Dünya diken üzerinde. Putin’in gecenin geç saatlerinde Ukrayna’nın doğusunda yer alan Donetsk ve Luhansk bölgelerinin sözde bağımsızlıkların kabul etmesi ‘savaştan bir önceki adım’ olarak değerlendiriliyor.

Zaten hep böyle olur. Son asırda dünyanın çivisi çıktı. Savaşlar ‘barış’ yalanı ile çıkıyor. Bu yalanı bugüne kadar hep ABD ve Avrupa’daki müttefikleri söyledi.  Şimdi sıra Rusya’da. Rusya, bağımsızlığını kabul ettiğini açıkladığı bölgeye sözde ‘barış gücü’ adlı askeri birlikler göndereceğini açıkladı. Hem savaşın fitilini ateşle, hem de ‘ben barış gücüyüm’ de… Ne ala, ne güzel…!

Aslında bu savaşı sadece Rusya istemiyor. ABD’de istiyor. Hatta Çin de…  İsteselerdi engel olabilirlerdi. Diplomasinin kurnazlıklarını kullanarak iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdiler. Rusya’nın bölgede gözünün olduğu biliniyordu. ‘Ukrayna’yı NATO’ya alacağız’ söylemleri ile Putin’i kışkırttılar. Şimdi bakalım NATO ne yapacak?  Birlik üyesi olmayan bir ülkeyi savunmasını mümkün olmadığını herkes biliyor. ABD ve NATO, dolaylı desteklerle başlaması muhtemel iç çatışmalarda Rusya’nın karizmasını çizdirmeye çalışacak.

Ne ABD’de lider kaldı, ne de Avrupa’da… Son olarak Almanya’da Merkel döneminin bitmesinin ardından, batı dünyasının ayağını yere vurunca titretecek lideri kalmadı. Putin, tüm batılı liderleri ‘suya götürüp, susuz getirir.’ Rusya bu son hamlesiyle 1 taşla 3 kuş vuracak.

Önce bölgede çatışmalar çıkacak. Rusya taraftarları ile yerel halk birbirine girecek. Rusya sözde ‘barış gücü’ ile müdahalede bulunacak ve bu barış gücü hiçbir zaman buradan çıkmayacak. Böylece maden zengini topraklar Rusya’nın kontrolüne girecek. Donetsk aynı zamanda bölge coğrafyası için stratejik öneme sahip olan Azak Denizi’ne de kıyısı olan bir il. Rusya bu son hamlesi ile Azak Denizi üzerindeki hâkimiyetini pekiştirecek.  2014 yılında benzer bir politika ile Kırımı ilhak eden Rusya göstermelik bir referandum ile kendine meşruiyet aramıştı.  Bu son hamlesi ile de Azak Denizi bir Rus gölü haline getirilecek. Türkiye Kırım oldubittisinde olduğu gibi bu son oldubittiyi de tanımadığını açıkladı.  

Sonra, dünyanın ikiyüzlü büyük güçleri tek tek Rusya’yı kınamaya başlayacak. Ancak bu kınamalar hiçbir işe yaramayacak. BM göstermelik olarak toplanacak, Rusya ve Çin ‘veto’ haklarını kullanarak alınan kararı geçersiz kılacak. Dünyada güçlünün haklı olduğu bir sistem var. II. Dünya Savaşı’nın galiplerinin şekillendirdiği günümüz dünyasında hep 5 ülkenin dediği oluyor. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere… Reis boşuna ‘Dünya 5’ten büyüktür ‘ demiyor…

Tüm bu önceden planlanmış senaryolardan sonra ‘evli evine, köylü köyüne’ dönecek. Olan Ukrayna’ya ve bölgenin mazlum halklarına olacak. Tıpkı 8 yıl önce Kırım halkına olduğu gibi.

Bu hamle ile Rusya hem dünya üzerindeki ‘küresel güç’ imajını güçlendirecek, hem sınırlarını genişletecek, hem de gerginliğin tetiklediği enerji fiyatları ile kasasını dolduracak. Boşuna dememişler, ‘dünya zenginler ve güçlüler için güzel…’ diye…

Peki, savaş Türkiye’ye sıçrar mı?

Sıçramaz. Türkiye oynanan oyunların farkında. Başından bu yana şeffaf, ilkeli ve dürüst bir yaklaşım gösterdi.  Türkiye Rusya’nın despot tutumuna karşı olduğunu ilk günden bu tarafa söylüyor. Diğer yandan Ukrayna ile de çok iyi ilişkileri var. Süreçte her iki taraf da batıdan ziyade Türkiye’ye güvendiklerini teyit etti. NATO şemsiyesi altında da Türkiye’yi savaşa sürükleyecek bir neden yok. Çünkü NATO ancak üye ülkelerden birinin toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit oluştuğunda devreye girer. Ukrayna NATO ülkesi değil. ABD; itibarını korumak için NATO öncülüğünde caydırıcı amaçlı bir müdahale başlatır mı? Sanmam. ABD Rusya ile karşı karşıya gelmekten kaçınır. Sonuçta Rusya, o müdahale ettiği Irak, Afganistan ve benzeri gibi küçük ülkelere benzemez.

Erdoğan, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek tek lider. Dünya kamuoyuna fotoğraf vermek için Ukrayna ve Rusya’ya gelip giden Avrupa liderlerinden hiç biri sorunu çözecek bir formül üretemedi. Türkiye sorunu çözsün veya çözmesin, bölgenin itibar edilen tek ülkesi. Erdoğan sözü ve eylemi aynı olan dünyanın tek lideri. Savaş alevlenirse tüm dünya gibi Türkiye’de zarar görür elbet. Yeryüzü bir an önce savaştan beslenenlerden kurtarılmalı. Bu, mevcut BM ile olmaz. Yeryüzünde yaşayan 8 milyar insanın selameti için hak ve adaleti üstün tutan yeni bir düzen kurulmalı.