Kovid-19'un mutasyonlu hali küresel risk taşıyor
Prof. Dr. Buğdacı, "Virüsü etkisiz hale getiren antikorlara maruz bırakılan virüslerin 3 ay içinde kaçabilmeyi başardığı deneysel olarak gösterildi. Bu da mutasyona uğrayan virüsün aşıdan kaçma becerisine sahip olduğunu göstermektedir." dedi.
İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, gerek Güney Afrika, gerekse İngiltere orijinli mutasyona uğrayan korana virüslerinin, aşıların etkinliğini teorik olarak azaltma riski nedeniyle, daha detaylı araştırılmaları gerektiğini belirterek, "Mutasyonlu virüsün yayılmasının sınırlanması da son derece önemli. Yayılımın engellenmemesi halinde Kovid-19'un Afrika mutasyonu küresel risk taşıyor." dedi.
Buğdacı yaptığı açıklamada, mutasyonun virüsün genetik şifresinde meydana gelen değişiklikler olduğunu, virüslerde meydana gelen bazı mutasyonların yapışmayı bozarken, bazılarının da güçlendirebildiğine dikkati çekti.
SARS ve MERS virüsünde mutasyonların virüsün bir süre içinde kaybolup bulaşma özelliğini yitirmesine neden olurken, yeni tip korona virüste süreç Spike (Başak) proteininde güçlenme göstererek ilerlediğinden hastalığın süresini uzattığını ve daha da bulaşıcı hale getirdiğini kaydeden Buğdacı, Çin'de çıkan ilk virüsten sonra G614 mutasyonunun tüm dünyada baskın hale geldiğini anlattı.
Buğdacı, şunları kaydetti:
"G614 mutasyon virüsü G kladı (soy) olarak da adlandırılır. Bu mutasyon bulaşma özelliğini arttırdı. Ölüm ve aşı bölgesinde anlamlı değişikliğe neden olmadı. Ülkemizde de G kladının baskın olduğu akademik olarak bildirildi. Erken verileri dikkate aldığımızda İngiltere-İskoç bölgesi ve Güney Afrika kökenli mutasyonlarda yüzde 70'leri bulan bulaşma oranı ve etkilenen yaş grubunda aşağı inişe neden olması nedeniyle klinik olarak önem arz eden değişiklikler ortaya çıktı.
Mutasyona uğrayan virüsün insan vücuduna giriş kapısı olan ACE2 reseptörüne daha güçlü bağlanmasına neden olduğuna vurgu yapan Buğdacı, bunun da daha sık yayılmasının ana nedeni olduğunu kaydetti.
"Yeni varyantta çocuklara daha kolay bulaşan bir virüs karşımıza çıkabilir"
İngiltere'de 14 aralık 2020'de bildirilen mutasyonun Çin'dekinden farklı bir varyant olduğunu dile getiren Buğdacı, şöyle devam etti:
"B1.1.7 varyantı" ya da diğer adıyla VOC 202012/01 varyantının İngiltere'de Kasım ayında görülen artıştan da sorumlu olduğu düşünülmektedir. Virüsün birim hasta kanındaki miktarının çok fazla olması daha bulaşıcı olduğunu gösteriyor. Yani önceleri 100 virüsten 50'i bulunuyorsa, şimdileri bu sayı 80'e çıktıysa virüs giriş kapısı olan ACE2 reseptörüne daha iyi tutunan bir virüs var demektir. Virüs yükü ne kadar fazlaysa akciğerde iltihap alanı ve dolayısıyla da hastalık şiddeti o kadar artacaktır. Çocukların burun ve boğazlarında daha az ACE2 reseptörü olduğundan daha az virüs girip hızla bağışıklık sistemi tarafından ortadan kaldırılıyordu. Ancak yeni varyantta çocuklara daha kolay bulaşan bir virüs karşımıza çıkabilir ve İngiltere’de artan çocuk sayıları bu argümanı doğrulamaktadır."
Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, özellikle Güney İngiltere ve İskoç bölgesinde daha çok görülen ve daha sonra tüm ülkeye yayılan mutasyonlu virüsün sıkı karantina önlemleri alınmaması halinde komşu ülkeler dahil tüm dünyada da görülebilecek en yaygın varyant olacağına vurgu yaptı.
İngiltere'de görülen varyantın enfeksiyonu geçirenlerde ikinci kez enfeksiyona neden olmadığını ifade eden Buğdacı, hastalık şiddetinin ve hastanede yatış süresini uzatmamasının da olumlu olarak değerlendirilebilecek hususlar olduğunu kaydetti.
"Mutasyona uğrayan virüs aşıdan kaçma becerisine sahip"
Buğdacı, Güney Afrika'da 18 Aralık 2020'de bildirilen varyantın İngiltere'dekinden farklı olduğunu anlatarak şunları kaydetti:
"Güney Afrika'da özellikle hızlı yayılan ve varyant 501Y.V2 olarak adlandırılan bir yeni tip korona bildirildi. Bu virüse bu isim 501Y mutasyonu saptanması nedeniyle bu isim verildi. Her ne kadar İngiltere'deki B1.1.7 varyantında da 501Y mutasyonu bulunsa da farklı varyantlar olduklarının altını çizmek gerekir. Gerek Güney Afrika, gerekse de İngiltere orjinli varyant virüslerde görülen N501Y mutasyonunun yanı sıra özellikle Afrika varyantında bildirilen E484K ve K417N mutasyonları aşının önemli hedeflerinden S proteini üzerindeki RBD (Receptor Binding Domain) bölgesindedir. Bu varyantların aşıların etkinliğini teorik olarak azaltma riski nedeniyle, daha detaylı araştırılmaları gerekir. Bu açıdan mutasyonlu virüsün yayılmasının sınırlanması da son derece önemli. Yayılımın engellenmemesi halinde Kovid-19'un mutasyonu hali küresel risk taşıyor. Virüsü etkisiz hale getiren antikorlara maruz bırakılan virüslerin 3 ay içinde kaçabilmeyi başardığı deneysel olarak gösterildi. Bu da mutasyona uğrayan virüsün aşıdan kaçma (escape) becerisine sahip olduğunu göstermektedir."
"Virüsün daha hızlı yayılma eğilimi de erken iyilik halini baskılayabilir"
Dünyada şu ana kadar en yüksek sayıda aşının Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere'de uygulandığını hatırlatan Buğdacı, "İsrail'de ise sayı az olsa da toplumun yüzde 15'i aşılandı. Her üç ülkede de yeni vaka artış kontrol edilemedi ve artış eğilimi sürmektedir. Ancak toplumun yüzde 60'ı aşı veya hastalığa maruz kaldıktan sonra aşının başarısını değerlendirme imkanı bulacağız. Virüsün daha hızlı yayılma eğilimi de erken iyilik halini baskılayabilir." değerlendirmesini yaptı.
Mutasyonların yeniden bulaşma riskini ve yeni aşı ihtiyacını beraberinde getirebileceğine işaret eden Buğdacı, bu risk nedeniyle Afrika kaynaklı virüsün kaygıları arttırdığını söyledi.
Koranavirüse karşı ilaç çalışmalarının desteklenmesinin önemine değinen Buğdacı, "Bazı vakıfların desteği çok hoş olabilirdi. Ülkemiz aşısının Afrika tipine etkili olduğunun erkenden ortaya konması halinde diğer firmalara göre gecikmenin verdiği eksikliği telafi edecek ve ülkemiz adına uluslararası platformda ciddi prestij sağlayacaktır."diye konuştu.
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.