Adını kuştan alan Konya’nın tarihi ilçesi, bugün kafese sığmıyor

Doğanhisar ilçesi, tarih kokan kökleriyle özgürlüğün simgesi olmaya devam ediyor. M.Ö. dönemlere dayanan geçmişi ve adı hakkındaki iki farklı görüşle merak uyandıran ilçe, tıpkı adını aldığı Doğan kuşu gibi, kafesin içine girmeye hiç niyetli değil.

Adını kuştan alan Konya’nın tarihi ilçesi, bugün kafese sığmıyor

Konya’nın Doğanhisar ilçesi, Sultan Dağları'nın kuzeydoğusundaki eteklerinde yer alıyor. Konya il merkezine 122 km uzaklıkta bulunan ilçenin yüzölçümü 519.5 km² olup, denizden yüksekliği 1220 metre. Doğanhisar, doğuda Ilgın, güneyde Hüyük, batıda Isparta ili, kuzeyde Akşehir ilçesi ve Argıthanı kasabasıyla komşu.

Konya'nın güneydoğusunda yer alan Doğanhisar, antik çağlardan günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihi dokusuyla dikkat çeken bir ilçe. Antik dönemde "Phrygia Parōreia" olarak bilinen bu coğrafya, M.Ö. 500 yıllarında Meteos adıyla kurulan büyük bir şehre ev sahipliği yapıyordu.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor.jpg

Arkeolojik buluntular, bölgenin bir zamanlar büyük bir şehir olduğunu, ancak savaşlarla yıkılan kaleler ve harabe halindeki mabedlerle geriye kalan izlerin, buranın büyük bir kültürel mirasa sahip olduğunu gösteriyor.

DEVLETLER UĞRUNA KAN DÖKTÜ

Doğanhisar’ın tarihi yalnızca antik çağlarla sınırlı değil. M.S. 395 yılında Bizans İmparatorluğu tarafından ele geçirilen bu bölge, 704 ve 708 yıllarında Emevi ve Abbâsî ordularının saldırılarına uğradı. Bu zorlu dönemlerde, bölgeyi savunmak için canını veren Seyit Ahmet’in mezarı ise Kızılışık bölgesinde, bölgenin kahramanlık hikâyelerinin bir simgesi olarak yer alıyor.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-002.jpg

Malazgirt Savaşı’nın ardından, 1071’de Selçukluların batıya doğru yayılmalarıyla birlikte Doğanhisar, Türklerin hakimiyetine girdi. 1116, 1143 ve 1189 yıllarında Haçlı Seferleri'nin hedefi oldu. Bu zorlu süreçlerin ardından, 1298 yılında Karamanoğulları'nın idaresine geçen ilçede, 1467'de Osmanlı topraklarına katılmasıyla birlikte tarihi bir dönüm noktası yaşandı.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-004.jpg

İSMİNİ İKİ FARKLI YERDEN ALDIĞI DÜŞÜNÜLÜYOR

Doğanhisar’ın bugünkü adının kökeni hakkında ise iki farklı görüş öne sürülüyor. Birinci görüş, ilçenin adının Selçukluların simgesi olan doğan kuşundan geldiğini savunuyor. Bu görüşe göre, ilçedeki kale de "Doğan Kalesi" olarak anılmaya başlanmış ve zamanla yerleşim, Doğanhisar adını almış. Diğer görüş ise adın, 1176'daki Miryokefalon Savaşı’nda şehit düşen Emir Doğan Bey'den geldiği yönünde.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-001.jpg

1957 YILINDA İLÇE OLDU

Cumhuriyet dönemiyle birlikte, 1957'de çıkarılan bir kanunla Akşehir kazasının bir mahallesi olmaktan çıkarak ilçe statüsü kazanan Doğanhisar, bugün hala tarihî ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Her bir köşesinde, binlerce yıllık bir geçmişin izlerini taşıyan bu ilçe, sadece Konya’nın değil, Türkiye’nin önemli tarihî merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-003.jpg

DOĞANHİSAR’IN GEZİLECEK YERLERİ

Eğlek Çesmesi:

Koçaş Köyü’nde yer alan ve köyün merkezi konumunda bulunan sivri kemerli sokak çeşmesi, tarihi dokusuyla dikkat çekiyor.

Yapımında devşirme taşlar kullanılan çeşme, zamanla geçirdiği onarımlar nedeniyle orijinal mimarisini kısmen kaybetmiş. Ancak, Aynalık üzerindeki kitabesinde yer alan bilgilere göre, çeşme 1275/1858-59 yılında, Ahmet Reşit Efendi adlı hayırsever bir âlim tarafından yaptırılmış. Hâlen suyu akan çeşme, hem köy halkı hem de ziyaretçiler için önemli bir su kaynağı olma özelliğini sürdürüyor.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-006.jpg

Davras yaylası:

Doğanhisar ilçesinde yer alan Davras Yaylası, 1500 m yüksekliği ile dikkat çeken ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir bölge. Çam, ardıç ve meşe ağaçlarının yoğun olduğu yayla, dört mevsim farklı güzellikler sunuyor.
Yaylada bulunan gölet, bölge halkının tarımsal sulama ihtiyacını karşılamakla birlikte doğaseverlerin ilgisini çekiyor.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-007.jpg

Her yıl konargöçer Yörüklerin yaylaya gelmesiyle canlı bir atmosfer oluşuyor. Yörük şenlikleri düzenlenerek çadırlar kuruluyor.
Temiz havası ve doğal ortamı ile Davras, Karadeniz yaylalarını aratmayacak güzellikte bir yer.

Medreseler:

1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan hemen önce Doğanhisar’da beş medrese bulunuyordu. Bunlar:

Tokluoğlu Medresesi: Harman Mahallesi’nde, şu anda Cumhuriyet İlkokulunun bulunduğu yerdeydi.

Hacı Ahmet Efendi/Sandıklı Medresesi: Şu andaki Belediye Düğün Salonu’nun batısında, Ali Deresi’nin sağ kenarında, Halil Şıvgın Parkı’nın karşısındaydı.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-008.jpg

Hacı İzzet Efendi Medresesi: Kuz Mahallesi’nde bulunuyordu.
Hacı İzzet Efendi, hakkında birçok menkıbe anlatılan bir veli olup, Konya Üçler Mezarlığı’nda, Hacı Veyiszade’nin ayakucunda yatıyor.

Halil İbrahim Hoca Medresesi: Saray Yakası’nın kuzey kısmında Halil İbrahim Hoca’nın evinin önündeki bahçeydi. Şu anda burada sadece temel taşları bulunuyor.

Feyzullah Efendi Medresesi: Kılıçarslan sülalesinden geldiği söylenen Feyzullah Efendi’nin ismiyle anılıyor.

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-009.jpg

Camiler:

Ulu Cami, Ayaslar Camii, Başköy Camii, Deştiğin Ulu Camii, Koçaş Camii, Kuzucu Sultan Camii ve Türbesi, Pazar Camii, Orta Camii, Şeyh Camii, Ayaslar Yukarı Camii, Başköy Ulu Camii, Deştiğin Ulu Camii

adini-kustan-alan-konyanin-tarihi-ilcesi-bugun-kafese-sigmiyor-010.jpg

DOĞANHİSAR LEZZETLERİ

Yöre mutfağının zengin ve geleneksel lezzetleri, bölgeye ait farklı tatları bir araya getiriyor. Şepit ekmek (yufka) ve gömbe (somun) gibi nefis ekmek çeşitlerinin yanı sıra, bulgur pilavı çorbası, pataşı (patates haşlaması) ve akböçe (kuru fasulye) gibi doyurucu yemekler de sofralarda yerini alıyor. Nohut, mercimek, ilana (lahana), pırasa, ıspanak gibi sağlıklı sebzelerle hazırlanan yemeklerin yanı sıra, kısır, gölle ve gafete bulgurlaması (pilavlı gök domates) gibi yöresel tatlar da dikkat çekiyor. Yeşilli-borani (ıspanak türü) ve sışmaş (haşlanmış taze fasulye) gibi hafif yemekler, mumbar ve sası sulu pilav gibi etli lezzetlerle tamamlanıyor. Sofraları zenginleştiren turşu ve pekmez ise tatlı ve ekşi dengeyi sağlıyor. Bu geleneksel yemekler, yöre mutfağına derinlemesine bir keşif sunuyor.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum