Vefakar dostu işadamı Feyzullah Ertaş sayesinde yakından takip ediyordum. Uzunca bir zamandan bu tarafa hastaydı. Keza eşi de… Refikası Emine Hanım yakın zamanda bir ameliyat geçirmişti. Sonra bir hafta önce ikisi birlikte koronavirüse yakalandılar. Yeni ameliyattan çıkan Emine Hanım fazla direnç gösteremedi asrın hastalığına… Haşim Hoca entübe olduğundan, eşinin vefatını öğrenemedi.
Doktorlar Haşim hocaları için seferber oldular. Bazıları onun öğrencileriydi. Yapılması gereken her şeyi yaptılar ama 70 yıllık çınar, daha fazla dayanamadı. Acımasız Kovid Haşim hocamızı da aramızdan aldı. ALLAH RAHMET EYLESİN.
Öğrencisi olamadım. Öğrencileri Haşim Hoca’yı, “Onun dersinde en zor konuları anlamamak mümkün değil” diye anlatırlardı. Bir basın mensubu olarak bazı zamanlarda yakınında oldum. Samimiyetle söylemeliyim ki, gıpta ettiğim bir insandı. Afra Alış-Veriş Merkezi, Golda gıda şehri, Sudan Afra, Romanya Rulman Fabrikası, Petlas ve daha birçok açılışta yanındaydım. Programlar yaptım, mikrofon uzattım.
Bu kadar enerjik, bu kadar vatan sevgisi dolu, bu kadar zeki bir insan zor bulunur. İnançlı kesimin yeniden diriliş için kendisine rol-model bir girişimci aradığı sıralar çıktı sahneye… Herkes onun ağzına bakıyordu. Milyonlar ona güveniyor ve inanıyordu. Kimileri iş-aş için, kimileri tanışmak için, kimileri ortak olmak için kapısında bekliyordu.
Devlet gibi düşündü, devlet gibi çalıştı… Tek gayesi ülkeyi ve özellikle de inançlı kesimi ekonomik anlamda emperyalistler ve onun uşaklarının boyunduruğundan kurtarmaktı. Büyük oranda başarılı da oldu.
Çok programlar yaptık. Rahmetli Necmeddin Erbakan Hoca ile çok benzerlikleri vardı. Sorduğum soruları büyük bir heyecanla ve hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan cevaplandırırdı. O kadar doluydu ki, saatler yetmiyordu… Programlar süresini aşar, yayın akışımız bozulurdu. Ama biz de, seyirci de zevkle dinler, bu durumdan rahatsızlık duymazdık. O kadar içtenlikle cevaplardı ki, sözünü kesmeye utanırdım.
O, doksanlı yılların idolüydü. Onu sadece Konya değil, tüm Türkiye, hatta dünya tanıyordu. Romanya’da da gördük-yaşadık, Sudan’da da şahit olduk. Sudan’da yaptığı yatırımlar nedeni ile dönemin cumhurbaşkanı Ömer El Beşir, onuruna yemek verdi. O yemekte bulunan biri olarak kendisi ile ne kadar gurur duyduğumu hatırlıyorum.
Kurduğu holding, Türkiye’nin en büyük kuruluşları arasına girmeyi başardı. Onyılların devlet destekli kuruluşlarını kısa bir sürede solladı ve ilk 50 içerisinde yer aldı. Kurduğu fabrikaların birçoğu hala Türkiye’de ya ilk 500 veya ilk 1000’in içerisinde.
Beklediğim halde, ölüm haberini duyunca fevkalade üzüldüm. Aklıma gelen ilk anımız şu oldu. Golda’nın açılışı için memleketi Kazımkarabekir’deydik. Yakınlardaki yamacı gösterdi, sonra şöyle devam etti: “Ben çocukken bu yamaçta hayvan güderdim. Oturup ovaya doğru bakıp, burada fabrikalar yükselse diye düşünürdüm. Şimdi o fabrikaları görmenin bahtiyarlığı içerisindeyim. “
Bu anısının hayali olan birçok gence ilham kaynağı olduğunu biliyorum.
Çok şey başarı Haşim Hoca, çok şey.
28 Şubat’ın postalları üzerimizden-üzerinden geçmeseydi, onu ‘yeşil sermeyenin mimarı’ olarak lanse edip üstüne gitmeselerdi, bugün daha farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.
Elbette yanlışları da olmuştur, hataları da… Hangimizin yok ki…? Ama inanıyorum doğruları daha fazlaydı.
Bir Haşim Bayram geçti bu dünyadan… Fırtınalı bir hayat ile… Büyük dağların karı da fırtınası da büyük olurmuş. En fırtınalı denizlere yelken açtığında Müslümanlar yanındaydı. Yarın da cenazesinde olacaklar.
Yarın öğle namazında (1 Kasım 2021) Hacıveyis Camiinde (Mevlana yakını) olacağız inşaallah.