Dünyada tek! Konya’da ruhları pişiren aşçı; Ateşbaz-ı Veli

Tarih, yalnızca büyük zaferler ve kahramanlıklarla değil, aynı zamanda insanın ruhunu ateşle yoğuran isimlerle de şekillenir. Konya'nın simgelerinden Ateşbaz-ı Veli, dünyada adına türbe yaptırılan tek aşçı.

Dünyada tek! Konya’da ruhları pişiren aşçı; Ateşbaz-ı Veli

Ateşbâz-ı Veli olarak bilinen Şemseddin Yusuf, 684 (1285) yılında Konya'da hayatını kaybetti. Doğum yeri ve tarihi ise kesin olarak bilinmiyor.

Adı Yusuf olmakla birlikte, "Ateşbâz-ı Veli" olarak tanınmış ve bu unvanla anılmaya başlanmış. "Ateşbâz" kelimesi, Farsça "Ateşle meşgul olan" veya "ateşle oynayan kişi" anlamına geliyor.

Bazı görüşlere göre, kelime kökeni "Aş-pez" (aşçı) ya da "Aşpez Başı" (aşçıbaşı) ifadelerinden türemiş, ancak türbesindeki kitabelerde, ismin "Ateşbâz" olarak yazıldığı belirtiliyor.

Ateşbâz-ı Veli'nin Anadolu'ya gelişi ve Mevlana'ya talebe oluşuyla ilgili farklı görüşler bulunuyor. Bunlardan ilki, büyük göç sırasında Sultanu’lulema ile birlikte Horasan-Belh bölgesinden Anadolu'ya göç ettikleri yönündeki. Diğer bir görüş, Şeyh Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizî ile beraber Konya'ya geldiğini ileri sürüyor. Bir başka görüş ise Ateşbâz-ı Veli'nin Karaman'dan Konya'ya göç eden bir grup insanla birlikte şehre ulaşmış olabileceğini savunuyor.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli.jpg

ATEŞİ KALBİNDE YAKTI, TUTUŞAN AYAK PARMAKLARIYDI

Ateşbaz-ı Veli’nin Mevlana Celaleddin ile ilişkisi ise sadece bir menkıbeyle anlatılıyor:

“Bir gün mutfakta yemek pişerken odun tükenir, Ateşbâz Hz. Mevlânâ’ya gider, durumu anlatır. Hz. Mevlana; “Git ayaklarını ocağın altına koy” der. Emri yerine getiren Ateş-bâz-ı Veli, ayaklarından çıkan ateşle yemeğin tekrar kaynamaya başladığını görür. Ne var ki sol başparmağına bakarken “Yanar mı?” diye şüpheye düşer ve sol başparmağı yanar. Durumu Hz. Mevlana’ya anlatırlar, Hz Mevlana mutfağa gelerek niçin şüpheye düştün anlamında “Hay Ateş-baz hay!” der; o da utanarak sağ başparmağını yanan parmağının üzerine kapatır.

Bu olay dervişlerin semaya başlamalarında saygıyla yâd edilir. Dervişler semaya sağ ayak başparmağını sol parmaklarının üzerine basarak başlarlar.
Böylece Yûsuf bin İzzeddîn bu olaydan sonra ateşle oynayan mânâsına gelen “Ateşbâz” unvânıyla anılmaya başlar.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli-001.jpg

ATEŞBAZ-I VELİ’NİN MAKAMININ MEVLEVİLİKTEKİ YERİ

Mevlevilikte, özellikle Sultan Veled’in döneminde (1226-1312) Mevlevi muhibleri ve müritlerinin sayısı artarken, Mevlevihaneler Konya dışına da yayılmaya başladı. Bu dönemde, Mevlevilik usullerinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynayan isimlerden biri de Ateşbâz-ı Veli'dir.

Sultan Veled, Mevleviliğin temel öğretilerini şekillendirirken, kendisi ve çocuklarının eğitimine katkı sağlayan Ateşbâz-ı Veli’yi en üst makamda konumlandırmıştır.

Mevlevi Dergahlarında matbah, yani mutfak, sadece yemek pişirilen bir yer değil, aynı zamanda dergahın ruhunu taşıyan ve dervişlerin manevi eğitim aldığı önemli bir mekandır.

Matbah da görevli olan aşçı dede (Ser Tabbah), bu sürecin en önemli figürüdür. Aşçı dede, bir aşçı olmanın ötesinde, dervişlerin manevi olgunlaşmalarını sağlayan bir rehberdir.

Aşçı dede, Mevlevi yoluna adım atan kişilerin, yani ikrar veren veya çileye girmeyi göze alan adayların gözden geçirilmesinde ve eğitilmelerinde kritik bir rol oynar.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli-004.jpg

Ayrıca, Ateşbâz-ı Veli makamında bulunan bu kişi, adayların manevi gelişimini denetler ve nihai kararları verir. Mevlevilikte aşçı dedenin rolü, sadece yemeklerin hazırlanmasından ibaret değil, aynı zamanda ruhsal bir olgunlaşmanın ve eğitimin de yönetildiği kutsal bir görevdir.

Ateşbâz-ı Veli'nin makamı, Mevlevi öğretisinde büyük bir manevi öneme sahiptir. Çileye girmeyi arzu eden veya ikrar vermek isteyen her mürit, ilk olarak Ateşbâz-ı Veli’nin gözetimine alınır.

Bu makam, sadece gözden geçirme değil, aynı zamanda dergahın manevi gelişim sürecini yönlendiren bir otoriteyi temsil eder. Ateşbâz-ı Veli, nihai kararların verildiği ve müritlerin eğitiminde son söz sahibi olan kişidir.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli-005.jpg

Bu manevi makam, Mevlevihanelerde somut bir şekilde de ifade bulur. Mevlevi dergahlarında, matbahda “Ateşbâz-ı Veli Ocağı” olarak bilinen özel bir ocak bulunmaktadır. Bu ocak üzerinde "Ya Hazret-i Ateşbâz-ı Veli" yazılıdır. Özel günlerde, bu ocakta "Ateşbâz-ı Veli Kazanı" denilen özel kazanlarla yemekler pişirilir ve daha sonra özenle temizlenip yerine kaldırılır.

Ayrıca, Mevlana Dergahı'nda, meydanda serili beyaz post da "Ateşbâz-ı Veli Postu" olarak adlandırılır. Bu post, dergahın manevi atmosferini simgeler. Mevlevihanelerinin her birinde, matbahın açılışında ve yemekten sonra okunan gülbankta, Ateşbâz-ı Veli’nin adı anılır, onun manevi varlığı her daim hatırlanır.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli-002.jpg

ATEŞBÂZ-I’NIN SULTAN VELED ÜZERİNDEKİ TESİRİ

1284/683 senesinde Hüsameddin Çelebi’nin vefatı üzerinden hemen bir yıl sonra da Ateşbâz vefat etmiştir (ö. 1285). Bu dönemde Sultan Veled büyük sarsıntı geçirmişti (ö. 1312). İbtidanâmesine bu durumu ve halini çok samimi ve içli beyitlerle anlatmıştır. O şöyle der: “ Yetim bir çocuk gibi, yapayalnız kaldı. Korkudan ağladı ve zayıfladı. Çölde, sığınaksız ve kimsenin şefkatini görmeden yaşayan ve şaşkınlık içinde kalan bir çocuk gibi kendinden ümidini kesti. Karanlık ve gam kuyusunda kaldım” diyerek hem Hüsameddin Çelebi, hem de Ateşbâz’ın ölümünden duyduğu üzüntüyü belirtmiş olmalıdır.

Ateşbâz’ın Sultan Veled üzerinde derin bir tesiri olduğunu Mevleviliğin sistemleşmesinde Ateşbâz-ı veliyi ve makamını en başa koymasından anlaşılabilir.

ATEŞBAZ-I TÜRBESİ

Konya'nın Meram yolu üzerinde yer alan Âteşbâz-ı Velî'nin türbesi, Aşkan Tepesi yakınlarında bulunuyor. Selçuklu türbe mimarisinin izlerini taşıyan bu yapı, kesme taştan inşa edilmiş ve içeriden kare, dışarıdan sekizgen planlı bir gövdeye sahip. Türbenin üst kısmı, ehramî bir külâhla örtülmüş. Türbenin güney cephesindeki “niyaz penceresi”nin üst kısmında Arapça bir kitâbe yer alıyor.

dunyada-tek-konyada-ruhlari-pisiren-asci-atesbaz-i-veli-003.jpg

Türbenin çevresine, Sultan Veled’in kızı Arîfe Şeref Hatun’un oğlu Muzafferüddin Ahmed Paşa torunlarından Çelebi Abdüssamed tarafından bir zâviye yaptırılmış ve vakıflar kurulmuş. Zamanla harabe hale gelen zâviyenin yerine, bugünkü tekke 1897 yılında postnişin Vâhid Çelebi tarafından inşa ettirilmiş.

Ateşbaz-ı Veli Konya’nın en önemli değerlerinden biri. Dünyada yüzyıllardır konuşulan tek aşçı. Ateşbaz-ı Veli matbahta sadece yemek yapmakla kalmaz ayrıca mevlevi yoluna girenlerin manevi gelişimini denetler ve eğitir. Bu eğitim yemek hazırlamaktan daha derin bir anlam taşıyarak ruhsal olgunlaşmayı yönetir.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.