Futbol milyonların aşkı.

Futbol, çocukların hayal dünyası.

Futbol, toplumun ortak paydası.

Futbol; heyecan, adrenalin, coşku, aktivite, hareketlilik.

Şüphesiz günümüzde futbol sadece ülkemizde değil tüm dünyada sevilen bir spor türü. Aynı dili konuşmayanlar dahi doksan dakika boyunca yan yana oturup aynı duyguları paylaşabiliyor.

Bu ülkede yıllardır bir hakem tarafsızlığı sorunu vardı. Çokça tartışılan bu konuda sonuca varılmasa da izafi bir kavram olduğundan belirli noktada uzlaşma sağlanabiliyordu.

Ama şimdi durum farklı.

Adaletle maç yönetsin diye eline düdük verilen hakemler bahis garabeti ile suçlanıyor. Federasyon başkanının açıkladığı bahis oynayan hakem sayısı öyle, böyle değil. Hakemlerin üçte ikisi bu pisliğe bulaşmış durumda.

Şimdi futbolseverler soruyor.

Hangi şampiyonluklar doğruydu?

Hangi küme düşen takımlar hak ederek düştü?

Madem düdüğünüzü sattınız niye vaktimizden ve naktimizden çaldınız?

Atalarımız “Hırsız içerdeyse kapı kilit tutmaz” demişler. Meğer hırsız sahanın tam da içinde, ortasındaymış.

Dün bahis oynayan hakemler açıklandı. Hadi diyelim temiz olanlarla veya yurt dışından teminle şimdilik ligleri sürdürdük. Peki, bu işin içinde yarın oyuncular da çıkarsa durum ne olacak?

Ben ülke futbolunun geleceğini hiç iyi görmüyorum.

Açıklanan tablo telafi edilebilecek limitin çok ötesinde.

Futbol dünyası kendi kendini yiyip bitirmiş durumda.

Bu meseleye sadece federasyonun el atması yetmez. Siyaset, yargı, bürokrasi, medya ve diğer taraflar ortak hareket etmeli. Ülkemize yakışmayan bu çirkinliği yok etmek için taraflar el ele vermeli.

Yürürken konuyu konuşan iki genç futbolseverin söylediklerine kulak misafiri oldum.

Biri, “Bir futbolumuz vardı onu da elimizden aldılar” diyordu.

Diğeri ona, “Sorma kardeş, bir daha maça gidersem….” şeklinde cevap veriyordu.

Bu diyalogdan hareketle bir çağrıda bulunuyorum tüm taraftarlara.

BU HAFTA KİMSE MAÇA GİTMESİN.

Hakemler çalsın, oyuncular oynasın.

Zaten bugüne kadar da böyle yapmışlar. Biz enayiliğine kanmışız, bunlara…