Veda Busesi şarkısının gerçek hikayesi
Ayrılan aşıkların değil, evladını kaybeden bir babanın yürek yangını...
Sözleriyle iki aşığın ayrılığını hatırlatan Veda Busesi şarkısı aslında bir sevgiliye değil kaybedilen bir evlada yazılmıştır. Güftenin ve bestenin kendine has büyüsüyle farkedilmeyen o muhteşem sözler aslında acılı bir babanın kendine sitemidir.
Şair Orhan Seyfi Orhon'un 10 yaşındaki kızı ağır hastadır. Ve son anlarında “alevler içinde” babasının kucağındadır. Ölümünden hemen önce babasından “gidişine ağlamamasını” istemiş hatta bu konuda söz almıştır. Ama ellerinde can veren yavrusuna dayanamayan baba yüreği, kızına verdiği sözü tutamaz ve “bir alev halinde “akan gözyaşlarına engel olamaz ve kendisine sitemini de mısralara döker.
Veda Busesi
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Bir babanın evlat acısını anlatan bu mısralar daha sonra Yusuf Nalkesen tarafından bestelenmiş ve başta Zeki Müren olmak üzere birçok sanatçı tarafından seslendirilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.