Covid-19 bir kurgu mu?
Bugün 1 Mayıs işçi bayramı. Tıpkı 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi onu da meydanlarda kutlayamıyoruz. Bakalım Ramazan Bayramını nasıl kutlayacağız.
Koranavirüs tüm dünyanın gündemini değiştirdi. Sadece gündemini mi? Hayatını değiştirdi.
Kapımızı açıp dışarıya çıkmaya, bir dostumuzun elini sıkmaya, bir yakınımızı ziyaret etmeye korkar olduk. Kısıtlamalar, yasaklar, korkular, endişeler…
Koronavirüs bir biyolojik saldırı olabilir mi?
Bir de komplo teorilerine kulak vermekte fayda var. Teorisyenler neler konuşuyor bir bakalım.
Malum. Dünya nüfusu 8 milyar civarında. Kendilerini dünyanın sahibi görenler dünyanın 10 milyardan fazla insanı besleyemeyeceğini savunuyor. Beş-on yıl sonra dünya nüfusu bu rakama ulaştığında ne olacak? Önümüzde iki seçenek var. Ya yaşamak için başka bir gezegen bulacağız, ya da sayımızı azaltacağız. Önümüzdeki 20-30 yıl için başka bir gezegene yolculuk yapabileceğimize pek ihtimal verilmiyor. Geriye kalıyor tek seçenek. O zaman sayımızı azaltacağız. Peki, bu nasıl olacak?
Savaşlar, çatışmalar, kavgalar… Onu son 10 yılda denediler. Bu deney için bizim coğrafyayı kullandılar. Ancak işler istedikleri gibi gitmedi. Öyle yılda bir iki milyon insan öldürmekle sayının azalmayacağına kanaat getirdiler. İstiyorlar ki, düğmeye bastıklarında insanlar sapır sapır dökülsün.
Bunun bir salgınla olup olamayacağını şimdi test ediyorlar. Bunun bir deney olmadığına inandırmak için şaşırtmaca yaptılar. Hastalık Çin’de başlatıldı, İngiltere’ye önce sürü bağışıklığı sistemini uygulatılarak virüsün gücü ölçüldü, İngiltere başbakanı bile virüse yakalandı, Çin ile dalga geçenler, salgının dalgasına yenik düştüler, ABD neye uğradığını şaşırdı, Trump 3 yaşındaki çocuğun dahi söylemeyeceği saçma sapan fikirler yumurtladı, dünyanın en kültürlü ve en disipline toplumları olarak gösterilen Kuzey Avrupa devletleri ilk dalgayı savuşturduktan sonra işi oluruna bıraktı, sadece soğuk veya ılıman coğrafyanın insanları değil sıcak iklimlerin insanları da ölebilsin diye virüs sıcağa dayanıklı üretildi, “bağışıklık sistemi zayıf ve kronik hastalıkları olanlar evveli emirde yok olsun ki, dünyada sağlıklı insanların nesli devam etsin’ şeklinde bir politika güdüldü, özgür insandan uzaktan kontrol edilebilir insana doğru gidilecek sürecin ilk aşaması uygulanıyor, hastalık korkusu ile insanların vücuduna çip takılacak ve her anı takip edilecek, insanların günlük yaşam alışkanlıklarının değiştirilip değiştirilmeyeceği sınanıyor, cüz’i irade sahibi insandan iradesi kendisinden alınmış insan modeline geçiş yapılmak isteniyor….vb.
Bunlar benim düşüncelerim değil. Bunlar salgının başından buyana çeşitli kişilerce gündeme getirilen fikirler.
Şöyle bir bakıldığında hepsinde de bir mantık var.
‘Mantık varsa ardında bir hakikat da var’ denilebilir.
Tüm yaşananların kurgu olma ihtimali haliyle insanı ürpertiyor. Bu duruda insanın aklına şu geliyor; ‘bugün bunu yapan yarın daha büyüğünü yapabilir, daha güçlü bir virüs ile dünyanın sonunu bile getirebilirler.” İşte orada bir durmak gerek. Öyle kolay değil. Onların bir kurgusu varsa, Yaratan’ın da bir kurgusu var. O’nun bilgisi haricinde bir yaprak dahi yere düşmez.
Kaygı ve paniğe kapılmadan, tedbirlere devam… Başka yolu yok…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.