Yüzyılın felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken günlük hayatın rutinlerine dönmek kolay olmuyor.
Bugün İstanbul’da oynanan maç ne oyuncular için kolaydı ne seyirciler için.
Bazı acılar vardır tarifi imkansız…
Bazı acılar vardır acıdan öte…
Bazı acılar vardır toplumları derinden sarsan…
İşte Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler böyle bir acı bıraktı ardından…
Acının siyaseti olmaz. Acının ekonomisi ölçülmez. Acının edebiyatı yapılmaz.
Acının tüm dünyada ortak bir dili vardır, hüzün, keder, dua…
Çok gördüm.
Ayıp saydım.
Hayret ettim.
Üzüldüm, sitem ettim, garipsedim.
Fenerbahçe seyircisinin böyle bir ortamda “hükümet istifa” diye tempo tutması ne futbol ahlakına yakıştı, ne Fenerbahçelilik etiğine.
Bu tezahüratı yapanlar Fenerli olamaz. Futbolsever olamaz. İnsan olamaz.
Tesbit edilip bir daha stada alınmamalı.
Maça gelince.
Zaten bir umudumuz yoktu.
Ne galibiyet bekliyorduk, ne beraberlik.
Ancak iyi futbol görmek istiyorduk.
Görmek istediğimizi de göremedik. Mücadele ruhu kalmamış bir takım gördük sahada. Bu arzusuzluk, bu mücadele ruhu, bu teknikle mümkün değil.
Bana sorarsanız.
Bu sezon gitti.
Alabileceğimiz kadar puan alıp gelecek sezona hazırlık yapmalıyız.
Benim artık bir umudum yok.