Hayatını down sendromlu ikizlerine adadı
Down sendorumlu ikizleri için iş hayatını bırakan Sevgi Talaşçıkaran, çocuklarını hayata özenle hazırlıyor.
Down sendorumlu ikiz çocukları olan Sevgi Talaşçıkaran, evlatları uğruna işinden ve hedeflerinden vazgeçerek onlara güzel bir gelecek hazırlama için mücadele ediyor.
Hayatını 2006 yılında Eser Talaşçıkaran ile birleştiren ve bir yıl sonra tek yumurta ikizlerine hamile olduğunu öğrenen anne Talaşçıkaran, evlatlarını kucağına alma hayaliyle sorunsuz bir süreç yaşadı. Doğumdan sonra Emirhan ve Batuhan ismini verdiği bebeklerinin down sendromlu olduğunu öğrenen Talaşkıran, ilk başlarda yaşadığı olayın üzüntüsünü üzerinden atamadı.
Kendine geldikten sonra evlatları için "Ne yapabilirim?" düşüncesi üzerinde duran Sevgi Talaşçıkaran, ilk olarak 13 yıl yaptığı bankacılık mesleğinden istifa ederek tüm zamanını çocuklarına ayırmaya başladı.
Bu sürecin ardından sendromla ilgili daha fazla bilgi sahibi olan ve araştırma yapan fedakar anne, 12 yaşına gelen çocuklarının iyi bir eğitim alması ve geleceğe daha iyi hazırlanması için elinden gelenin fazlasını yapmaya devam ediyor.
Çocukları için verdiği mücadeleyi anlatan Sevgi Talaşçıkaran, evlatlarının durumunu doğumdan sonra öğrendiğini ve bir ay boyunca yaşadığı üzüntüyü atlatamadığını belirtti.
Kendini toparladıktan sonra artık hayatına iki hediye verildiğini anladığını ve bunun için mücadele etmeye başladığını aktaran Talaşçıkaran, Emirhan ve Batuhan ile bambaşka bir dünyayla tanıştığını söyledi.
İnsanların dert edindikleri şeylere artık güldüğünü söyleyen Talaşçıkaran, şöyle devam etti:
"Hayatta o kadar ciddi şeyler var ki, sorunlar var ki yani yaşamsal. Emirhan ve Batuhan ile bir, iki ay çok bocaladım. Ne yapacağımı bilmiyorum, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sonra araştırmaya başladım. Ne yapabilirim, ne edebilirim? Kendi ailemin ve eşimin ailesinin desteği ile toparladım ve araştırmaya başladım. Okullarına başladık, yedi aylıkken eğitime başladık. Bütün down sendromu olan ailelere de şunu öneriyorum asla pes etmesinler, her zaman çocuklarının arkasında dursunlar yani gerçekten verdiklerinizi alıyorlar. Zor evet zor ama çok güzel bir duygu benim onlar ile hiçbir sıkıntım yok."
"Biz seçilmiş aileyiz"
Talaşçıkaran, çocuklarını büyütürken adeta kendisinin de yeniden büyüdüğünü ve onlardan çok şey öğrendiğini kaydetti.
İnsanlara, hayvanlara ve bütün dünyaya artık daha farklı, sevgiyle baktığını dile getiren Talaşçıkaran, şunları söyledi:
"Bu acımak değil, bu sevgi. Bana onlar sevgiyi öğretti. Ben gerçekten sevgiyi bilmiyormuşum. Onlarla öğrendim. Hani bir şey beklemeden, karşılıksız sevgiyi ben Emirhan ve Batuhan ile öğrendim. Şu an yine olsam yine Emirhan ve Batuhan'ın annesi olmak isterdim. Evet çok zor ama çok da güzel bir şey, çok güzel bir duygu. Diğer annelerin bir tane, bende iki tane olduğu için ben hep diyorum yani biz seçilmiş bir aileyiz. Demek ki o sevgiyi verebileceğime inandığı için herhalde bakıyoruz, seviyorum çok seviyorum. Yani dünyada hiçbir şey onların yerini tutmaz benim için yani onların sevgisi bambaşka bir şey."
"İnsanlar bizi yoruyor"
Çocukların eğitim sürecinde ilk başta zorluk yaşadıklarını ancak şimdilerde bunu aştıklarını anlatan Talaşçıkaran, eğitim gördüğü okuldaki arkadaşlarıyla evlatlarının normal arkadaş olarak eğitimlerini sürdürdüklerini ifade etti.
Dışarı çıktığında insanların bakışlarından çok rahatsızlık duyduğunu dile getiren Talaşçıkaran, "İnsanların bakışları, gereksiz yere bakışlar... Gelip yanınıza 'Allah kolaylık versin, benim akrabamda da var, çok zor.' demeleri. Ya sana ne, sana ne! Bakan benim, eden benim sana ne yani... Bunlar bizi yoruyor. İnsanlar bizi yoruyor. Başka bir şey değil yani. Ben onlar ile çok mutluyum, onlar ile seviyorum yaşamayı. Biz onlarla artık bir dünya kurmuşuz ama insanlar bakış açılarını değiştirip biraz da çocuklarla diyalog kurmaya çalışsalar çok daha güzel olacak." diye konuştu.
Çocuklarının daha iyi eğitim almalarını istediğini belirten Talaşçıkaran, artık insanların kendilerine acıyarak değil de sevgiyle bakmasını çok arzuladıklarını söyledi.
Sevgi Talaşçıkaran, insanların artık bazı kişilerin farklı olduğunu ve bunlarla yaşanılması gerektiğini öğrenmesi gerektiğini ifade ederek, çocuklarıyla ilgili hayalleri ve isteklerini şöyle anlattı:
"Çocuklarımın, onları anlayan, daha çok bilen insanlar ile eğitim almalarını isterdim. Çocuklar ne verirsek onu alıyorlar, doğru verildiğinde alıyorlar ama bazen biz de doğru şeyleri veremeyebiliyoruz. Doğru davranamayabiliyoruz hani onların istediği şekilde. Benim en büyük isteğim onların hayata katılması, bir işlerinin olması. İnsanların bakış açılarının kırılmasını istiyoruz. Elimizden geldiği kadar bu algıyı yıkmaya çalışıyoruz. Emirhan ile Batuhan'ın hayatta bir işinin olması, spor yapmaları, tek başlarına bağımsız yaşamlarını sağlayabilmemiz. Başka bir şey değil. Tek istediğim ben bu dünyadan gittikten sonra gözüm arkada kalmasın yani Emirhan ile Batuhan kendine bakabilsin, bakamasa da ihtiyaçlarını en aza indirebilsin yani kendi ihtiyaçlarını giderebilsinler. Her annenin en büyük isteği bu."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.