Nurettin Bay

Nurettin Bay

Bunun adı Şeb-i Arus değil, rezalet…

Bunun adı Şeb-i Arus değil, rezalet…

Yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz. Dilimizde tüy bitti. Kalemimizde mürekkep kalmadı. Parmak bastığımız tuşlar aşındı…

Alternatif Şeb-i Arus olmaz.

Şeb-i Arus etkinliği Konya dışında başka hiçbir yerde düzenlenemez.

Mevlana her yerde anılabilir, sema her yerde yapılabilir. Ama Şeb-i Arus, Hazreti Mevlana’nın metfun olduğu yere mahsustur. Her ilin, her coğrafyanın kendine has değerleri vardır, ona saygı duymak gerekir. Hacı Bektaş’ı Veli Nevşehir’dir, Hacı Bayram’ı Veli Ankara’dır, Somunca Baba Malatya’dır,  Ahi Evran Kırşehirdir, Seyyid Burhaneddin Kayseridir, Şaban’ı Veli Kastamonu’dur, Ebul Hasan Harakani Kars’tır…

Ancak başta bizimkilere olmak üzere derdimizi kimseye anlatamadık.

-“Ne olur ki? İstanbul’da da yapılsın. Bak daha fazla seyirci geliyor. Onlar da Şeb-i Arus’tan, Mevlana’dan feyiz alsın.”gibi konunun özünü anlamaktan uzak, bu işin nerelere çekilebileceğinden azade savunmalarla bizi susturmaya çalıştılar.

“Siz böyle bir şeye müsaade ettiğinizde, her yerde herkes kafasına göre bir Şeb-i Arus programı düzenler. ”dedik. Diyoruz.

Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği sözde ‘Şeb-i Arus’ gibi…

Nasıl bir Şeb-i Arus, biliyor musunuz?

Kadın-erkek bir arada sema yapılan… Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okunduğu, naatların aslından uzak, usulüne aykırı seslendirildiği…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sözde Şeb-i Arus’u sosyal medya hesaplarından paylaştı.

Ayıp, yazık, günah…

Ama suçlusu yine biziz. Bu icadı zamanında bizimkiler çıkardı. Bizimkiler İstanbul’da alternatif Şeb-i Arus düzenlediler. Eski köye yeni adet getirdiler.

Biz ilk günden kendimizi yırttık, ama dinleyen olmadı.

Bizi yerel milliyetçilik yapmakla, taşralılıkla suçladılar.

Bugün İmamoğlu, yarın başkası…

Bakalım daha kaç tür alternatif Şeb-i Arus göreceğiz.

Bu arada, etkinliğe tepki gösteren Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a da teşekkür ediyorum. Olması gerekeni yaptı.

Altay, Hazreti Mevlana’nın, “Ben yaşadığım sürece Kur’an’ın bendesiyim, Hazreti Muhammed’in (SAS) izinin tozuyum, kim beni bundan farklı anlatırsa, ondan da-o sözden de şikâyetçiyim” dizeleriyle, tepkisini dile getirdi.

Hazreti Mevlana’nın şikâyetçi olduklarından biz de şikâyetçiyiz.

Josep Borrelli ne diyor?

Diyor ki, “Türkiye dikkate alınacak bir bölgesel güç haline geldi ve inkâr edilemeyecek başarılar elde etti. Maalesef bazı durumlarda Türkiye’nin uluslararası gündemi AB’ninki gibi değil.”

Söyleyen Kim?

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi, Josep Borelli.

Elin Jozep’i anladı, bizimkiler hala anlamadı.

2020’yi değerlendirdiği yazısında aslında çok şey söylüyor.

Diğer tüm söylemler AB’nin yarım asrı aşan çifte standart politikaları ile örtüşüyor.

Özetle, “Türkiye Avrupa güvenliği için çok önemli, NATO üyesi. Bizi Rusya’nın şerrinden, Ortadoğu’nun istikrarsız yapılanmalarından koruyor. Hele hele, düzensiz göçmenlerden… Bundan dolayı bize lazım. Ancak son yıllarda o kadar güçlendiler ki, tehditlerimize aldırış etmiyorlar, dediğimizi yapmıyorlar. Yeniden o eski oyalama dönemimize dönmemiz gerekiyor. Onların bizim için önemli olduğunu söyleyerek pohpohlayıp, içimize de almamalıyız. Ancak uyandılar, artık yutmuyorlar. Acil bir şeyler yapmamız gerekiyor.”

Ben böyle anladım. Çünkü kendimi bildim bileli aynı Türküyü çalıyorlar.

Ama, çaldıkları Türküye karnı tok bir Türkiye var artık, yemeyiz…

AB böyle diyor, peki Putin?

Putin, geçen gün basın mensuplarıyla yılı değerlendiren bir toplantı yaptı.

Söylediklerini aynen yazıyorum. “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şu anda belirli konularda görüş ayrılıklarımız var. Kimi zaman karşıt görüşlerde olduğumuz dahi oluyor. Ancak Erdoğan, sözünü tutan bir adam. Ülkesi için iyi olduğunu düşündüğü bir şey varsa sonuna kadar gidiyor. Bu öngörülebilir bir element. Bu da, kiminle muhatap olduğunuzu anlamanız için çok mühim bir şey.”

Salt okunduğunda sanki iyi şeyler söylüyormuş gibi geliyor.

Evet, bihakkın Erdoğan’ı iyi tanımış.

Ancak, arkasından da dolaylı bir ima var. Diyor ki, ‘kiminle muhatap olduğumuzu anlamanız gerekiyor. Erdoğan ve Türkiye kendi menfaatlerinin olduğu durumlarda geri adım atmıyor.”

Daha Türkçesi, “Güçlü bir Türkiye, sözünden dönmeyen bir Erdoğan ile karşı karşıyayız, işimiz zor.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurettin Bay Arşivi