Konya’da uzman isimden ailelere sosyal medya bağımlılığı uyarısı
Sosyal medya kullanımında son dönemde ciddi derecede artış yaşanıyor. Bu durum çocuklarda bağımlılığa dönüşüyor. Peki, aileler çocuklarını korumak için ne yapmalı? Uzman isim Selman Selim Akyüz Haber Dairesi’nin sorularını cevapladı.
Çağın yeni hastalığı: Sosyal medya bağımlılığı… Gelişen teknoloji ile birlikte son dönemlerde gençler ve çocuklarda sosyal medya kullanımında ciddi derecede artış yaşanıyor. Okulda, otobüste, tramvayda hatta sokaklarda cep telefonları ellerden düşmüyor.
BAĞIMLILIK KÜÇÜK YAŞLARA KADAR DÜŞTÜ
Youtube, Instagram, Facebook ve birçoğu… Artık çocuklar bu platformlarda daha çok vakit geçiriyor. Aileler ise en büyük yanlışı burada yapıyor. “Oyalansınlar” diyerek kendi telefonlarını çocuklarına vermeye başlıyor. Peki, bağımlılığın belirtileri neler, aileler bağımlılığı çözmek için neler yapmalı? Uzman isim Selman Selim Akyüz bu soruların cevaplarını Haber Dairesi muhabirine verdi.
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI ÇOCUKLARDA NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
Selçuk Üniversitesi (SÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selman Selim Akyüz, “Çocuklarda yaş aralıklarına göre iki tür bağımlılık olduğunu söyleyebiliriz. 7-13 yaş arasında genellikle oyun ve video kullanımının yüksek olduğunu görüyoruz. Ebeveynler, sokak yerine evde çok daha fazla vakit geçiren “çocukların oyalanması” için kendi telefonlarını çocuklara vermeye başlıyor. 3 yaştan itibaren çizgi film izlemeyle başlayan süreçte, algoritmaların farklı videoları önermesinin etkisiyle çocuklar telefonla daha uzun vakit geçirmeye başlıyor ve ebeveynlerin kontrolü kaybettiği bir bağımlılık durumu ortaya çıkıyor. 13-17 yaş arasında ise zihinsel gelişim ve çevrenin de etkisiyle yine öncelikli olarak video siteleri olmak üzere sosyal medya uygulamaları ilgilerini çekmeye başlıyor. Aynı zamanda önemli bir bilgi ve eğlence kaynağı olan sosyal medya çocukların en önemli vakit geçirme, hayatı anlamlandırma aracı olmaya başlıyor” dedi.
BAĞIMLILIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Küçük yaşta uzun süreler boyunca video izleme ve oyun oynama sonucu çocuklar tıpkı oyuncağı elinden alınınca verdiği tepki gibi aşırı fiziksel ve duygusal tepkiler vermeye başladığını söyleyen Akyüz, “Aileler gerek okul ve derslerin aksaması, gerekse aile iletişiminin bozulması nedeniyle telefon ve sosyal medya kullanımını kısıtlamaya gidiyor ancak bu çocukta “yoksunluk” durumunun ortaya çıkmasına neden oluyor. Aşırı tepkiler veren çocuk ile aile arasında çatışma başlıyor ve her iki taraf, özellikle çocuklar ruhsal sorunlar yaşamaya başlıyor. Diğer yandan çocuklarda uyku bozukluğu, depresyon, yalnızlık, öz saygı sorunu ve derslerdeki başarısızlık gibi sorunların da oyun ve sosyal medya bağımlılığıyla ilişkisi bulunuyor. Mesela ergenlik çağındaki çocuklarda sosyal medya kullanımı ciddi şekilde öz saygı yani kendini, bedenini, aklını beğenmeme sorununu beraberinde getiriyor. Çünkü burada gördükleri hemen her şey ya toplumda nadir görülen hayat hikayeleri sunuyor ya da filtrelerden geçerek karşılarına çıkıyor” diye konuştu.
AİLELER BU SORUNU ÇÖZMEK İÇİN NELER YAPABİLİR?
Ailelere tavsiyelerde bulunan Akyüz, şunları söyledi:
“Yapılan araştırmalar telefon kullanımının belirli süreler dahilinde izin verildiği ailelerde çocukların internet ve sosyal medyayı daha az sorunlu kullandığını ortaya koymaktadır. Sınır konulmayan evlerde ise vakit geçirme ve eğlenme amacı ön planda olduğu için çocukların daha sorunlu bir kullanıma yöneldiği görülmüştür. Bağımlılığın tek nedeni uzun kullanım süreleri değil tabi ki. Kullanılan içerik yani izlenen videolarda herkesin sorunsuz, otoritesiz, eğlenceli bir hayat sürdüğü mesajı veren içerikler, oynanan oyunlardaki şiddet, sosyal medya uygulamalarındaki “filtrelenmiş”, bambaşka bir hayat resmeden paylaşımlar çocukların bu araçlara daha da fazla bağlanmasına neden oluyor. Bu yüzden aileler öncelikle kullanım sürelerini kurallara bağlamalı ve gerek internetin gerekse sosyal medya araçlarının bilgi edinme, ders çalışma, kaliteli ve kontrollü eğlence içeriği tüketme gibi belirlenmiş amaçlar doğrultusunda kullanımını sağlaması gerekiyor. Tabi öncelikle kendileri bu kurallara uyarak çocuklara örnek olmaları çok önemli”
AİLELERİN BAĞIMLI ÇOCUKLARA YAKLAŞIMI NASIL OLMALI?
Akyüz, “Yapılan eylemin, konulan kuralın sebebinin mutlaka anlatılması gerekiyor. İlk dönemlerde biraz zorlansa da çocuklar kurallara alışmaya başlayacaktır. Konulan sürelere riayet edilmesi ve süre bitimine yakın uyarılar yapılarak kendi iradeleriyle bırakmalarının sağlanması, telefonun bir anda çocuğun elinden alınması gibi yöntemlere başvurulmaması gerekiyor. Unutulmamalı ki küçük yaştaki çocukların algoritmaların önerdiği tehlikeli içeriklere maruz kalmaları söz konusu. Bu yüzden kullanım süresi boyunca sık sık izlenen içeriğin, oynanan oyunun kontrol edilmesi gerekiyor. Sosyal medya uygulamalarında hesap açmak için 13 yaş sınırı olsa da aileler bu uygulamaları çocuklarının daha geç yaşlarda kullanmaya başlamasını, tanımadığı kişilerle iletişim kurmamasını, takip ettiği sayfalara dikkat etmesi gerektiğini, sosyal medyada deneyimlediği hayatın gerçek hayatla birebir aynı olmadığını, sanal dünyada karşılaştığı bilgilerin sahte/yanlış olabileceğini anlatması gerekiyor. Unutmayalım ki çağımız yeni medya çağı ve gerek internet gerekse sosyal medya bilgi edinme ve eğlenme gibi ihtiyaçlarımızın neredeyse tamamını karşılıyor. Bu araçlardan tamamıyla uzak kalmak neredeyse imkansız ve anlamsız. Önemli olan bu yeni medyayı nasıl kullanacağımızı, yani nasıl iyi bir medya okur yazarı olacağımızı öğrenmemiz gerekiyor. Burada devletin de eğitim sistemine medya okur yazarlığı derslerini entegre etmesi ve henüz yeni ve birçok sorunu olan bu sanal dünyanın, çocukların ve toplumun yapı taşı olan ailenin olumsuz etkilenmeyeceği şekilde hukuki düzenlemeleri yapması, etik kuralların uygulanması için de teknoloji şirketleriyle birlikte çalışması gerekmektedir” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.