Konya’nın dünyaya başlangıcı hatırlatan ilçesi bilimi hala peşinden koşturuyor

İlkleriyle bilim insanlarını hep peşinden sürükledi. Geçmişin şifreleri, zamanla sınırlı kalmayıp, bugünün bilimsel keşiflerine ışık tuttu. Tarım ve sanatla bezenmiş topraklar tüm dünyaya başlangıcı hatırlattı. İşte Çumra’nın dikkat çeken hikayesi.

Konya’nın dünyaya başlangıcı hatırlatan ilçesi bilimi hala peşinden koşturuyor

10 bin yıllık Çatalhöyük’ü sınırlarında barındıran Konya’nın tarım başkenti ilçesi Çumra ne zaman ve nasıl ilçe oldu, adı nereden geliyor? Haber Dairesi muhabiri, belki de birçoğunu ilk kez duyacağımız bilgileri sizin için derledi...

MERKEZE EN YAKIN İLÇE

Konya'nın Çumra ilçesi, İç Anadolu Bölgesi'nin güneyinde, Konya'nın 44 km güneydoğusunda ve Konya-Karaman demiryolu üzerinde yer alıyor. 1926 yılında ilçe statüsüne kavuşan Çumra, kuzeyde Karatay, doğuda Karapınar, batıda Akören ve Meram, güneyde Bozkır ve Güneysınır, güneydoğuda ise Karaman ile komşu. İlçenin yüzölçümü 2.295 km² olup, ilçe merkezi 25 km²'lik alana sahip ve denizden yüksekliği 1.013 metre. Çumra, on iki merkez mahalle, on kasaba ve otuz köyden oluşarak toplam kırk mahalleyi barındırıyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor.jpeg

ÇUMRA’NIN İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Çumra'nın ismiyle ilgili farklı rivayetler bulunuyor. Birinci rivayete göre, Karaman Beyi Pir Ahmet, Osmanlı'ya karşı birleşme çağrısı yaparken kullandığı "cümlemiz" sözü zamanla Çumra'ya dönüşüyor. Diğer rivayete göre ise, Yavuz Sultan Selim Mısır seferinden dönerken askerlerinin bataklığa saplanıp "Çemrenin!" demesi bu kelimenin zamanla Çumra'ya dönüşmesine neden oluyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-001.jpeg

KONYA'NIN %3,53'ÜNÜ KAPLIYOR

Çumra, Konya'nın %3,53'ünü kaplayan, Toroslar'a açılan güney kapısı konumunda.
İlçe, ova ile başlayıp, Dinek ve Apa hattında ormanlık alanlara dönüşüyor. Çarşamba Çayı, ilçenin can damarı olduğundan Mavi Boğaz yolu ile Beyşehir ve Bozkır bölgelerinden besleniyor. Hotamış Gölü ise son yıllarda kurudu. Çumra, geniş bir tarımsal ürün yelpazesiyle önemli bir merkez olup, iklimi kışın soğuk ve kar yağışlı, yazın ise sıcak ve kurak. Çumra Meteoroloji İstasyonu, 1927'de kuruldu. Verilere göre Çumra’nın en düşük sıcaklık -26,8 derece en yüksek ise 39,9 derece olarak kaydedildi. Ovanın toprakları alüvyonlu, zengin fakat tuzluluk ve erozyon problemleri yaşanıyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-002.jpeg

NÜFUSU

TÜİK, 2024 yılı nüfus sayımına göre Çumra’nın güncel nüfusu 68 bin 551 kişi olarak kaydedildi.

ANADOLU’NUN EN ERKEN YERLEŞİM YERİ

Antik dönemde Çumra, Lykaonia Ovası'nda yani bugünkü Konya Ovası’nda yer almaya devam ediyordu. Bölge, güneydeki dağlık alanlarıyla Isauria, doğusunda Kapadokya, kuzeyinde Galatya ve batısında ise Frigya ile komşuydu.

Bozkır ve Beyşehir çevresinden gelen Çarşamba Suyu, Konya Ovası’nın çöl olmasını engelleyerek bölgeye hayat verdi. Son yıllarda kuruyan Aslım ve Hotamış bataklıkları ise, bölgedeki su kaynaklarının can damarları halindeydi. Bu su kaynaklarının etkisiyle, Anadolu’nun en erken yerleşmelerinden bazıları Konya Ovası’nda ortaya çıktı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-005.jpeg

İLK İNSAN İZLERİ ÇUMRA’DA

MÖ X. bin yılına tarihlenen Epipaleolitik Pınarbaşı, MÖ VIII. bin yılına ait Akeramik Neolitik Boncuklu ve MÖ 7400 civarındaki Neolitik Çatalhöyük yerleşmeleri, bölgedeki ilk insan izlerini oluşturuyor. Bu yerleşimler, MÖ XIII. bin yıllarında Konya Gölü’nün kıyı kordonu boyunca gölün çekilmesiyle paralel olarak ortaya çıkıyor. MÖ VIII. bin yıllarında ise gölün suları, Hayıroğlu ve Çumra çevresinde yerleşime olanak verecek kadar geri çekildi.

Hayıroğlu Boncuklu’da tespit edilen taş eserler, burada yapılan kazılarda ortaya çıkarak, bölgenin Çanak Çömleksiz Neolitik dönemin erken safhasına ait olduğunu gösteriyor.
Bu dönemin, Çayönü, Suberde, Erbaba ve Çukurkent gibi yerleşimlerle çağdaş olduğu belirlendi. Ayrıca, Çatalhöyük'ün erken tabakalarının da bu yerleşimlerle çağdaş olduğu, 2001 yılı kazılarında yeni ortaya çıkan dört tabaka ile kanıtlandı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-006.jpeg

Dünya uygarlık tarihinde önemli bir yer tutan Çatalhöyük’e ilk kazılar 1960-64 yıllarında J. Mellaart ve 1993 yılından itibaren I. Hodder’in başkanlığında yapıldı.

Çatalhöyük, Çumra'nın 11 km kuzeydoğusunda, Çarşamba Suyu’nun doğu ve batısında yer alan iki höyükten oluşuyor. Doğudaki höyük Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik döneme ait.
Deniz seviyesinden 980 m yükseklikteki bu yerleşim, Çarşamba Suyu çevresindeki açık alanlı ormanlarda hayvan otlatmaya elverişli bir bölgeydi. MÖ VIII. bin yıl ortalarında, Çatalhöyük ve çevresindeki yerleşimler, önemli bir yol ağına sahipti.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-007.jpeg

Çarşamba Suyu’nun Toroslardan taşıdığı alüvyonlar, bölge uygarlığına büyük katkı sağladı. Ancak tarih öncesi yerleşmelerin yoğunluğu, tarihi çağlarda duraklayarak, Orta Çağda ise geriledi.

KALKOLİTİK VE İLK TUNÇ ÇAĞLARINDA YERLEŞİM AZALDI

Çumra, özellikle Neolitik Çağ'da Çatalhöyük gibi önemli yerleşimlere sahipken, Kalkolitik ve İlk Tunç Çağlarında yerleşim sayısında azalma görülüyor. Ancak bu dönemde de Timraş gibi önemli höyükler, bölgenin bağlantı noktası olma özelliğini koruyordu.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor.jpg

Hitit Döneminde ise yeni yerleşimler ortaya çıkarak bölge, Anadolu'daki büyük devletlerin etkisi altına girdi. Özellikle MÖ II. binyıldan sonraki siyasi çatışmalar, Çumra çevresini olumsuz etkiledi.

MÖ II. bin ortalarında, Kızılırmak havzasındaki Hitit Devleti'nin Batı Anadolu'daki Arzava Konfederasyonu’na karşı yaptığı seferler, bölgedeki geçiş yollarını etkileyerek iskan coğrafyasını değiştirdi. Küçük yerleşmeler, büyük merkezler etrafında toplandı ya da dağlık bölgelere kaydı.

Çumra çevresini Bozkır, Seydişehir, Beyşehir ve Konya-Karaman arasındaki doğu-batı yollarına bağlayan höyükler arasında Alibeyhöyüğü, Timraş (Gökhöyük), Kısıkyayla ve Balcıkhisar bulunuyor. Bu höyükler, tarih öncesinden Roma-Bizans Dönemi’ne kadar süreklilik gösterdi.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-003.jpg

MÖ 1200-MÖ 600 YILLARI ÇUMRA

Hitit Devleti’nin yıkılışından Perslerin Anadolu’yu işgali dönemine kadar geçen zaman, Demir Çağı olarak adlandırılıyor. Bu dönemin MÖ 800 yıllarına kadar olan kısmı ise Erken Demir Çağı olarak bilinir.

ERKEN DEMİR ÇAĞI

MÖ 1200 yıllarında, Doğu Avrupa’daki kuraklık ve kıtlık nedeniyle büyük bir kavimler göçü yaşandı. Açlık çeken kavimler, Anadolu’daki Hitit Devleti ve Mısır’a yöneldi. Ege ve Anadolu’dan hareket eden göçmenler, Hitit Devleti’ni yıkıp Mısır’a kadar ilerlediler. Mısır firavunları, bu göçlerin etkilerini saray ve tapınak duvarlarına yazdırarak kayda geçirdiler.

Hititlerin yıkılmasına rağmen, Mısır ayakta kalmayı başardı. Asur Devleti ise daha doğuda güçlendi. Asur, Anadolu'nun Güneydoğu ve Çukurova bölgelerini işgal ederek Hitit Devleti’nin kalıntıları olan Tabal krallıklarını vergiye bağladı. Bu dönemde, Çumra çevresi Asur’a bağlı Tabal krallarının kontrolündeydi.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-004.jpg

MÖ 1200-MÖ 800 yılları arasında Anadolu’da yazılı belgelerin azalmasıyla bölge kaotik bir döneme girdi. Karaman-Konya sınırındaki Kızıldağ’daki Hartapuş Anıtı bu dönemin önemli anıtlarından biri olarak göze çarpıyor.

Kızıldağ, Çumra’ya 20-25 km kadar uzaklıkta yer alıyor. Hartapuş adlı, bir Geç Hitit kralına ait bu anıtlar, Kızıldağ’ın yanı sıra Karadağ’ın da zirvesinde yer alıyor. Yazıtlar, şekil ve Hartapuş’a ait kazıma resmin niteliği yönünden, MÖ X.-MÖ VIII. yüzyıllar arasına tarihleniyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor.webp

TAMPON BÖLGE OLARAK KULLANILIYORDU

MÖ VI. yüzyılda, bölge Frigler ile Asurlar arasında tampon bir bölge olarak işlev görüyordu. Asur belgelerinde Frigler "Muşki" olarak adlandırılırken, bu bölgenin güneyinde Asurlular ile Frigler arasındaki çatışmalar yaşanıyordu. Aynı dönemde, Friglerin Anadolu'daki rolü, Lidyalılar ile Mezopotamya'da Asurluların rolüyle örtüşüyordu. Babil Kralı Neriglissar, MÖ 557/556 yıllarında Torosların güneyinde Pirundu Kralı Appuaşu'yu yenerek, Appuaşu'nun Lidya topraklarına kaçmasına sebep oldu.

Persler, Lidya egemenliğine son vererek bölgeyi önemli bir ulaşım yolu haline getirdi. Genç Kyros'un ordusunda Yunanlı komutan olarak görev yapan Xenephon, İran'a yapılan seferi sırasında, ordusunun Frigya'nın Ikonion kentinde üç gün konakladıktan sonra, Lykaonia Ovası'nda beş gün boyunca otuz fersenk ilerlediği biliniyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-012.jpg

Kyros, düşman bölgesi olarak gördüğü Çumra ve çevresini yağmaladı. Onun güzergâhı Konya-Karapınar-Ereğli arasında yer alırken, bu bölgenin halkı Lykaonialılardı.
Büyük İskender'in ölümünden sonra, bölge Selevkoslar'a kaldı. Selevkosların bölgedeki yönetimi, MÖ 188'de Romalıların desteğiyle Bergama Krallığı ile yapılan barış antlaşması ile sona erdi.

Bölge, bir süre Bergama Krallığı'nın egemenliği altındaydı. MÖ 133 yılında III. Attalos, Bergama topraklarını Roma'ya bıraktı ve Roma, MÖ 129'da Asya eyaletini kurdu. Ancak Roma'nın bölgede fiili egemenliği kurması uzun yıllar sürdü. Roma'nın bölgedeki egemenliği, Kilikya'daki Isauria korsanlarının etkisiz hâle getirilmesiyle sağlandı.
Büyük İskender'den itibaren, bu korsanların bölgedeki varlıkları sürekli olarak yazılı kaynaklarda belirtiliyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-015.jpeg

Roma, bölgeyi tam olarak MÖ 74'te komutan Publis Servilius ile ele geçirdi. Ancak, kısa bir süre sonra bölge, Roma'nın vassalı olan Galatya Kralı Amyntas’a bırakıldı.

Amyntas’ın Homanadlar tarafından öldürülmesinin ardından, Isauria bölgesinde bir siyasal boşluk oluştu. Bu boşluğu doldurmak amacıyla Roma İmparatoru Augustus, MÖ 9'da Hatunsaray’da Lystra kolonisini kurarak bölgedeki askeri gücünü artırdı. Roma, Toros eksenli Isauria eyaletinin sınırlarını Çumra civarına kadar genişleterek 371-372 yıllarında kurulan Lykaonia vilayetine dahil edildi.

Roma Dönemi'nde, Çumra çevresinde zayıf bir yerleşim görülürken, yerleşmeler çoğunlukla dağlık bölgelerde yoğunlaştı. Bu değişimin başlıca nedenleri, doğu-batı istikametinde yapılan askerî seferlerin halkı yerinden etmesi ve sıtma gibi doğal felaketlerin etkisi olarak biliniyor.

SÜLEYMAN ŞAH TARAFINDAN FETHEDİLDİ

Çumra, 1080'li yıllarda Konya fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedildi. Göçebe Türkmen aşiretleri, kırsal bölgelerde konargöçer yaşam tarzını benimsedi. Zamanla yerleşik hayata geçerek yeni köyler kuruldu.

Selçuklu döneminde, melikler ve ikta sahipleri köyleri, "dehkan" adı verilen köy sahiplerine satardı veya kiraya verirdi. Çumra, İçeriçumra olarak bilinen yerleşim yeri olarak Selçuklu ve Karamanoğulları döneminde varlığını sürdürdü.

Bölge, başlangıçta sazlık ve bataklıkken, Türkmenler tarafından suyun bol olduğu İçeriçumra'da yerleşim kuruldu.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-012.jpeg

Çumra, Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılmasının ardından 1320’li yıllarda Karamanoğullarının denetimine girdi. 1391’de Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezit, Karaman bölgesini Osmanlı topraklarına kattı, ancak 1402'deki Ankara Savaşı’ndan sonra Karamanoğulları tekrar bölgeyi kontrol etti. Karamanoğlu İbrahim Bey, Çumra’da cami ve kervansaray gibi önemli yapılar inşa ettirdi. İçeriçumra’daki Karamanoğlu İbrahim Bey Camii, bu dönemin en önemli yapısı olarak dikkat çekiyor.

Çumra’da uygulanan ortakçılık sistemi, çiftçilerin devletten sağladıkları tohum ve araçlarla ürünlerinin yarısını devlete vermelerini öngörüyor. 1467’de ise Fatih Sultan Mehmet tarafından bölge Osmanlı idaresine dahil edildi.

FATİH SULTAN MEHMET OSMANLI TOPRAKLARINA KATTI

Çumra, 1391-1402 yıllarında Osmanlı hâkimiyetindeyken, Ankara Savaşı sonrası tekrar Karamanoğulları idaresine geçti. 1467’de ise Fatih Sultan Mehmet tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Fatih dönemindeki tahrir defterine göre, Karaman ili 11 vilayete ayrıldı.

Çumra, Konya kazasına bağlı Sahra nahiyesinin bir köyü olarak kaydedildi. 1500’deki tahrir defterinde ise Karaman bölgesi Vilayet-i Karaman olarak anıldı. 1864'teki Vilayeti Nizamnamesi sonrası 1871’de Sahra nahiyesi kaldırılarak Çumra, Hatunsaray nahiyesine bağlandı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-013.jpeg

Çumra, 1900'lerin başından 1926’ya kadar Konya'ya bağlı bir nahiye olup, askerlik açısından Seydişehir’e, adli bakımdan ise Bozkır’a bağlıydı. Selçuklu ve Karamanoğulları dönemlerinde uygulanan ortakçılık sistemi, Osmanlı'nın erken yıllarında yerini reayaya bırakıldı. Ancak sonraki yıllarda sistem yeniden uygulanmaya başlandı, bu dönemde sulak ve kıraç alanlarla ilgili zorluklar yaşandı. Çumra halkı, sulak arazilerinin olmadığını belirterek mahsul vergisinin kaldırılmasını istedi. Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptığı araştırmalar sonucunda, Çumra'nın suğla karyesi olduğu tespit edilerek sulak alanların ürününün yarısının devlete verilmesi kararlaştırıldı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-009.jpeg

TARIM VE HAYVANCILIK YAPILIYORDU

Osmanlı Dönemi'nde Çumra’nın başlıca gelir kaynakları arasında buğday, arpa, hayvancılık ve bağcılık yer alıyordu. Çumra, şehzade hassına bağlıydı ve öşür gelirleri Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti’ne aitti. 1518’de 23.300 kile hububat üretimi gerçekleşti, ancak üretim zamanla düştü. 1530'larda nüfus yaklaşık 360, 1540’ta ise 625’e çıktı. XIX. yüzyılın başından itibaren nüfus azalmaya başladı, kuraklık, savaşlar ve kıtlıklar büyük etken oldu. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Konya Ovası’ndaki savaşı sonrası Çumra bölgesi büyük zarar gördü ve bazı köyler terk edildi.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-014.jpeg

İLK GÖÇMENLER 1883’TE GELDİ

1860’tan itibaren metruk yerleşimlere göçmen yerleştirilmesi planlandı ve ilk göçmenler 1883’te gelmeye başladı. 323 kişilik Nogay Türkü topluluğu Çumra civarına yerleştirildi. Ardından Kırım Türkleri de Hamidiye köyüne iskan edildi. 1890'larda Bulgaristan’dan gelen göçmenler, Simi ve Balçıkhisar’a, 1912’de ise Batum-Artvin bölgesinden gelen 26 hane Kınık mevkiine yerleştirildi. Osmanlı son döneminde, 1908-1913 yıllarında Beyşehir Gölü ile Çumra Ovası arasında bir kanal açılarak sulama tesisleri inşa edildi.

Çumra'nın gelişimi, İstanbul-Hicaz Demiryolu Projesiyle de hızlandı. Bölge halkının karşı çıkması sonrası demir yolunun istasyonu bugünkü ilçe merkezine yapıldı. Bu gelişmelerle Çumra ilçesi oluşmaya başladı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-003.jpeg

1926’DA İLÇE OLDU

Çumra, 26 Haziran 1926’da çıkarılan 877 Sayılı Kanun ile ilçe statüsüne kavuştu.
Başlangıçta İçeriçumra beldesi ilçe merkezi oldu. O dönemde ilçe merkezinde olan İskele bölgesinde yalnızca tren istasyonu, sulama tesisleri ve lojmanlar bulunuyordu.
Mustafa Kemal Atatürk, 1926’daki bir tren yolculuğunda Çumra İstasyonu’nda yaptığı inceleme sonrası, bölgenin gelişimine önem verilmesi gerektiğini belirterek, Çumra’nın ilçe olmasına katkı sağladı.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-004.jpeg

İlk belediye başkanı Rakım Çumralı, belediye teşkilatını İçeriçumra'dan bugünkü Çumra merkezine taşıyarak burada iskân faaliyetlerini başlattı.

İçeriçumra’da 1957’de belediye teşkilatı kurulmasıyla kasaba statüsüne kavuştu.
Çumra, 1936-1938 yılları arasında Romanya ve Bulgaristan’dan gelen muhacirlerle hızla gelişmeye başladı. Dobruca, Köstence ve diğer bölgelerden gelen 300 hanelik göçmen, İzzetbey ve Bardakçı mahallelerine yerleştirildi.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-001.jpg

Yapılan ihaleyle modern muhacir evleri inşa edildi ve Bardakçı Mahallesi bu dönemde modern bir görünüme kavuştu.

1951’de Komünist Bulgaristan’ın tehcir ettiği 250 muhacir, çoğunlukla Çumra köylerine, bazıları ise İzzetbey ve Bardakçı mahallelerine yerleştirildi. Bu gelişmelerle Çumra, zamanla modern bir şehir görünümüne kavuştu.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-005.jpg

BİLİME EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR

Çumra, 2000 ve 2008 yıllarında önemli bilimsel etkinliklere ev sahipliği yapmasıyla dikkat çekiyor.

2000’de düzenlenen I. Uluslararası Çatalhöyük’ten Günümüze Çumra Kongresi, Çumra Belediyesi ve Selçuk Üniversitesi işbirliğiyle yapılarak bildiriler bir cilt hâlinde basıldı.
2008’de ise "Medeniyetin Beşiği, Tarımın Öncüsü, Dünü, Bugünü, Yarını" adlı sempozyum, geniş katılımla düzenlendi, bildiriler iki cilt olarak yayımlandı.

Bu etkinlikler, Çumra'nın tarihi ve kültürel değerlerini gözler önüne serdi.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-008.jpg

ÇEŞİTLİ KÜLTÜRLERİN BİRLEŞİMİ

Çumra, çeşitli göçlerle zenginleşen bir kültürel birleşim olarak öne çıkıyor. İlçe merkezinde ve köylerinde, Türkmen, Yörük, muhacir gibi farklı toplulukların gelenekleri birbirinden ayrılıyor.

Her mahallenin ve köyün kendine özgü örfleri bulunurken, sosyal dayanışma ile uyum içinde bir yaşam sürdürülüyor.

Türkmen gelenekleri Türkmencamili ve Türkmenkarahüyük'te, Yörük gelenekleri Erentepe ve Dinlendik gibi köylerde, Nogay-Tatar gelenekleri Seçme ve Fethiye’de, dağlı gelenekleri Apa ve Tahtalı'da, Balkan gelenekleri ise Balçıkhisar ve Gökhüyük’te kendini gösteriyor.
Yemek kültürü, düğün ve diğer geleneklerdeki farklılıklar, Çumra’nın kültürel zenginliğini oluşturuyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-007.jpg

HER KÜLTÜRÜN LEZZETİ MEVCUT

Çumra, zengin bir yemek kültürüne sahip olup, Selçuklu ve Osmanlı mutfağından izler taşıyor. Bölgedeki yemekler, muhacirlerin, Yörük ve Türkmenlerin geleneksel tarifleriyle çeşitlendiği görülüyor. Dağlı ve ovalılara ait etli bulgur pilavı, arabaşı, papara, sarma, höşmerim gibi lezzetlerin yanı sıra, Çumra’da kavut ve taptapı gibi yöresel tatlılar da büyük beğeni topluyor. Bu çeşitlilik, Çumra'nın mutfak kültürünün ne kadar zengin olduğunu gözler önüne seriyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-010.jpeg

KAVUNUYLA 79 TESCİLLİ LEZZETİN BAŞINI ÇEKİYOR

Çumra Kavunu, Konya'nın 79 tescilli lezzetinden biri olarak hem Türkiye'de hem de dünyada adını duyuruyor. Yaz aylarında yetişen, tatlı ve sulu yapısıyla beğeni toplayan bu kavun, Çumra'nın verimli topraklarında üretiliyor. Hem yerel pazarlarda hem de çevre illerde büyük talep gören Çumra Kavunu, ilçenin tarımsal kimliği ve ekonomisinde önemli bir yer tutuyor.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-010.jpg

MODERNLEŞME YÖRESEL KIYAFETLERİ UNUTTURDU

Çumra, modernleşme süreciyle birlikte kültürel farkların ve yöresel kıyafetlerin zamanla tek tipleşmeye başladığı bir yer oldu.

Ancak, özellikle Yörük ve Türkmen kadınları bayram ve düğünlerde hala geleneksel kıyafetlerini giymeye devam ediyor.

Çumra'da, muhacirler ve Yörüklerin giyimleri arasında belirgin farklar bulunuyor. Örneğin muhacir kadınları özel günlerde ipek veya kadife kumaştan şalvar ve yelek giyerken, Yörük kadınları ise pullu fesler ve işlemeli yelekler tercih ediyordu.

Ayrıca, Çumra'da muhacirlerin düğünleri özel törenlerle başlıyordu. Bu gelenekler zaman içinde modernleşme etkisiyle kısmen unutuldu.

konyanin-dunyaya-baslangici-hatirlatan-ilcesi-bilimi-hala-pesinden-kosturuyor-009.jpg

GELENEKSEL DOKUMA YERİNİ SANAYİ ÜRÜNLERİNE BIRAKTI

Çumra'da geçmişte önemli bir yer tutan el sanatları, günümüzde büyük ölçüde unutulmuş durumda.

2002 yılında kurulan ÇUMELSAN ile Çumralı kadınlara kilim dokumacılığı öğretilmiş olsa da, artık geleneksel dokuma yapılmıyor.
Eskiden dokunan halı, kilim, çul ve heybe gibi ürünler yerini sanayi ürünlerine bıraktı.

Örgücülükte ise yün ve orlon ipten çorap, patik ve yazma kenarı oya işlemesi yaygındı. Ayrıca, kanaviçe ve etamin işleme de önemli bir yer tuttuğundan yastık ve namazlıklarda kullanılıyordu.

Çumra'da, bölgede bolca yetişen üzerlik otunun tanelerinden yapılan nazarlıklar ise hala üretilmeye devam ediyor.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
  • m silim / 18 Şubat 2025 09:03

    yıllarca sulu ve verinmli topraklar la uretım yapıldı ama simdi baraj var su yok buda dsi calısmaları yetersiz susuz kaldık

    Yanıtla (0) (0)
  • Ayten Şahinkaya (Kırcalı) / 16 Şubat 2025 09:49

    Teşekkürler bilgileriniz içinler nekadar yaşamasam da memleketim güzeldir hoşça kalın.

    Yanıtla (0) (0)