Konya’da Hitit mitolojisinin günümüzdeki kanıtı Eflatun Pınarı Anıtı, su kültüne adanmış benzersiz bir kutsal alan olarak öne çıkıyor. Suyun kutsallığını simgeleyen tanrı ve tanrıça figürleriyle süslü bu anıt, tarihi dini ritüellerin izlerini taşıyor.

Eflatun Pınarı, Konya’nın 90 kilometre batısında yer alan Beyşehir ilçesinin 22 kilometre kuzeyindeki Sadıkhacı Mahallesi’nde bulunan önemli bir Hitit anıtı olarak biliniyor.

Bu anıt, diğer Hitit yapılarından ayıran en belirgin özelliği, Beyşehir Gölü'ne dökülen Eflatun Pınar Deresi’nin kaynağına yakın bir konumda yer alan kutsal havuz ile ilişkilendirilmiş olması.

Hititler, MÖ 3000'lerin sonlarında Anadolu'ya göç eden Hint-Avrupalı bir kavim olarak biliniyor. Bu süreçte, Anadolu'da var olan Hatti Uygarlığı ile uzun yıllar boyunca bir arada yaşadı ve kaynaştı. Bu etkileşim, Hititlerin sanatına ve dini inanışlarına Hatti kültürünün izlerini bıraktı.

Hitit Devleti, MÖ 1650 – MÖ 1200 yılları arasında Anadolu'da varlığını sürdürdü ve başkenti Hattuşa (Boğazkale) oldu. Bu dönemde, Hititler yerleşik halkların inanç sistemlerini benimseyerek, pek çok farklı kutsal alan ve ibadet biçimi oluşturdu.

Hititlerin inanç dünyasında su kültü, suyun kutsal kabul edilmesi nedeniyle büyük bir öneme sahip. Eflatun Pınar, su kültüne dair en önemli kalıntılardan biri olarak tarihsel ve kültürel değer taşıyor.

DİNİ RİTÜELLERİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI
Eflatun Pınar Anıtı’nın adı kesin olarak bilinmemekle birlikte, anıtın inşasında kullanılan granit taş bloklarının üzerine güneş ışığı vurduğunda bu blokların eflatuna benzeyen bir renk alması, bu ismin verilmiş olabileceğini düşündürüyor.

Hititler için su, kutsal kabul edilen bir elementti ve su kültü, dini ritüellerin önemli bir parçasıydı. Tanrıların çağırılması, tapınakların temizlenmesi ve su ordali gibi uygulamalar, suyun kutsallığını gösteren önemli kanıtlardan. Eflatun Pınar Anıtı da bu kültün bir yansıması olarak, su ve su kaynağının kutsanması amacıyla inşa edildi.

FİGÜRLER TANRI VE TANRIÇALARA AİT
Anıtın en belirgin özelliği, alçak taş bloklarla oluşturulan havuz bölümü. Bu havuzun, suyun kutsallığını simgeleyen bir yapı olarak inşa edildiği düşünülüyor. Yapının en önemli kısmını oluşturan kuzey duvarı, altı metre yüksekliğinde kesme taş bloklardan yapılan ve cephesinde Hitit Pantheonunu temsil eden kabartmalar yer alıyor.

Bu duvar, farklı boyutlarda on altı bloktan oluştuğu ve her bir blokta farklı figürler işlenildiği görülüyor. Tahrip olmuş olsa da, duvarın merkezindeki figürlerin Güneş Tanrıçası ve Fırtına Tanrısı’na ait olduğuna inanılıyor. Ayrıca, diğer bloklarda karşılıklı canlılar ve demon figürleri de dikkat çekiyor. Anıtın merkezinde yer alan en üst sıradaki dikdörtgen bloklarda ise Güneş Kursu kabartması yer alıyor.

Kabartmalar sadece kuzey duvarda değil, aynı zamanda havuzu çevreleyen duvarlarda da bulunuyor. Bu duvarlarda, baharı temsil eden polos giymiş tanrıça figürleri ve Fırtına Tanrısı Teşup’un sembolü olan boğa betimlemeleri öne çıkıyor.

Eflatun Pınar Anıtı’nın ilk inşa edildiği dönemdeki tasarımı hakkında çeşitli görüşler var. James Mellaart, anıtın doğusunda başka bir yapının var olması gerektiğini öne sürerken, Volkert Haas, anıtın merkezinde tanrıçaya ait bir tapınağın bulunması gerektiğini savunuyor. Ancak yapılan kazılar, bu teorileri destekleyecek herhangi bir arkeolojik veri ortaya koymadı.

İKİ SU KAYNAĞINDAN BESLENİYOR
Anıt, iki su kaynağından besleniyor. Bu su kaynaklarının yeraltı ile olan ilişkisi, anıta kutsallığını veren en önemli özelliklerden biri. Ayrıca, çevresindeki arkeolojik çalışmalar sonucu on iki başsız boğa heykeli bulundu.

Havuzdan çıkarılan pişmiş toprak tabaklar ise burada ritüellerin gerçekleştirildiğini kanıtlıyor.

KİMİN YAPTIRDIĞI BİLİNMİYOR
Eflatun Pınar Anıtı’nın ne zaman ve kim tarafından inşa ettirildiği konusunda farklı görüşler bulunuyor.

Bazı araştırmacılar, anıtın Hitit Kralı II. Muvatalli döneminde inşa edildiğini savunurken, genel olarak kabul gören görüş, Hitit Kralı IV. Tuthaliya’nın da Yalburt Havuzu gibi başka bir su anıtı inşa ettirdiği ve Eflatun Pınar Anıtı’nın da onun döneminde yapıldığı yönünde.

BİRÇOK BİLİM İNSANININ GÖZDESİ
Anıtın keşfi, 1842 yılında jeolog olan William John Hamilton tarafından yapılmış olsa da seyyah Charles Texier anıtın Hititler ile olan ilişkini ortaya koydu.

Zamanla Anadolu’daki Hitit araştırmaları ve arkeolojik çalışmaların artmasıyla birlikte, Eflatun Pınar Anıtı’nda Hans Gustav Güterbock, Kurt Bittel, Rudolf Naumann, Volkert Haas, Emmanuel Laroche ve James Mellaart gibi önemli biliminsanları çalışmalar yaptı.

Eflatun Pınar Anıtı 2014 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde bulunuyor.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.