Bir zamanlar saklanma alanıydı, şimdi inanç turizminin zirvesi
Konya Meram’daki Kilistra Antik Kenti, tarihin derinliklerinden günümüze, Hristiyanlık ve hoşgörü kültürünün izlerini taşıyor. Kaya oyma kiliseleri, manastırları ve büyüleyici doğasıyla Kilistra, inanç turizminin merkez rotası.
122
Konya, günümüzde İslamiyet'in yoğun yaşandığı bir şehir olarak bilinse de, milattan sonra 1. yüzyılda Kilistra, Hristiyanlığın yaygın olduğu önemli bir bölgeydi. Kilistra, sadece geçmişte değil günümüzde de Hristiyanların dini alanlarından biri olmaya devam ediyor. Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol, yine gel" öğüdünü benimseyen Konya, hoşgörü kültürünü her dönem yaşatarak farklı dinlere ve inançlara ayrım gözetmeksizin ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
222
Meram ilçesi sınırları içinde kalan Kilistra Antik Kenti, Konya’nın 45 kilometre güneybatısında, Hatunsaray Mahallesi'nin ise 14 kilometre kuzeybatısında yer alıyor.
322
Kumralı, İlyasbaba ve Evliyatekke Mahallelerine yakın konumda bulunan antik kent, Alisumas Dağı'nın doğusunda ve denizden 1373 metre yükseklikte bulunuyor.
422
Kilistra ve çevresi, jeolojik açıdan üst Miyosen döneme tarihlenen, yanardağ püskürtme tüflü tek parça kayalıklardan oluşuyor. Bu bölgenin yüzey yapısı andezit çakıllı olup, Kapadokya, Ihlara ve Taşkale gibi önemli yerleşimlerin bulunduğu bölgelerle benzer özellikler taşıyor. Günümüzde Gökyurt olarak bilinen yerleşim merkezi ise, yumuşak lav oluşumları ve dik yamaçlarla çevrili bir plato üzerine kurulu.
522
Kilistra, sahip olduğu seramik eserler ve tarihi kalıntılarla, bölge tarihinin Geç Tunç Çağı’na kadar uzandığını ortaya koyuyor. Bölgede yapılan kazılar, yerleşimin Helenistik ve Roma dönemlerinde aktif olduğunu, Bizans döneminde ise kayalara oyulmuş yerleşim alanlarının geniş bir alana yayıldığını gösteriyor. Özellikle Sandıkkaya civarındaki akıntı moloz içinde bulunan obsidyen parçaları, höyükte köklü bir yerleşim geçmişinin varlığını kanıtlıyor.
622
KRAL YOLU ÜSTÜNDE STRATEJİK BİR KONUMDAYDI
Kilistra, Roma döneminde, antik Kral Yolu üzerinde bulunan yerleşimlerle birlikte önemli bir yerleşim merkeziydi. Bu dönemde, bölge sık sık Homonad kabilesinin saldırılarına uğruyordu. M.S. 25 yılında, bu saldırılara karşı önlem olarak İmparator Augustus tarafından askeri koloniler kuruldu. Bunlardan biri de Lystra (Hatunsaray)’da kuruldu ve 7. Lejyon buraya yerleşti. Hristiyanlığın bölgedeki yayılımı ise, M.S. 1. yüzyılda Aziz Paul ve Barnabas’ın Pisidia Antiocheia (Yalvaç) üzerinden Iconium (Konya) ve Lystra’ya (Hatunsaray) yaptıkları yolculuklarla başladı.
722
HRİSTİYANLARIN SAKLANDIĞI BİR SIĞINAK HALİNE GELDİ
Aziz Paul ve Barnabas’ın Lystra’da gerçekleştirdikleri mucizeler, pagan halkı oldukça etkiledi. Halk onları Zeus ve Hermes olarak kabul etmeye başladı. Ancak, Hristiyanlığı yaymayı hedefleyen bu ikiliye karşı yerel Musevîler, ajanlar göndererek halkı kışkırttı. Bu duruma rağmen, Aziz Paul ve Barnabas bölgedeki Hristiyanları cesaretlendirdi. İmparator Konstantin’in Hristiyanlığı 312 yılında resmen tanımasından sonra, Kilistra bölgesi, Hristiyanların savunma ve saklanma ihtiyacı nedeniyle önemli bir sığınak haline geldi.
822
Kilistra, kayalar oyularak inşa edilmiş kiliseler, manastırlar, şapeller, mezarlar ve sığınaklarla dolu bir dini merkez haline geldi. Ayrıca, bölgenin 4 km batısında yer alan All-Sumas Dağı eteklerinde bir kalede, manastır ve kilise kalıntıları bulunuyor.
922
Kilistra’nın savunmaya uygun jeolojik yapısı, Hristiyanların burada güvenle yaşamalarını sağladı. Bu nedenle bölge, Hristiyanlık açısından büyük bir öneme sahip. Kilistra'da günümüzde hala "Paulönü" adlı bir mevki, "Sümbül İni" adı verilen bir kilise ve "Sümbül Çeşmesi" gibi Hristiyanlıkla ilişkilendirilen yerler bulunuyor. Sümbül isminin, "Sen Pol" (Saint Paul) olarak telaffuz edilen yöresel bir sözcükten türediği düşünülüyor.
1022
PAYLAŞILAMAYAN BİR BÖLGE
3. yüzyıl ortalarına kadar Hristiyanlığın oldukça yayıldığı bölge, 278 yılında Sasani saldırılarına maruz kaldı. 312 yılında İmparator Konstantin’in Hristiyanlığı resmen tanımasıyla rahatlayan bölge, Isauralı (Bozkır) Zenon’un 5. yy’da Bizans tahtına geçmesiyle hızla gelişti. 6. yy başlarında Pers saldırılarına, 7-9. yy’larda Arap saldırılarına maruz kalarak 11. yy’dan itibaren Türklerin egemenliğine girdi. 13. yy ortalarından itibaren Karamanoğlu Beyliğinin hakimiyeti altında kalarak, 1466 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına dahil edildi.
1122
Aziz Paul ve Barnabas, Hristiyanlığı yaymak amacıyla 46-48 yıllarında çıktıkları ilk yolculuklarında, Pisidia Antiocheia (Yalvaç) üzerinden Iconium’a (Konya) geldiler. Iconium’da (Konya) yaptıkları etkili konuşmalar sonunda aralarında ilk kadın azize olan Azize Thecla’da (Aya Tekla) olmak üzere çok sayıda kişiyi Hristiyan yaptılar.
1222
AZİZ PAUL VE AZİZE THECLA RİVAYETİ
Rivayete göre, Paganist ve saygıdeğer bir ailenin kızı olan on yedi yaşındaki Azize Thecla, evlerinin penceresinden Aziz Paul’u dinleyerek Hristiyan olmaya karar verir.Kendini dünyevî işlerden soyutlayan Azize Thecla’nın bu durumuna üzülen ailesi ve nişanlısı Tamiris, Aziz Paul’u Romalı Vali Cestilius’a şikâyet ederler. Vali Cestilius, Aziz Paul’un cezalandırılmasına, tüm ikna çabalarına kayıtsız kalan ve Hristiyanlıktan döndürülemeyen Azize Thecla’nın ise yakılmasına karar verir. Ateşe verilen odunların aniden yağan yağmurla sönmesi sonunda Azize Thecla yakılmaktan kurtulur.
1322
Kendisine bir tuzak kurulup öldürüleceği haberini alan Aziz Paul ise Iconium’u (Konya) terk ederek Lystra’ya (Hatunsaray) gider. Aziz Paul ve Barnabas ise Lystra’ya (Hatunsaray) ulaşarak burada doğuştan kötürüm ve hiç yürüyememiş olan bir genci yürütürler. Bu olaydan çok etkilenen paganist halk, tanrıların insan kılığına girerek aralarına indiğini, Barnabas’ın Zeus ve Aziz Paul’un da onun yardımcısı Hermes olduğunu zannederler. Onlara törenler düzenleyerek boğa kurban etmek isterler. Bunu duyan Aziz Paul ve Barnabas giysilerini yırtarak halkın arasına karışır ve “Biz de sizin gibi insanız ve size müjde getirdik, bu gibi boş şeyleri bırakın ve her şeyi yaratan Tanrıya dönün.” diyerek kendilerine kurban sunulmasını engellerler.
1422
Bu yeni dini yaymak için Pisidia Antiocheia’ya (Yalvaç) giden Aziz Paul ve Azize Thecla burada da yargılanırlar. suçlu bulunan Aziz Paul imtiyazlı Musevî Roma vatandaşı olduğu için kent dışına sürgün edilir. Azize Theacle ise vahşi hayvanların önüne atılır, ancak hayvanlar ona dokunmazlar. Uzun ve zorlu yolculuklardan sonra Seleukia’ya (Silifke) giden ve günümüzde “Meryemlik” denen bir mağaraya sığınan Azize Thecla, burada dini yayma faaliyetlerinin yanında hastaları iyileştirmeye de başlar.
1522
Durumdan rahatsız olan Seleukia (Silifke) ileri gelenlerinin adamları tarafından öldürülmeye çalışıldığı bir sırada mucizevî bir şekilde ortadan kaybolur. Aziz Paul ve Barnabas’ın mucizeleri ve dinî faaliyetleri çevre yerleşimlere kadar yayılır. Halkın Hristiyanlığa yoğun ilgi göstermesinden rahatsız olan Iconium (Konya) ve Pisidia Antiocheia (Yalvaç) Musevîleri, Lystra’ya (Hatunsaray) ajanlar göndererek halkı bu ikiliye karşı kışkırtırlar.
1622
Taşlanarak kentten kovulan Aziz Paul ve Barnabas, Laranda (Karaman) üzerinden Derbe’ye (Kertihöyük) giderek konuşmalarıyla Hristiyanlığı yaymaya devam ederler. Aynı yolu dönüşlerinde de kullanan Aziz Paul ve Barnabas Hristiyanlığa girmiş halkı inançlarını korumaları için cesaretlendirirler.
1722
Yoğun baskı gören Hristiyanlar, Kilistra’nın saklanmaya ve savunmaya elverişli bir konumda olmasından dolayı buraya yerleşerek inançlarını yaşamaya çalıştılar. Böylelikle Vaazları, mucizeleri ve yaşadıklarıyla Aziz Paulus, Paulus’un en seçkin yardımcıları arasına katılan ve Efes Piskoposu da seçilen Timoteus, Azize Thecla ve izinden gittiği için öldürülen aziz ve azizeler bölgeyi inanç turizmi bakımından Hıristiyan hacılar için önemli bir ziyaret merkezi hâline getirdi.
1822
TARİHİ KADAR LEZZETLERİYLE DE ÜNLÜ
Gökyurt halkı, tarım ve hayvancılıkla uğraştığından geleneksel lezzetler ön plana çıkıyor. Yörede bolca kabak yetiştirilirken, düğünlerde kabak yemeği ikramı bir gelenek haline geldi.
Alıç ve yaban eriğinden turşu, gılabbadan meşrubat ve pancar pekmezi yaygın olarak tüketiliyor. Bu meşrubat, tansiyon, şeker ve kolesterolü dengelediği, böbrek ve mideye iyi geldiği inanışıyla sağlık alanında da önemli bir yer tutuyor.
1922
Ayrıca, üzümcülük bölgenin tarihiyle iç içe olup, şarap üretimi de uzun yıllardır devam ediyor.
Kilistra Kara Kovan Balı ise yöreye özgü ve ün kazanmış bir ürün olarak dikkat çekiyor.
2022
KLİSTRA’NIN TARİHİ YERLEŞİM ALANLARI
Devrek, Konacak, Höyük, Koyak Vadisi, Başpınar Harmanları, Söğütlüdere, Sığırönü, Bayram Hacı İnleri, Ciğer Yeri.
2122
KİLİSTRA’DAKİ ÖNEMLİ TARİHİ YAPILAR
Kral Yolu Devrek Kapısı Karakol Kompleksi, Konacak Manastırı, Sandıkkkaya (Haç Planlı Şapel), Paulönü Kilisesi (Sümbül İni Kilisesi), Sarnıç (Katır İni), Şaraphane (Şırahane), Seramik Atölyesi (Kapçı İni), Bayram Hacı İnleri Manastırı (Doğu Yapı Grubu), Bayram Hacı İnleri Manastır (Batı Yapı Grubu).
2222
Kilistra, zengin tarihi ve farklı dinlere, özellikle Hristiyanlığa ev sahipliği yapmış eşsiz dokuları ve doğasıyla dikkat çekiyor. Bölgeyi keşfetmek isteyen yerli ve yabancı ziyaretçiler için, Eski Halk Evi binası restore edilerek grup konaklamasına uygun hale getirildi.



Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.