800 yıllık Selçuklu zarafeti, Allah’a giden yolun kapılarını açıyor
Konya'da bulunan Sahip Ata Cami ve Külliyesi, taş işçiliğiyle göz kamaştıran taç kapısından çiniyle bezeli mihraplarına kadar Selçuklu zarafetini bugüne taşıyor. 800 yıldır ayakta duran bu yapı, ibadet, sanat ve sosyal yaşamı aynı avluda buluşturuyor.
Konya'nın tarihi dokusunu yansıtan en önemli yapılardan biri olan Sahip Ata Camii ve Külliyesi, Selçuklu mimarisinin zarafetini günümüze taşıyor. Anadolu Selçuklu Devleti’nin etkili isimlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 13. yüzyılda yaptırılan külliye, hem dini hem sosyal yaşamın kalbinde yer alıyor.

Cami, hamam, türbe ve hankah bölümlerinden oluşan bu yapı, döneminin çok yönlü yaşam anlayışını da yansıtıyor. Larende Caddesi üzerindeki konumuyla yüzyıllardır şehrin siluetine anlam katmaya devam ediyor. Şehir halkı arasında "Larende Cami" olarak da anılan yapı, geçmişle bugünü aynı avluda buluşturuyor.

TAŞTA SANAT, ÇİNİDE İNCE İŞÇİLİK
Külliyenin mimarı Kelük bin Abdullah’ın imzasını taşıyan yapı, taş işçiliğinde gösterdiği zarafetle dikkat çekiyor. Caminin taç kapısı adeta bir sanat eseri gibi. Sadece ibadet için değil, bu estetik dokunuşları görmek için bile uğrayanların sayısı az değil.
İç mekanda yer alan çini mihrap, firuze ve turkuaz tonlarının harmanlandığı bir görsel şölen sunuyor. Göz alıcı desenler, ustaların o dönemde gösterdiği emeğin sessiz tanığı gibi duruyor.

SEBİLLERDEN SANDUKALARA: HER KÖŞEDE BİR AYRINTI
Caminin girişinde yer alan sebiller, hem mimari hem işlevsel açıdan dikkat çekiyor. Mermer lahitlerden yapılmış su hazneleri, zamanının ötesinde bir düşüncenin ürünü. Türbe bölümündeki çini sandukalar ise sadece birer mezar değil, dönemin kültürel anlayışını da yansıtan detaylar.

Burada Sahip Ata’nın yanı sıra çocukları ve torunları da yatıyor. Sandukalar üzerindeki çini süslemeler, ölümün bile bir zarafetle karşılandığını gösteriyor.

YILDIRIM, YANGIN VE YENİDEN DOĞUŞ
Yapı, 1871 yılında yıldırım düşmesiyle büyük bir yangın geçirmiş. Ancak cami yeniden ayağa kaldırılmış. 2006’da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonla külliye, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir merkez haline geldi.

Bugün cami ve hamam bölümü aktif olarak kullanılıyor. Hankah ve türbe kısmı ise müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Her gelen, duvarlarda yüzyıllık izleri görüp tarihle baş başa kalıyor.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.