Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü'ndeki irili ufaklı 32 adanın bazılarında hububat tarımı ile hayvancılık yapılıyor.
GALERİ İÇİN TIKLAYIN
Uzun yıllardır tarım yapılan Çeçen Adası'nı kiralayan Erdoğan ailesi, aynı zamanda göle kıyısı olan Çiftlik Mahallesi'nde de tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor.
Adada buğday, arpa, nohut ve mısır eken aile, hasadı zorlu geçen hububatlardan arta kalan samanları da balyalar haline getirerek, kış mevsiminde hayvanlarına yiyecek hazırlığı yapıyor.
Balyaların adadan taşınması için yüzen platform yaptıran Erdoğan ailesi, tonlarca saman balyasını teknelere bağlayarak göl üzerinden karaya çıkarmak için büyük uğraşlar veriyor.
Saman balyalarının karaya ulaştırılmadan önce, göl üzerindeki zorlu ve bir o kadar sıra dışı yolculuğunu görüntüledi.
- "Her seferinde kıyıya 300-400 balya taşıyabiliyoruz"
Adada çiftçilik yapan Celalettin Erdoğan, kıyıya kara yoluyla ulaşımın bulunmadığı adada yaşamanın zor yönlerini anlattı.
"Adada gerçekten zor hayat mücadelesi veriyoruz. Gerçekten biraz eziyetli bir iş." diyen Celalettin Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kıyıda ayağınızı toprağa basıyorsunuz, burada suya basıyoruz. Adayı mülk sahiplerinden 10 yıldır kiralıyoruz ve burada tarım yapıyoruz. 150 dönümlük alanı ekiyoruz. Bunun yanında büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği de yapıyoruz. Bu adada 4 ay boyunca 3 kişiyiz. Kardeşim ve bir işçi ile tüm bu işi biz yapıyoruz. Şu an balya sarıyoruz. Balyaları teknelerle kıyıya ulaştırıyoruz. Her seferinde kıyıya 300-400 balya taşıyabiliyoruz. Yüzen platformu 2 tekneye bağlıyoruz. Havanın iyi olması, rüzgar olmaması lazım ama her şartta bu zorlu mücadeleyi vermek zorunda kalıyoruz."
Havanın sıcak olmasına rağmen para kazanmak için çalışmak zorunda olduklarını belirten Celalettin Erdoğan, balyaları kıyıya ulaştırırken bazen dalgalarla mücadele ettiklerini vurguladı.
- "Bu adada gece-gündüz demeden çiftçilik yapmak zorundayız"
Yazın hava sıcaklığının verdiği zorluğa da değinen Celalettin Erdoğan, "Bu adada gece-gündüz demeden çiftçilik yapmak zorundayız. Çünkü üretmezsek elimizde hiçbir şey kalmaz. Birinin bu işleri yapması gerekiyor. Ben de kardeşimle bu işi yapıyorum." dedi.
Adada yılın 4-5 ayını geçirdiklerini belirten Gökhan Erdoğan ise balyaları teknelerle zorlu bir yolculuğun ardından kıyıya ulaştırmak zorunda olduklarını, geçimlerini buradan kazandıklarıyla sağladıklarını söyledi.