Dijital dünyada herkes tehlike altında, çocuklar ise savunmasız
Dijital cihazlar, özellikle çocuklar için endişe verici hale geliyor. Uzmanlar, çocukların kendini savunamayacağını belirterek siber zorbalığın çocuklara büyük bir tehlike oluşturabileceğini vurguluyor.
16
Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar gibi dijital cihazlar, yaşlısından çocuğuna kadar herkesin cebinde taşıdığı, saniyeler içinde ulaşılabilen bilgi kaynakları haline geldi. Artık bilgiye ulaşmak, eskiye oranla çok daha kolay ve hızlı bir süreç. Bu durum, insanların hayatını büyük ölçüde kolaylaştırırken, aynı zamanda bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Teknolojik gelişmeler her ne kadar hayatı pratikleştirip kolaylaştırsa da, dijital dünyanın sunduğu imkanlar çoğu zaman kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde kullanıldığında tehlikeler doğurabiliyor. Bu durum, özellikle çocuklar için çok daha endişe verici bir hal alıyor.
Uzmanlar, giderek artan internet ve sosyal medya kullanımının çocuklarda gelişimsel ve ruhsal problemlere yol açabildiğini, aynı zamanda mesajlaşma ve oyun platformlarında görülebilen siber zorbalığın ise tehlike yaratabileceğini belirtiyor.
Yapılan araştırmalara göre cep telefonu/akıllı telefon kullandığını belirten çocukların oranı, 2024 yılında %76,1 oldu. Cep telefonu/akıllı telefon kullanma oranı yaş gruplarına göre incelendiğinde ise bu oranın 6-10 yaş grubundaki çocuklarda %66,3, 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise %86,2 olduğu görüldü.
26
İNTERNETTE GEZİNME İLK SIRADA
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullandığını beyan eden çocukların oranı %98,2 oldu. Bu çocukların cep telefonu/akıllı telefonu kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla %77,9 ile İnternette gezinme, %77,3 ile görüntülü veya görüntüsüz konuşma, %75,0 ile film, dizi, TV yayınları veya video izleme ve %73,6 ile sosyal medya kullanımı olduğu tespit edildi.
ÇOCUKLARIN %66,1'İ SOSYAL MEDYA KULLANIYOR
Sosyal medya kullanan çocukların oranı 2024 yılında %66,1 oldu. Erkek çocukların %68,1'inin, kız çocuklarının ise %64,0'ının sosyal medya kullandığı görüldü. Yaş gruplarına göre sosyal medya kullanımı izlendiğinde; bu oran 6-10 yaş grubunda %53,5, 11-15 yaş grubunda ise %79,0 oldu.
Sosyal medya kullanan çocukların %97,9'u düzenli olarak sosyal medyayı kullandı. Düzenli sosyal medya kullanan çocuklardan sosyal medya platformlarında yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı; hafta içi %37,1, hafta sonu %49,5 olarak gözlendi. Sosyal medyada yaklaşık iki saat ve daha fazla zaman geçiren 11-15 yaş grubundaki çocukların oranının 6-10 yaş grubundaki çocuklardan yaklaşık 20 puan daha fazla olduğu görüldü.
36
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Başak Gezmen, medyanın doğru kullanıldığı ve doğru yönlendirildiği takdirde önemli bir eğitim aracı olduğunu söyledi.
Medya kullanımının avantajları olduğu gibi dezavantajlarının da bulunduğunu aktaran Gezmen, şunları kaydetti:
"Medya kullanımında bizi bekleyen tehlikeli yanlar var. Sosyal medya platformlarının da giderek çoğalmasıyla beraber bu alanlar fazlalaşmaya başladı. Özellikle günlük hayatımızın çok büyük bir bölümünü medyayla iç içe geçiriyoruz. Bu da bizi bu tehlikelerle çok fazla karşı karşıya bırakıyor. Özellikle çocuk kitle, yetişkin kitle gibi neyin doğru, neyin yanlış olduğuna tam olarak karar verme yetisine sahip olan bir kitle değil. Gerek eğitimciler gerek ailede ebeveynler tarafından medyayı doğru kullanma biçimleri konusunda doğru bilgilendirilmeleri gerekiyor" dedi.
SİBER ZORBALIK NEDİR?
Gezmen, sosyal medyanın öteki yüzünde tehlikelerin de yaşandığına dikkati çekerek, "Medyanın karanlık yüzlerinden bir tanesi de siber zorbalık dediğimiz alan. Yani medyada özellikle geleneksel zorbalık zaten şu anda çok ilerleyen bir durum. Siber zorbalığı aslında şöyle tanımlayabiliriz. Siber zorbalık, geleneksel zorbalığın dijital ortamdaki görünürleşme hali. Bu da çok fazla vakit geçiren özellikle çocukları ciddi tehlikelerle karşı karşıya bırakıyor." diye konuştu.
"ANNE BABALARIN GÜVEN SAĞLAMASI GEREKİYOR"
Siber zorbalığın nasıl gerçekleştiğini anlatan Gezmen, şöyle konuştu:
"Siber zorbalığa, özellikle tanımadığımız, bilmediğimiz kişilerden -hatta bunlar daha sonra bildiğimiz kişiler bile çıkmış olabiliyor- birtakım şantaj uygulamaları, bilgi çalınması, özel fotoğrafların birilerinin eline geçmesi, onlar tarafından kullanılması ya da kişileri utandırıcı ya da korkutucu şekilde birtakım içerikler göndererek şantaj yapma, bunlardan birtakım şeyler elde etme giriyor. Siber zorbalık, çocuklar için özellikle tanımadığı, bilmediği kişilere şifrelerini vererek ya da fotoğraflarını ya da özel bilgilerini paylaşarak gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalar ebeveyn tarafından çok fazla desteklenmeyen yalnız çocukların daha fazla siber zorbalığa uğradığını kanıtlıyor. Bu çocuklar çok yalnız oldukları için güvenebilecekleri, sığınabilecekleri bir yer arıyorlar. Özellikle bu çocuklar üzerinde siber zorbalık çok daha rahat ve hızlı bir şekilde, etkili biçimde gerçekleştirilebiliyor"dedi.
Doç. Dr. Gezmen, siber zorbalığı gerçekleştiren kişilerin öncelikle o güveni sağlamaya çalıştıklarını vurgulayarak, "Ebeveynden önce kendilerinin geldiklerini, kendilerine çok daha fazla güvenebileceklerini, her şeylerini onlarla paylaşabileceklerini söyleyerek güçlü bir güven ortamı oluşturmaya çalışıyorlar kendilerince. Bu aslında çocuklar için inandırıcı oluyor maalesef ki. O yüzden çocuklar bu tarz bilmedikleri, tanımadıkları, kendilerini abi, abla gibi tanıtan, yaklaşmaya çalışan kişilere karşı çok dikkatli davranmak zorundalar." değerlendirmesinde bulundu.
Çocuklarla konuşarak, içerikleri beraber deneyimleyerek, hangi içeriklerin onlar için tehlikeli olabileceğinin, hangi içeriklerin masumane gibi görünüp aslında kötü sonuçlar doğurabileceğinin anlatılması gerektiğini ifade eden Gezmen, "Çocuklara o güvenin en fazla ebeveynin verebileceğini, anne ve babanın sürekli olarak ne olursa olsun çocukların yanında yer alacağını, siber zorbalığa uğramış bir çocuğun bile gelip anne ve babasına bu durumu izah edip çözüm yolları arayabilmesi gerekiyor. O yüzden de ebeveynin bu güven temasını çok iyi sağlaması gerekiyor." diye konuştu.
46
"BIRAKIN ÇOCUKLAR YARAMAZLIK YAPSIN"
Klinik Psikolog Ayşe Burcu Durak da dünyada bakıldığında korunmaya ihtiyacı olan ve tehlikelere en açık kişilerin çocuklar olduğunu söyledi.
Tarih boyunca çocuklarla ilgili birçok istismar, kaçırılma gibi olumsuz olaylar görüldüğüne işaret eden Durak, şöyle konuştu:
"Sanal bir şekilde tehlike evin içerisine tabletlere ve cep telefonlarına geldi. Çocuğun sürekli sosyal medya içerisinde, gününün çok yoğun bir zamanını orada geçiriyor olması gelişimsel problemlere sebebiyet verebilir. 7-8 yaşındaki bir çocuk bir saatten fazla ekranda kalmamalı. En ufak bir sıkılma, kriz anında çocuğu sakinleştirmek için eline verilen tablet, cep telefonu, açılan bir televizyon, aslında çocuğun sorununun ele alınmamasına, sadece o an o durumun geçiştirilmesine sebep oluyor" dedi.
Durak, sosyal medya kullanımının mümkünse 15 yaş üstü olması gerektiğini vurgulayarak, çocukların çok fazla sosyal medyada zaman geçirmelerinin obezite gibi fiziksel sorunlara da neden olduğunu kaydetti.
56
"RAHAT YEMEK YEMEK İÇİN ÇOCUĞUNUZU İHMAL ETMEYİN"
İnternet bağımlılığıyla ilgili bir artışın olduğuna dikkati çeken Durak, şunları ifade etti:
"Belli hastanelerde internet bağımlılığı tedavi merkezleri açıldı. Çocuklarda şöyle bir durum var. Bırakın çocuklar yaramazlık yapsın. Bırakalım biraz hareket etsinler. Sosyal ortamları olsun. Bir çocuk saatler boyunca hareketsiz, gayet sakin, hiç sorun çıkartmayan bir halde sosyal medyanın içerisinde zaman geçirebilir. Böylece de aile yemeğini rahat yer. Gittiği yerde rahatça sohbet eder. Ama çocuğun o sırada neye maruz kaldığıyla ilgilenmiyorsa işte orada çocuğu aslında gözümüzün önündeyken büyük bir tehlikenin de içine atmış oluyoruz" dedi.
66
Ailelere, çocukların hayatlarından ekranı belli bir yaşa kadar tamamen çıkartmaları tavsiyesinde bulunan Durak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Belli bir yaştan sonra çocuklar bunu kullandığında mutlaka ailenin onayı, bilgisi ve kontrolü dahilinde olmalı. Yani çocuk bir platformda saatlerini geçiriyor. Burada kiminle konuşuyor? Ne oynuyor? Biri ondan fotoğraf istiyor mu? Biri ondan kimlik bilgisini istiyor mu? Adresini istiyor mu? Çocukları da bu konuda bilinçlendirmeliler. Böyle bir platformda bulunuyorsa çocuk neyi yapmaması gerektiğini, neyin tehlike olduğunu, mutlaka çocuklarına anlatmaları gerektiğini önerebilirim. Bu bir zorunluluk artık. Çünkü tehlike hep, her zaman en yakınımızdan gelir ve kontrol etmediğimiz yerden gelir" diyerek konuşmasını tamamladı.