Konya’da otizmli çocuklar, eğitim ve terapi ile engelleri aşıyor

Konya’da otizmli öğrenciler, Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Merkezi'nde (SOBE) aldıkları eğitim ve rehabilitasyonlarla engelleri aşıyor. Günlük yaşam becerilerin arttırıldığı merkezde, at biniciliği, spor ve yüzme gibi terapilerle de gelişimlerin hızla sağlanmasına çalışılıyor.

Konya’da otizmli çocuklar, eğitim ve terapi ile engelleri aşıyor

Selçuklu Belediyesi tarafından sosyal sorumluluk projesi kapsamında 2016 yılında 21 bin metrekare alana otizmli bireylerin eğitim ve rehabilitasyon alması için Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Merkezi yapıldı. İçinde at biniciliği, yüzme havuzu, spor salonları ve birebir eğitimlerin görüldüğü sınıfların olduğu merkezin, eğitim faaliyetlerini yürütmek amacıyla da aynı adı taşıyan vakıf kuruldu. Necmettin Erbakan Üniversitesi'nin de desteğiyle belediye ve vakıf işbirliğinde yürütülen eğitim merkezinde otizmli bireyler için eğitim veriliyor.  

'ERKEN TANI KADAR, ERKEN EĞİTİM ÖNEMLİ'

Selçuklu Otizmli Bireyler Vakıf Başkanı Mustafa Ak, otizmde erken tanı kadar, erken eğitimin de önemli olduğunu, bu nedenle de çocukların eğitim merkezinde yoğun bir eğitimden geçtiğini söyledi. Erken ve yoğun bir eğitim sonucu 3 öğrencilerinin otizm rahatsızlığından kurtulduğunu vurgulayan Ak, şunları söyledi:

''Otizmle mücadelenin tek yolu, erken yaşta başlayan sürekli bir yoğun eğitimdir. Biz, 2 ila 5 yaş arasındaki çocuklarımıza yoğun eğitim vermeye çalışıyoruz. Aldıkları eğitim sonucu çocuklarımızda değişim ve gelişimin olduğunu görüyoruz. Eğitim çağını tamamlamış çocuklar için ise spor ve terapi bölümlerimiz var. Bu çocuklarımıza ise günlük yaşamlarını kolaylaştırıcı, çamaşır yıkama, sofra kurma, seramik ve boya yapma ile seracılık gibi eğitimler veriyoruz.''

'AT BİNİCİLİĞİ VE YÜZME GELİŞİME KATKI SAĞLIYOR'

At biniciliği, yüzme ve spor terapilerinin çocukların gelişiminde katkısı olduğunu ifade eden Ak, ''Bilimsel olarak tam kanıtlanmamış olmasına rağmen spor, at binme ve yüzmenin çocukların gelişimi konusunda müthiş etkisinin olduğunu gördük. Dışarıda hiç göz teması ve diyaloga girmeyen çocuklarla, suyun ve ata binmenin rahatlatıcı etkisiyle iletişim sağlayabiliyoruz. Böyle olumlu tepkileri var'' diye konuştu.

140 öğrencinin eğitim gördüğünü ve 100 civarında öğrencinin de eğitim almak için sırada beklediğini belirten Ak, ''Otizmde, birebir eğitim verildiği için masrafı fazla oluyor ve velilerin yükü de ağır oluyor. Biz vakıf olarak bir nebze de olsun bu yükü imkanımız dahilinde hafifletmeye çalışıyoruz'' ifadelerini kullandı.

'OTİZM YOK EDİLEBİLİR'

SOBE'de eğitim alan 3,5 yaşındaki Sıraç Topbaş'ın annesi Beyza Topbaş, oğlu 21 aylık iken  konuşma geriliğinden dolayı götürdükleri psikiyatrist sayesinde otizm tanısının konduğunu söyledi. O günden itibaren de eğitim almaya başladıklarını belirten Topbaş, ''SOBE'den önce Sıraç, çok donuk bir çocuktu, tepkisizdi. Normal yaşıtları gibi değildi. Şu anda normal yaşıtlarına çok yaklaştı. Eğitimlerimiz devam ediyor. Daha önce arkadaşlarıyla çok fazla etkileşim içinde değildi. Şu an daha fazla etkileşim içinde. En güzeli ise konuşmaya başladı. Hızlı bir şekilde ilerliyor. Gün geçtikçe daha çok yaşıtlarına yaklaşıyor'' dedi. 

Otizmin yok edilebileceğin ifade eden Topbaş, aynı durumdaki annelere de tavsiyede bulundu. Topbaş, şunları söyledi:

''Otizm aslında yok edilebilir; ama kesinlikle erken teşhis edilmesi gerekir. Özellikle toplumumuzda erkek çocuklar geç konuşur gibi bir algı var. Artık bunu biraz aşmamız lazım.  Eğer bir çocuk konuşmuyorsa, özellikle işaret parmağını kullanmıyorsa, ismine bakmıyorsa,  sanki biraz tepkisiz gibi geliyorsa ve bu durumu çok az bile hissetseniz muhakkak psikiyatristle görüşün. Küçük yaşlardan itibaren bu tanıyı aldırmaktan korkmayın. Bu tanıya sahip olmak çok utanılacak bir durum değil. Çocuğunuzu kurtarmaya hedeflenin. Tanılara ya da raporlara hedeflenmeyin. O yüzden annelere ilk tavsiyem, çocuklarını sürekli gözetlemeleridir. İyi dikkatli olmaları ve küçük yaştan itibaren de bu tanı varsa, muhakkak uzman biriyle görüşmeleri gerekiyor. Bu ikisi olduğunda Allah'ın izniyle aşılabiliyor; ama bunlardan kaçındığınızda çocuğunuzu kaybetmeye kadar gidebiliyorsunuz.''

'TOPLUM, BU ÇOCUKLARI SEVLEYİ VE KORUMALIDIR'

Otizmli bireylere karşı toplumun bakış acısının da değişmesi gerektiğini ifade eden Topbaş, ''Toplumdan beklentimiz, otizmi bir farklılık olarak görmeleridir. Bu çocukları kabul etmeleri, sevmeleri ve korumalarıdır. Çünkü bu çocuklar için sosyalleşmek çok önemli. Maalesef  normal bir okula gidenler için şunu duyuyoruz, 'Onun yeri burası değil'. Peki neresi? Bu çocuklar normal okullarda olmayacak da, nereye göndereceğiz? Onların yeri bizim yanımız, bizim okullarımız. Her türlü sosyal ortam. Ne kadar sosyal ortama girerlerse, onlar o kadar iyileşecekler'' diye konuştu.

6,5 yaşındaki Nisanur'un annesi Rabia Ateş de, kızının aldığı eğitimler sayesinde yaşıtları gibi davranmaya başladığını ifade etti. Ateş, ''Daha önce çok problemliydi. Otizmliliğinin ağırlığını yaşıyorduk. Şu an hiç fark edilmiyor. Dün tiyatroya gittik. Görevliye kızımın engelli kartını gösterdiğimde, 'Bu çocuk mu otizmli?' diye sordular. Her şey normal gidiyor'' dedi. 

Daha önce davranışlarıyla, şu an arasında çok büyük farklar olduğunu belirten Ateş, ''Daha önce el çırpardı, kafasını yere vururdu, ısırırdı, saçını çekerdi. Her şeyi sıralardı. İnsanların bile dağınık durmasına tahammül edemezdi. Bir tren yolculuğumuzda kadın ve erkeğin elini tuttu, onları birleştirmek istedi. 'Ne yapıyor?' diye sorduklarında, 'Sizi çok sevdi' diye cevap vermiştim. Çünkü Nisanur'un yanında, onun sıkıntılarından bahsetmemek istemiştim. Ama şu an hiç fark edilmiyor. Ata biniyor, yüzüyor, spora geliyoruz. Daha önce hayvandan korkardı, şimdi her şey çok güzel'' diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.