Salgınla mücadelede "toplumsal bağışıklığı" sağlamanın yolu Kovid-19 aşısı
Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Toplumun yaklaşık yüzde 70'inin Kovid-19'a karşı bağışıklık kazanması gerekiyor ki salgının kırıcı etkilerinden uzaklaşılsın. Bunun için aşı olmasaydı yıllarca sürecek çok uzun bir zamanın geçmesi gerekirdi." dedi.
Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, gelecek günlerde Türkiye'de uygulanmaya başlanması planlanan Çinli SinoVac firmasının geliştirdiği yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı ve salgınla mücadeleye ilişkin açıklamalarda bulundu.
Salgınla mücadelede "toplumsal bağışıklığı" sağlamanın yolu Kovid-19 aşısı
Aşının menşeinin değil, güvenirlik ve etkililiğinin önemli olduğunu vurgulayan Oğuztürk, SinoVac'ın aşısının üretiminde kullanılan inaktif yani ölü virüs tekniğinin, uzun yıllardır birçok virüs ve bakteriyle mücadele için uygulandığına dikkati çekti.
Oğuztürk, bu sebeple inaktif aşının uygulanmasından sonra meydana gelebilecek yan etkilerin bilindiğini belirterek, "İnaktif aşılar yapıldığında, uygulama yerinde hafif kızarıklık, hafif ateş veya halsizlik durumları ortaya çıkabilir. Ama bunun kısa bir süre sonra geçtiğini ve ciddi anlamda bir yan etkisinin olmadığını çok net bir şekilde ifade edebiliriz." dedi.
"Aşıyı yaptıranlarda ciddi bir yan etki olmadı"
SinoVac'ın aşısının faz-3 çalışmalarının yapıldığı ülkeler arasında Türkiye'nin de bulunduğunu hatırlatan Oğuztürk, "Şu ana kadar kliniğimizde, kendi arkadaşlarımız da dahil bu aşıyı yaptıranlarda pratikte ciddi bir yan etki olmadı. Aşı geldiğinde gönül rahatlığıyla ben de yaptıracağım." ifadelerini kullandı.
Oğuztürk, bu aşının faz-2 çalışmaları sonucunda belirlenen etkinliğinin yüzde 90'ın üzerinde olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Yüzde 90'lar gerçekten çok değerli rakamlar. Aşı çalışmalarında genel anlamda yüzde 70'in üzerindeki başarı oranı, o aşının toplum üzerinde başarı sağladığının ifadesidir. Salgının tüm dünyayı etkilediği süreçte, yüzde 90 başarı sağlayan, hele de ciddi yan etkilerinin olmadığını bildiğimiz bir aşının toplum üzerinde kullanılmasıyla virüse karşı mücadelede başarıya ulaşılacaktır. Bu anlamda vatandaşlarımıza, spekülasyonlara değer vermeden, komplo teorilerine inanmadan, bilim insanlarının sözlerine riayet ederek aşıyı yaptırmalarını tavsiye ediyorum."
"Dünyanın hiçbir ülkesi bunun altından kalkamaz"
Oğuztürk, Kovid-19'a karşı gerekli tedbirleri almayıp, toplum bağışıklığı sağlamaya çalışan ülkelerin başarısızlığına dikkati çekerek, bu yöntemin bilim insanları tarafından da kabul görmediğini vurguladı.
Toplumun büyük bölümünde bağışıklık oluştuğu takdirde, Kovid-19'a karşı başarıya ulaşılacağını söyleyen Oğuztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Toplumun yaklaşık yüzde 70'inin Kovid-19'a karşı bağışıklık kazanması gerekiyor ki salgının kırıcı etkilerinden uzaklaşılsın. Bunun için aşı olmasaydı yıllarca sürecek çok uzun bir zamanın geçmesi gerekirdi. Bu kadar uzun zaman diliminde, hasar verici mikroorganizmanın hem toplumsal hem ekonomik hem de sağlık açısından vereceği sıkıntıları göğüsleyebilmek çok zor. Dünyanın hiçbir ülkesi bunun altından kalkamaz. Bu anlamda aşının, salgının yıkıcı etkilerinden korunmada ilk planda düşünülmesi gerekiyor. Toplum bağışıklığının sağlanmasında, sürecin kendi haline bırakılması kesinlikle reel ve rasyonel değil."
"Aşıları kısa zamanda uygulamamızın ciddi faydası olacak"
Oğuztürk, Türkiye'de, aşının toplumun geniş kitlelerine en kısa sürede uygulanmasının hedeflendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Koronavirüsü diğer mikroorganizmalardan ayıran en büyük özelliği bulaşıcılığının çok fazla olması. Bu kapsamda koronavirüsle mücadelede aşıları en kısa zamanda uygulamamızın ciddi anlamda faydası olacak. Çünkü süre uzadıkça virüsün yol açtığı sağlık sıkıntılarını, sosyal ve ekonomik problemleri derinden yaşayacağız. Bu anlamda alınan kararları stratejik önemde görüyorum. Yaz başında toplum bağışıklığı için kriter olan yüzde 60-70'lik oranda aşılamaya eriştiğimizde, daha hafif kısıtlamaların, daha konforlu bir yaşam düzeninin olduğu bir yaz dönemi geçireceğimizi düşünüyorum."
Türkiye'de topluma hızla aşının uygulanabilmesi için gerekli altyapının bulunduğunu belirten Oğuztürk, "Gerek toplum hekimliği ve aile hekimliği birimleri gerek hastanelerdeki birimler kısa sürede aşılamaların tamamlanması için gerekli altyapıya sahip olduğumuzun göstergesidir. Bu çerçevede gelecek yıl baharın sonuna doğru, aşılamanın sonuçlarını göreceğimizi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Yerli aşı çalışmaları
Oğuztürk, yerli aşı çalışmalarının da hızla sürdüğünü anımsatarak, "Ülkemizde faz-1 ve faz-2 aşamalarında olan aşı çalışmaları var. Deney hayvanları aşamasında çalışmalar var. Bunların bir kısmının nisan sonu, mayıs başı itibarıyla kullanıma hazır aşamaya gelebileceği düşünülüyor. Bu durumda dış ülkelerden aşı alma, dışa bağımlılık durumumuz da azalacak." diye konuştu.
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.