bu çalışmanın raportörü olarak böyle olması gerektiğini düşünüyorum ve bu yönde de gerekli çalışmaları Avrupa Konseyi ile birlikte yapacağımızı ifade etmek istiyorum." diyen Altunyaldız, Türkiye'nin de Emine Erdoğan'ın himayesinde gerçekleştirilen sıfır atık projesi, Çevre Ajansı'nın kurulması, İklim Değişikliğiyle Mücadele Planı, Ulusal İklim Değişikliği Araştırma Merkezi'nin kurulması gibi çalışmalar yaptığını anımsattı.
Altunyaldız, Türkiye'de doğanın ve canlıların korunmasına dönük çabaların olduğunu, Meclis, Hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu çabaları sürdürmeye devam edeceğini kaydetti.
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.