Huzurevinde kalan Rıza Konyalı türkülerini arkadaşları için söylüyor
Türk halk müziğinin önemli temsilcilerinden Rıza Konyalı, ilerleyen yaşına rağmen, hayatını sürdürdüğü huzurevinde sazıyla arkadaşlarına moral veriyor.
Yaklaşık 67 yıllık müzik kariyerinde 450 taş plak çıkaran 87 yaşındaki sanatçı Rıza Konyalı, hayatını sürdürdüğü huzurevindeki arkadaşlarına türküleriyle moral kaynağı oluyor.
Konya'nın Dolapcami Mahallesi'nde 1933'te dünyaya gelen 2 çocuk, 4 torun sahibi Konyalı'nın müziğe ilgisi küçük yaşlarda başladı.
Saz çalan amca çocuklarından da etkilenen Konyalı, müziğe cura çalarak adım attı. Çocuklarındaki yeteneğini fark eden aile, o dönem evlerindeki 2 atı satıp küçük Rıza'ya saz aldı.
Sesi ve sazdaki hüneriyle kısa sürede dikkatleri üzerinde toplayan Konyalı, ilerleyen süreçte sahneye çıkmaya başladı.
Askerlik dönüşü İzmir'e yerleşen sanatçı, bir tanıdığının vasıtasıyla İstanbul'da ilk taş plağını doldurdu. Yavaş yavaş ismini duyuran Konyalı, Müzeyyen Senar, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Mustafa Keser, Neşe Karaböcek gibi birçok sanatçıyla aynı sahneyi paylaştı.
Besteleri ve söylediği türkülerle tanınan Konyalı, kariyeri boyunca 450 taş plak çıkardı.
Rıza Konyalı, hayat arkadaşı Ecmel Konyalı'nın vefatının ardından geçen yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca Sosyal Yaşam Kampüsü'ndeki huzurevine yerleşti.
İlerlemiş yaşına rağmen sazını elinden bırakmayan Konyalı, huzurevi sakinlerinin "müzik" isteğini de geri çevirmiyor.
Türküleriyle kimi zaman neşelendiren kimi zaman da hüzünlendiren Rıza Konyalı, huzurevine ayrı bir renk katıyor.
Rıza Konyalı yaptığı açıklamada, saz çalmaya başladığı gün ünlü biri olacağının hiç aklından geçmediğini söyledi.
Besteleri ve söylediği türkülerde Türk halkının gönlünde taht kurmayı başardığını dile getiren Konyalı, şöyle konuştu:
"Sanat yaşantım 1956 yılında İstanbul'da Müzeyyen Senar ile tanıştıktan sonra değişti. Bir gazinoda uzun hava okumuştum. O esnada kendisi de oradaymış. Beni kulise çağırdı ve türküyü bir daha okudum ve gözyaşlarına hakim olamadı. Daha sonra onun vasıtasıyla ilk taş plağımı çıkarmış oldum."
Memleketinin tanınması için 1980 yılında Keleşer olan soyadını Konyalı olarak değiştirdiğini anlatan sanatçı, yaşamı boyunca sazından bir an bile olsun ayrılmadığını vurguladı.
"Sazım benim hayatım, onsuz yaşayamam." diye konuşan Konyalı, "Her sabah sazımı çalarım. 67 yıllık arkadaşım benim. Benim ekmek torbamdı. Sahnede onun sayesinde para kazandım. Sanat hayatım onun sayesinde devam ediyor. Huzurevinde bile beste yapmaya devam ediyorum." ifadelerini kullandı.
Konyalı, huzurevinde çok mutlu olduğunu, arkadaşlarıyla bol bol yürüyüş yapıp zaman geçirdiklerini söyledi.
Sanatçı olduğu için herkesin kendisine ayrı bir önem verdiğini dile getiren Konyalı, şöyle devam etti:
"Salonda herkes yanıma oturuyor. 'Hayatını anlat.' diyenler oluyor. Muhabbet ediyoruz. Onlara türküler söylüyorum. Bazen karşılıklı ağlaşıyoruz. Bazen onlara saz çalıp, eğlendiriyorum. Onlar da beni alkışlıyor. O zaman çok mutlu oluyorum. Sesimi yıllardır özenle korudum. Sigara ve alkol kullanmadım. Onun için bu yaşımda hala güçlü bir sese sahibim."
"Sayesinde dertlerimizi unutuyoruz"
Huzurevi sakinlerinden 72 yaşındaki Muhittin İşeder de geçmişte Rıza Konyalı'nın türkülerini çok dinlediğini belirterek, "Kendisiyle burada tanışma imkanım oldu, çok iyi bir insan. Bizleri eğlendiriyor. Allah ondan razı olsun. Onun sayesinde tüm dertlerimizi unutuyoruz." dedi.
Mehmet Tarhan ise Konyalı ile aynı odayı paylaştığını, onun sazını bir dakika bile olsun yanından ayırmadığını, ilerleyen yaşına rağmen hala çok güzel türkü söylediğini kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.